hesabın var mı? giriş yap

  • evlilikle ilgili her şeyin fahiş fiyatla satılmasının sebebi. nasıl olsa bu kezbanlar buna 10 katı fiyat da çektirsem aldırır diyorlar. çünkü kezban bencildir.

  • açıklama yapmış futbolcu.

    yine şeref, onur, allah, millet ne var ne yok katmış önüne. kimseye hesap vermezmiş (saldırmak ne zamandan beri kanunen hesapsız kalıyorsa kafasında) de, oymuş buymuş. 3 yaşındaki çocuğun imla bilgisiyle, 3 iq'lu çomar manevi duygularını ortaya dökmüş, anca bu çıkabilmiş ortaya.

    bu delikanlılık falan da çok sökmez arda, kulüp bulamayacağın günler de gelicek, çok yakında.
    allah'tan başka kimseden bi' şey istemezmiş, allah için mi çektin lan referandum videolarını?

    sizin gibi çomarlar yüzünden ahlak, allah, maneviyat, aile, şeref, onur bütün bu kelimelerin içi bomboş kaldı, kafalarınız gibi.

    barcelona'dan osmanlıspor'a müthiş kariyer hikayeni okumaya az kaldı.

    not: milli takımı bıraktım olayını yemeyin, kovuldun arda kovuldun.

    edit: uyarı ve tavsiyeler sonucu yumuşatıldı, içimden gelenleri kaldırmak zorunda kaldım.

  • size m.ö. 3. yüzyılda gerçekleşen ve pek bilinmeyen bir tarihi olay olan "eratosthenes'in dünya'nın çapını ölçmesi" olayını anlatayım.

    eratosthenes, m.ö. 276-194 yılları arasında yaşamış olan antik yunan bilgini ve kütüphaneci olarak bilinir. aynı zamanda coğrafyacı, matematikçi ve astronomdu. o dönemde, insanlar dünya'nın şekli hakkında farklı görüşlere sahipti ve çoğu insan düz olduğuna inanıyordu. ancak eratosthenes, dünya'nın yuvarlak olduğuna inanan bir grup bilim insanından biriydi ve bu teoriyi kanıtlamak için oldukça ilginç bir yöntem buldu.

    m.ö. 240 yılında, eratosthenes, günün en yüksek noktasında güneş ışınlarının bir kuyunun dibine tam olarak düştüğü ve bu sayede kuyunun diplerindeki suyun aydınlatıldığı siena (bugünkü aswan, mısır) şehrindeki bir gözlem yapmıştı. bu olay, sadece güneş'in tepede olduğu zaman gerçekleşiyordu ve eratosthenes bunun, dünya'nın yuvarlak olduğuna dair bir kanıt olduğunu düşündü.

    eratosthenes, bu gözlemi kullanarak dünya'nın çapını hesaplamak için şu yöntemi izledi: o dönemde, siena ve iskenderiye arasındaki mesafe yaklaşık 5.000 stadyum (yaklaşık 800 km) olarak biliniyordu. eratosthenes, iskenderiye'de de günün en yüksek noktasında yapılan gözlemlerle, güneş ışınlarının açısını ölçtü ve yaklaşık 7.2 derece buldu.

    eratosthenes, bu açı ve iki şehir arasındaki mesafeyi kullanarak basit bir orantı kurdu ve dünya'nın çevresini hesaplamak için şu formülü uyguladı:

    çevre = (360 derece / 7.2 derece) x 5.000 stadyum

    bu hesaplamalar sonucunda, eratosthenes dünya'nın çevresini yaklaşık olarak 39.375 kilometre olarak buldu. bu değer, bugünkü bilinen değer olan 40.075 kilometreye oldukça yakındır.

    eratosthenes'in dünya'nın çapını ölçmesi olayı, tarih boyunca önemli bir başarı olarak kabul edilir. bu keşif, antik çağda bilim ve matematiğin ne kadar ileri düzeyde olduğunu gösteren ve bugünkü bilimsel yöntemlerin temelini atan bir örnek olarak kabul edilir. eratosthenes, bu hesaplamaları kullanarak hem dünya'nın yuvarlak olduğunu hem de çevresinin yaklaşık değerini doğrulamıştır.

