hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye cumhuriyeti müslüman bir ülke değildir, inanmayan anayasayı açıp bakabilir.

    şu ülkenin gelişimine, geleceğine, eğlencesine, kısacası mutluluğuna taş koymayın artık rica ediyorum.

    kafamızı şişirdiniz zırvalarınızla.

  • "cümbür cemaat gezip tozmalarda, en fazla 36 fotoğraf çekme/çektirme, o da bir kısmı önceden kullanılmadıysa tabi, hakkının olduğu kasvetli ve de sınırlı zamanlar" olacaktı. sığmadı.

    2 adet fotoğraf makinesi getirildiyse eğer, şanslı zamanlardı. kişi başına kaç poz hakkı düştüğü hesaplanır, mümkün mertebe o hesaba sadık kalınırdı. şımarıklık yapma hakkı, ortamın en küçüğüne verilirdi elbette. bazen en güvendiğin poz yanmış olur, kahrından geberirdin. zaten 34'ten sonrası çok sakattı. 36'nın patlamama ihtimali de çok zayıftı. bunlar tabi hep tecrübeyle sabitlik kazanıyordu. ergenliğin son dönemlerinde hangi noktalarda fotoğraf karesine dahil olacağın üzerine biraz üstatlaşmış olunurdu. kıymet bilmek denilen şey vardı.

    toplu fotoğraflarda maymunluk yapma ekolü de bu döneme rastlar. sırf o dönemden kalma fotoğrafları açığa çıktığı için bunalıma giren arkadaşlarım var. şu an gökhan güney falan dinliyorlar.

    bir de bunu video kaset dönemi vardır ki, dakikaları bölüştürmek ciddi bir matematik gerektirirdi. bununla ilgili bir örnek gelmedi aklıma.

    velhasıl güzel ve de çok hoş zamanlardı demeyi çok isterdim. ama sikim gibi zamanlardı. şimdi ne güzel, çek, beğenme, sil. ooh mis. kafan rahat. lanet olsun 36 poz'lu zamanlara. seni seviyorum 16 gb :)

  • orjinal shameless'tan yalnızca babanın alkolik ve sorumsuz olmasını ve bir ablanın kendi hayatından fedakarlık yaparak kardeşlerini büyütmesini almış olması muhtemel uyarlama. ya bunun için telif almanıza gerek yok çaktırmadan da yapabilirdiniz. kim izleyecek sizi amerika'dan da haberi olacak.

    yalnız ben bu uyarlamanın tutacağı kanısındayım.

  • dogru tespittir. üniversitenin ilk yillarinda bir arkadasin evinden 76 adet bos bira sisesi cikartip bir büyük raki alabilmistik. düsünün depozitodan alinan para sabit ama simdi o kadar bos siseyle alsaniz alsaniz 3 bira alabilirsiniz. dördüncüye paraniz yetmez.

    adamlarin zihniyeti kendi tabanina hos görünüp kalan kismina en agir vergileri yüklemektir.

  • kendine özgü bir ruhu olan müzik akımı. aşağıda leziz örneklerini de sunacağım. öncesinde vaporwave akımının ne olduğu ile ilgili tatmin edici bilgiler vermek istiyorum.

    sanki müziğin başka galaksiler, diyarlardan gelen yönü gibi yabancı bu gezegene. bir o kadar da buraya özgü. çünkü önceyi anımsatır, onu deneyimlemiş olana. retro teknoloji esintileri ile doludur gördüğünüz görseller, duyduğunuz tınılar. 80's, 90's hatta 00's yılların başları yoğun bir şekilde hissedilir, oradasınızdır, sanki zihninizi oluşturan temellere küçük bir yolculuk gibi.

    bu bağlamda söz konusu retro dönemin teknolojik, atmosferik esintileri sunulduğu gibi, yine o yılların şarkılarından bölmeler* alınıp onların bir aranjmanını görürüz. aslında ele aldığı yıllar, dünyada teknoloji rüzgarının eseceği zamanların pratikteki ilk yılları olduğu için, o yılları bilen herkesin yakaladığı samimiyeti yeniden göstermektir bu akımın niyeti. eski windows sürümleri, atariler, piksel görünümler, eski oyunlar, dergiler veya o yılların iç ısıtan şehir manzaraları animasyon biçiminde, genelde turkuaz, mor, pembe gibi renklerin ve onlara yakın tonların karışımı olarak önümüze sunulur. elbette olay hem görsel, hem de işitseldir böylece.

