ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ağzında sigarayla enkaz altından çıkan dayı
-
vay benim babam sen sigarayı nerden buldun ya
üç gündür ilk kez güldürmüştür
link
edit:
-dayı sen at biz sana malbora vericez
edit: dayı maalesef eşini kaybetmiş.
1.5 litre su ve bir tabaka tütün ile hayata tutunmuş
steam
-
benim neslim o kadar uzunca bir süre orijinal oyun alamamanın sorunlarıyla boğuştu ki şu anda gerek olsun olmasın, oyunu sevsin sevmesin steam indirim dönemlerinde varını yoğunu koyuyor ortaya.
crack denilen o allahsız kitapsız dünyanın kahrını hayatımda bir tek sefer daha çekecek tahammülüm yok güzel insanlar. oynamayacak da olsam alırım, exe dosyasına bakar bakar eğlenirim.
yapanın edenin yedi sülalesine dua ediyorum. büyük karanlıklardan kurtardılar insanlığı. hele son senelerde o cracklerin geldiği hali düşündükçe hepten aklım almıyor. dosyayı kopyala, interneti kopar, kod yaz, bilgisayarın saatini değiştir, balkon penceresini aç, tütsü yak.
oyun mu oynayacağız, banka mı soyuyoruz.
beni ve tüm sevdiklerimi bu beladan kurtardı ya yumurta satsın steam üzerinden alırım. kimse korsan ürün kullanmaz aslında şu sistemi her medya için yaygınlaştırsalar. güncel ürünü istediğin fiyattan sat, zaman geçtikçe fiyatı indir, paket yap, kampanya sun, arşiv hizmeti sağla vur gitsin.
hırsız değiliz lan biz, sadece paramızın karşılığını istiyoruz.
steam
-
gelen zamlar sonrası indirimlerde ne var, ne ne kadar olmuş aradan sıyrılayım diyenler için hızlı ve kaliteli bir seçki hazırladım.
disco elysium 15,25 tl link
battlefield 1 33,59 tl link
beat cop 3,60 tl link
dead ısland 6,20 tl link
dead ısland riptide 6,20 tl link
death road to canada 6 tl link
bioshock (the collection) 19,80 tl link
florence 5,94 tl link
stick fight the game 4 tl link
ea play ilk ay 8 tl kampanyası link
ayrıca sizlerden ricam, youtube kanalı açtım, oyun oynuyorum ve hakkında bilgiler veriyor vs kanalıma abone olursanız çok sevinirim, like, yorum vs size kalmış.
bu verdiğim listeyi youtube shorts olarak da hazırladım. artık daha çok şeyler hazırlayacağım. link
taharet musluğu
-
kucukken cocukların elini yıkaması icin yapıldığını sanardım, pek sevinmiştim bizi adam yerine koydukları ve boyutumuza gore bisi yaptıkları icin. ama annem o anda beni yakalayıp napiosuuunn sesiyle acı gerceği anlatmıstı. butun bu sebeplerden ilk hayal kırıklığımı yasamamı sağlayan olaydır taharet muslugu.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
üst kattaki kızla muhabbete girmek için pastaneden bi tane aşure alıp; ben yaptım, dağıtıyorum aşure gününüzü kutlarım ayağına yatayım dedim.
sevgilisi varmış kızın.
"varsa bitane daha alabilir miyiz" dedi.
bende "getireyim" dedim.
pastaneye gidiyorum şimdi kızın sevgilisine aşure almaya.
hastane editi: komşuluk ölmüş canlar, çocuk önce aşureyi yedi üzerine bende güzel bi dayak yedim, bi daha iyilik yapanı siksinler :p
hatunların efendi adam yerine piç tercihi
-
yorgun parmaklarıyla çay bardağını kavradı; küçük bir yudumdan sonra gözlerime bakıp, hiç değişmemişsin dedi.
sen de dedim.
sesimdeki tereddüdü farketti, "hadi canım 22 sene geçti, 3 çocuk doğurdum, kilo aldım, kibar olma" dedi.
- 3 çocuk mu, 1 tane demiştin telefonda?
- üniversiteye hazırlanandan bahsetmiştim, bir de ikizler var. ya sende?
- 1 tane, kız.
- ne güzel, benimkiler de 2 kız 1 oğlan. ama oğlan çok üzüyor beni.
- niye?
- işte, boşandıktan sonra başedemiyorum, çok huysuz.
- o çocukla mı evlendiydiniz?
suratını ekşiterek hııı dedikten sonra, garsona baktı, bi çay daha verir misin.
gözlerini masadaki boş bardağa dikti. ne aptalmışım dedi.
- bilemezdin ki.
- annem söylemişti. ondan koca olmaz dediydi. ama seni çok severdi. çok efendi çocuk, kibar çocuk derdi.
sıkıldım bir an; konuyu değiştirmek istedim. annen nasıl? öldü, geçen sene . ne diyeceğimi bilemedim; başın sağolsun.
gözleri buğulandı ama gülümsemeye çalıştı; sağol seninkiler? - aynı, emekliler işte.
yumuşacık kahverengi gözlerine baktım..gülümsediği zaman düzgün dişleri yine ışıl ışıldı.
