hesabın var mı? giriş yap

  • özet geçmek gerekirse:

    - bazı ülkeler o kadar gelişmiş ki, çöpe atılan cam, kağıt, plastik gibi atıkları geridönüşümle hammadde yerine kullanabiliyorlar.

    - geri dönüştürülebilen atıkları (bkz: pet şişe) geridönüştürerek ürettikleri şeyleri (bkz: pet bardak) satıyorlar.

    - o kadar fazla geridönüşüm yapıyorlar ki piyasada üretim fazlası oluşuyor.

    - böylece ellerine kalan hammadeleri çöpe atmak yerine, başka ülkelere göndererek çevre kirliliğinin azalmasına katkı yapıyorlar.

    - geridönüşüm konusunda ileri teknolojiye sahip olan ülkeler, bu var olan teknolojiyi boşta bekletmemek için, hammadde ihtiyaçlarını başka ülkelerden karşılıyorlar ve üstüne de maddi destek alıyorlar.

    - böylece, geridönüştürülebilir atıkların uluslararası piyasada bir değeri oluyor ve bu atıkların ticareti yapılıyor, ama tersten.

    - türkiye cumhuriyeti, bu piyasaya dahil oluyor ve "benim hammade açığım var" diyerek birkaç ülkeden geridönüştürülebilir atık alıyor, üstüne de para alıyor.

    - ancak bu aldığı hammaddeyi, gerçekten geridönüşüm yaparak yeni ürün üretmek yerine sağa sola atıyor.

    - böylece hem geridönüşüm tesislerini işleterek para harcamamış oluyor hem de hammadde aldığı için diğer ülkelerden para alıyor.

    anlayacağınız tam bir köylü kurnazlığı yapmışız. ama dünya büyük bir tc olmadığı için yememişler.

    düzeltme: bir-iki kişi uyardı, türkiye bu çöpü satın alıyor olabilir, ben yanlış biliyor olabilirim.
    yani hem üstüne para verip hem de ülkeyi kirletiyoruz. aklım almadı ama ok.

  • bu basliklari akpliler aciyor farkindasiniz heralde degil mi? her yorumdan etkilenen saf ve hassas vatandaslara söylüyorum. adayin kim olmasini istediginiz farketmez, eger tayyip in karsisina millet ittifakindan kim cikarda ciksin 2. turda tayyip e atiyorsaniz siz muhalefet degilsiniz. siz kralcisiniz. %0.1 lik kesim sarayda yasasin gerisi ac kalsin diyenlerdensiniz. kendinize muhalefet demeyin.

  • x-ışını kristalografisi ile dna yapısına ait ilk fotoğrafları alan bilim kadını.

    modern bilimin yeni yeni yeşermeye başladığı o yıllarda (1900'lerin başı) kadınlar sosyal alanda olduğu gibi bilim alanında da ikinci sınıf muamele görüyorlardı. üniversitelere kabul edilmiyor, hatta çoğu zaman erkeklerle aynı yemekhanede bile yemek yiyemiyorlardı.
    bu şartlarda virüsler üzerinde çalışan franklin daha iyi görüntü alabilmek için x-ışını demetini daraltmıştı. elde edilen görüntüler o zamana kadarki en iyi görüntülerdi. nasıl olduğu kesin olmasa da bu fotoğraflar aynı bölümde çalıştığı maurice wilkins aracılığı ile james watson ve francis crick 'in eline geçti. ikili dna'nın franklin'in çoktan anladığı gibi helezon biçimli olduğunu fark ettiler. watson, crick ve wilkins 1962 yılında dna üzerine çalışmaları ile tıp alanında nobel ödülünü paylaştıklarında, içlerinden hiçbiri franklin'in katkılarından sözetmedi. çalışmalarını üzerine yapılandırdıkları "fotoğraf 51" in sahibi franklin ise 37 yaşında 1958 yılında yaşamını yitirmişti.

  • başbakanın son söylemi.

    2002 kasım'ından başlarsak 11 yıl 3 aydır iktidarda olan bir parti 3740 gün, yani 89760 saat, yani 5 milyon 385 bin 600 dakika, yani 323 milyon 136 bin saniye geçirmiş demektir.

    3.5 milyar fidan dikildiyse, 7/24 çalışılsa saniyede yaklaşık 11 fidan dikiliyor demektir.

    helal be oylar akp'ye.

    hatta helal be oylar akp'ye yazarken bile 40-50 fidan dikildi. vay vay vay.

  • türk milletinin gelmiş geçmiş en yalancı üyesi olmakla birlikte kitaplarındaki her harf ve söz yalanlardan oluşmaktadır.

    toplam 68 tane tuvalet kağıdı minvalinde yazdığı bişiler vardır.

    edit: imla

  • annemin kizkardesi. hic gormedigim teyzem.
    adi melek.
    14'unde degil, 16'sinda olmus. 2 cocuk dogurmus. sonra oluvermis.
    kocasina, annemin diger kizkardesini vermisler. kabahatleri buyuk tabi (!) niye 16'sinda olecek kiz verirsinki elin adamina. neyse ki, kiz bolmus. o olmadi, oteki. hem nolcak ki, kadin dedigin baska ne ise yarar (!) olurse, yenisini alirsiniz. ona da boy boy cocuk dogurtursunuz, felcliyken bile her gece kadinlik beklersiniz. basiniz secdeden de kalkmadi mi oh mis !
    varsa, belanizi versin.
    melek teyzem, hep melek..

  • geleneksel hale gelmesi utançtır.

    "tacize uğramamak için taksim'e çıkma" demek, bir kadının hayat alanının kısıtlaması demektir. "tacize uğrayacağını biliyor, neden çıkıyor" demek, tacizciyi cezalandırmaktansa kadını cezalandırmayı uygun görmek; kadına "sen evinde kal ya da şu izin verilen bölgede dolaş"ı layık görmek demektir. taciz ediyorlar diye metrobüse bineme, yılbaşı kutlanan meydanlara gideme, bazı mahallere gireme; nerede benim sosyal hayattaki yerim? hırsızın hiç mi suçu yok?

    edit: gelen mesajlardan sonra şunu da belirteyim. kadınlara özel bir ayrıcalık istediğim yok. tek isteğim "metrobüse binme, taksim'e gitme, binersen de tacize uğrayınca ağlama" denmesin. üst taraflarda bir yerlerde bu minvalde bir entry vardı. şimdi bulamadım, silmiş veya silinmiş.

    edit2: silinmemiş, yukarıda imiş.

  • ay yazık show must go on dermiş, çok profesyonelmiş!

    evet profesyonelsiniz, bu ülkenin anasını bellemek için!

    sen şimdi ağlarsın da o program da!

    olacaklar belli, acun'un çizgisi belli zaten. bir yarışmacı duygusal bir parça söyler, ebru başlar ağlamaya! diğer juriler elinden tutar filan, duygusal bir ortam! insanlara görüyorsunuz üzücü bir durum bu adamı serbest bırakmak lazım, yazık mesajı verilir!

    serbest bırakalım da kulak arkamızı da aradan çıkarsınlar değil mi lan yavşaklar, hırsızlar!

    tanım: yapmacıklık yapmak için alınacak karardır.