    ancak bu olay, tarihin tozlu sayfalarında kalmış ve genellikle göz ardı edilmiştir. eratosthenes'in bu başarısı, insanların antik çağda elde ettiği bilimsel ve matematiksel başarıları anlamalarına yardımcı olabilir. özellikle dikkate değer olan şey, eratosthenes'in sınırlı araçlar ve teknolojiyle bu kadar doğru bir tahmin yapabilmesidir.

    eratosthenes'in dünya'nın çapını ölçmesi, antik bilim tarihinin şaşırtıcı ve pek bilinmeyen bir olayıdır. bu olay, bilimin tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir ve günümüzde dahi bilimsel yöntemlerin temelini atmıştır.

  • bu ülkenin özeti diyorlardı ya hani bu adam için gerçekten öyleymiş. eninde sonunda herkesi bu hale çeviriyor bu ülke.

  • - abi hiç evrilmeyecektik.
    - haklısın babuş.

    edit: ya bu entry oylanıp duruyor ama başlığı açan ben değilim ona göre. ben açmış olsam saçma bi espri çünkü (bu haliyle de çok süper değil ama en azından daha mantıklı).

  • şirketlerin bize dayattıklarının aksine kesin olarak mümkün olan durumdur. kanunlarla net bir şekilde belirtilmiştir, eğer doğru adımları izlerseniz, ister 1. ayda, isterseniz sözleşme süresindeki herhangi bir zamanda, internet aboneliğinizi herhangi bir cayma bedeli ücreti ödemeden iptal ettirebilirsiniz.

    tüketicinin korunması hakkında kanun 52. madde 4. fıkra: tüketici, belirsiz süreli veya süresi bir yıldan daha uzun olan belirli süreli abonelik sözleşmesini herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin istediği zaman feshetme hakkına sahiptir.

    ek olarak bazı internet servis sağlayıcıları abonelik iptali için fax çekilmesini istiyorlar. bununla ilgili madde de açık bir şekilde bunun yasal olmadığını gösteriyor. telefon veya sms ile bile üyelik başlatan servis sağlayıcılar, bunun iptali için fax isteyemezler.

    abonelik sözleşmeleri yönetmeliği 23. madde 3. fıkra: satıcı veya sağlayıcı, abonelik sözleşmesinin feshi için sözleşmenin tesis edilmesini sağlayan yöntemden daha ağır koşullar içeren veya tüketicinin sözleşmeyi feshetmesini zorlaştıran bir yöntem belirleyemez.

    peki bütün bu kanunlara yönetmeliklere rağmen aboneliğimizi iptal ettirdiğimizde cayma bedeli bize fatura edildiğinde ne yapacağız? videoda da anlatıldığı gibi tüketici hakem heyetlerine başvuru çok kolay. bunun için öncelikle e-devlet (turkiye.gov.tr) şifrenizle giriş yapmanız gerekiyor. ardından tüketici hakem heyetine faturanızın bilgileri ve yukarıda sözünü ettiğim maddelerle bir şikayet oluşturuyorsunuz. bir kaç hafta sonra şikayetiniz sonuçlanıyor ve internet servis sağlayıcı bu ücreti almıyor.

    video: taahütlü sözleşmeden cayma ve ceza | tüketici haklı

    ek

    bir arkadaş firmanın hizmet vermediği bir adrese nakil talebinde bulunmaktan bahsetmiş. eğer ki nakil talebinde bulunursanız ve firma size buraya hizmeti veremez ya da aktaramaz ise, yine sözleşmenizi herhangi bir cezai yaptırım olmadan iptal edebilirsiniz. ilgili kanun şöyledir:

    abonelik sözleşmeleri yönetmeliği 16. madde 2. fıkra: taahhütlü aboneliklerde tüketicinin yerleşim yerinin değişmesi ve taahhüt konusu hizmetin tüketiciye yeni yerleşim yerinde aynı nitelikte sunulmasının fiilen imkansız olması durumunda, tüketici birinci fıkrada belirtilen tutarları veya herhangi bir bedeli ödemeksizin taahhütlü aboneliğini feshedebilir.