- niye boşandınız?
- çok kabaydı, sürekli hakaret, sürekli kavga, aşağılama..niye çekeyim dedim.
- o kadar seneden sonra, 3 çocuk?
- çekilmezdi, cehennem gibiydi hayat onunla. dayanamadım.
- seviyordun.
- aptalmışım dedim ya.
22 yıl önce en son görüştüğümüz günü hatırladım; kusura bakma demişti, ben onu seviyorum, ne yaparsa yapsın. evet!
peki demiştim. nasıl istersen.. şaşırmıştım, gururum kırılmıştı, ölecek gibiydim, çok seviyordum. hoşçakal o zaman deyip yürüyüp gitmiştim. o gencecik halimde kendime gelmem 2 yıl sürmüştü. içine kapanık, kırılgan birisiydim zaten. o yaz tanışmıştık. 2 yıldır beraber olduğu o çocuktan kavga edip ayrıldığı bir dönem olduğunu bilmiyordum tabi. ortak o kadar çok zevkimiz vardı ki..kitaplar, müzik, sinema.. o da benden etkilenmişti ama ben deli gibi aşık olmuştum.
1 yıl sonra geldiği gibi o çocuğa dönmüştü. bir anda, kusura bakma ben onu seviyorum diyerek. kusura bakma? ne kadar kolay bir özür. klasik cümleleri de sıralamayı ihmal etmemişti: sen çok iyisin, daha iyilerine layıksın vs. eve gidip hüngür hüngür ağladığımı hatırlıyorum. sevgilimi kaybettiğim için mi? yoksa bir başkası için terk edildiğim için mi? ikisi için de..20 yaşında bir erkek için ağırdı be.
- acıktım, bir şeyler yiyelim mi?
tabi dedim garsona işaret ettim. tatlı isterim dedi. sütlaç.
eskiden de çok severdi, tunalı'da el ele gezerken flamingo pastanesinde hep sütlaç yerdik. burnumun direği sızladı.
- bana kızgınsın di mi?
- yooo, nereden çıkarıyorsun. çocuktuk. nereden bilebilirdik ki? çok üzdün beni diyemedim, gülümsedim.
- çok yorgunum, çok yalnızım; nafaka da vermiyor.
gözleri yine doldu; ağlamaya başladı. neredeyse boş pastanedeki bir kaç kişi bize baktı. garsonlar bizim masaya kaçamak bakışlar atıp birşeyler fısıldaştılar.
seni çok üzdüm di mi dedi. biliyorum hata ettim şimdi olsa..sustu. neyse dedim en azından çocukların var.
- doğru. gözünün önüne düşen kumral telleri parmağıyla kenara attı. bu hareketini çok severdim, kumral saçlarını da.
işe dönmem lazım dedim. telaşlandı, tabi dedi. evine bırakayım deyince gözleri parladı. gerçekten mi? elbette dedim; bu yağmurda yürü git mi diycem sandın? halâ çok kibarsın dedi.
arabaya bindik. uzaktı evi; tarif etti. evin önünde durdum. el sıkıştık. arıycam dedi. ara dedim.
-------
edit : soran arkadaşlar için-bir daha görüşmedim..
öğretmen öğrenci diyalogları
-
yurtta:
-aaaayyyy hocam fare vaaarr
-kızım bana neden söylüyorsun ben kedi miyim?
yedi gazetenin aynı gün aynı başlığı atması
-
ülkemin rezaletlerindendir.
http://i.imgur.com/b88huop.png
sonra biz satılmış medya dediğimizde kızıyorlar.
edit: link patlamıştı değiştirdim.
bir edit daha: 7 imiş. http://3.bp.blogspot.com/…n-7-haziran-2013-cuma.jpg
son edit: linkte 7 manşet bir araya getirilmiş imajı değiştirdim.
arabada annesini ön koltuğa oturtan erkek
-
bence anneyi ön yolcu koltuğuna hanımı da sürücü koltuğuna oturtacaksın sen de arkada keyfedeceksin hiç kasmaya gerek yok.
(bkz: evleneceği kadında ehliyet şartı arayan erkek)
rear window
-
grace kelly'nin muhteşem güzelliğinin yanında uzun süredir izlediğim en güzel tek mekan filmlerinden biri. aslında 12 angry men'den sonra en iyi tek mekan filmi benim bildiğim. gerilimden ziyade bir polisiye filmi, daha ilk sahneden katili seyirci anlıyor ama acaba nasıl kanıtlayacak dürtüsü filmin heyecanını kaçırmıyor. ya da ilk sahneden katilin daha doğrusu cinayetin bu kadar belli olması , izlerken bir iş var bu işte kesin ters köşe yapacak beklentisi yaratıyor. ayrıca bu izlediğim ikinci james stewart filmi, değişik bir oyunculuğu var. hoşuma gidiyor.
alanya'da sokak ortasına işeyen kadınlar
-
ya amk merici gelmis bunu da normallestiriyor. erkekler hep boyleymis de bilmem ne. agzina işesin o kızlar senin.
t:iğrenç olay.