    kaynak

  • doğru olanı yapan kişidir. ustaların da tavsiyesidir bu; aracınızda mutlaka çeyrek depo yakıt bulundurmak zorundasınız. eğer aracınızı sürekli 30-40 liralık yakıt ile kullanıyorsanız da, o çeyrek deponun üzerine devam etmelisiniz. yani çeyrek depo yakıtı deponuzda demirbaş olarak görmelisiniz. zorda kalmadıkça o yakıtı harcamamalısınız. eğer çeyrek depo bırakmayıp, sürekli olarak boş depoya 30-40 liralık yakıt almaya devam ederseniz; ileride yakıt pompanızı yanmış vaziyette elinize alırsınız. çünkü; yakıt pompası deponun içinde bulunuyor ve görevi; depodaki yakıtı belli bir basınç ile motora iletmek. siz depoya sürekli minimum yakıt aldığınızda, pompa kısmen kuru çalışmaya devam edecek ve ileride benzin pompasındaki motorun aşırı ısınmasına sebep olarak, yanacaktır.

    belirtileri ise;
    - araç marş alıyor fakat çalışmıyorsa,
    - araç çalışıyor fakat gaz yemiyorsa,
    - araç hareket halindeyken tekleme yapıyorsa,
    - araçta yakıt az iken devire girmiyorsa,
    - aracın yakıt tüketimi arttıysa

    geçmiş olsun. siz hep 50 liralık aldığınız için en çok da sizi etkiledi şimdi.

  • kullanıcı profilinden troll olarak işaretlediğiniz yazarların sadece mesajlarını almamakla kalmıyor, yazdıkları entry'leri de görmüyorsunuz. o kişi sizin için sözlükten uçmuştan farksız oluyor. beter oluyor. bedbaht oluyor. kısmeti kapanıyor.

  • link; >>>>

    bu insanları bu raddeye getirecek kadar yormanın manası nedir ya? sonrası beyin göçü… tabii ki göçecek abicim. avrupaya gider günde 20-30 neyse hasta bakar, akşam kendine, ailesi, ayırabileceği vakti kalır.

    burda hekimlerimizin haklı olduğunu düşünen bir birey olarak; her defasında “yol yaptık, hastane yaptık” diye pr yapan iktidar ve yardakçılarının harladığı cehalet ateşi yüzünden tüm parlak beyinlerimizi bir bir kaybediyoruz. az imkanı olan kaçıp gidiyor.

    ortadoğunun pisliğinden uzaklaşacağımıza git gide b*kunun dibine doğru batıyoruz. farkında değiller gırtlağımıza dayandıklarında çok geç olacak.

    “ kaçıp gitmek çözüm mü ?” diye soruyorum kendi kendime. bir insanın 50 yıl her şeyden tat alarak yaşadığını düşündüğüm zaman “evet, çözüm” diyorum. ama memleketimi düşündüğüm zaman “kendinden taviz vermeyen insanlar için, kendinden taviz vermek ve verdiğin tavizlerin suistimal edildiğini görmeye ne kadar dayanabilir bir insan?” diye düşündüğümde son noktaysa floodu yazan hekim arkadaşın geldiği noktadır herhalde.

    bu doğrultuda şu an için elimden gelen; insana, doğaya saygılı bir birey olmak ve çevremdeki insanları bu şekilde etkilemek…. toplumumuz adına hekimlerimizden özür diliyor, insanüstü çabalarınız içinse teşekkür ediyorum…

    alt edit: keşke her memur hekimlerimiz kadar liyakat sahibi olsaydı. belki o zaman daha yaşanır bir ülke olurduk.

    edit1: abi ne iğrenç insanlar yaşıyor bu ülkede yahu. alt entrylerde mühendis, doktoru kıskanıyor resmen. bazı kişilerde sağlık çalışanına şiddeti mesleğin zorluğu olarak görüyorlar inanamıyorum.

    edit1: (#134749714) kesinlikle bu vari bir önem alınıp hekimlerimiz yetkilendirilmeli.

  • sevdiğinle değil, seni sevenle mutlu olursun, 5 bin tl verdiğine göre sevmediğim iş bana daha çok değer veriyordur. zamanla severim belki.