    freudian* açıdan bakarsak, bizler bu ruhun -yani vaporwave akımının- sahip olduğu bileşenlerin bir kısmını daha önceden tecrübe etmemizden ötürü, bu eski tecrübelerin farklı bir yorumunu işitsel ve görsel olarak yeniden deneyimlediğimizde, bilincimizi tetikleyen bu tını ve görsel araçlar, müzikten daha önce almadığımız ya da belli bir ölçüde aldığımız farklı bir haz türünün yoğun şekilde alınmasını sağlıyor. belki en başta, buna başka galaksinin müziği dememin sebebi de budur.

    vaporwave'deki eskiye geri dönüş, onda var olan içtenliğin ve samimiyetin özlemi ile birlikte, günümüz modernitesine, popüler öğelerine de aynı zamanda eleştiri barındırır. bu "aykırılık", söz konusu eleştiriden gelir. kapitalizmin doğurduğu tüketim kültürü ile dalga geçer, zıt yönünde aykırıklıklar gösterir. adının, duyurulan ancak çıkmayan ürün anlamına gelen vaporware'den gelmesi bu yönü ile etkileyicidir. ticari kaygı gütmez. müzik isimleri fazla hit alsın diye afili olmak zorunda değil, genelde müzik hangi duyguları hissettirecekse ya da neye aitse onla ilgili bir isim belirlenir.

    söz konusu tüketim kültürü öyledir ki, sizden sadece eşyaları değil, insanları bile hunharca tüketmenizi ister. onun* varoluşu buradan gelir. vaporwave ise eskide olana sahip çıkar. onu harcamayı değil gözetmeyi kendine amaç edinir. bu açıdan sanatsal bir başkaldırı görünür, ayrı bir hoşnutluk katar hislere.

    chill out'un bir alt dalı gibi gözükse de ondan ayrık, fakat temeli ona dayanan bir akım olduğu gerçeğini unutmamak lazım. 2011 gibi kendini göstermeye başlasa da, 2015'den sonra özellikle avrupa ve amerika'da tutkununu önemli ölçüde artırdı bu akım. çeşitli mecralarda dinlenme sayıları aslında bazı kitlelere ulaşabildiğini ortaya koymakta olup, ülkemizde pek bilinmemekte şu an.

    vaporwave akımında görsel olarak, yukarda verdiğim örneklerin yanında çeşitli anime ve çizgi film/diziler de sık kullanılır. öyle ki, the simpsons dizisi neredeyse bir alt dalı haline gelmiş, adına simpsonwave demişlerdir. benim de bu akımla tanışmam simpsonwave örneklerinden biri ile olmuştu. ek olarak tom and jerry, the pink panthere, sponge bob gibi çizgi filmleri de görürüz.

    ve gelelim sevdiklerim arasından bazılarını sunmaya; (müzik - sanatçı adı)

    why me? - simpsonwave (bu akımla tanıştığım müzik)
    5:32pm - the deli
    the burn marks on my epiano wont go away - a l e x (en sevdiğim ilk 5'de yer alır)
    no one would miss me - a l e x
    letting go - greafer
    honey - moow
    oblivion - rufi-o, lily potter
    i was feeling down, i found a nice witch and we're friends - in love with a ghost
    moonrise kingdom - prima
    her - kendall miles
    summer night - esprit
    nightdriving - aquacola
    destine - vector graphics
    we forgot each other's name - heavy hearts
    i saw you in the dining room today - lamb beatz production
    last time - idealism
    lonely - idealism
    iloveyou - a l e x
    how miserable do i have to be to make you happy - beowülf
    unsaved info - joji
    everywhere and nowhere - biosphere
    waltz to the end of time - biosphere

    bunları seçerken epey zorlandım, birçok sevdiğim örneği var. daha sonra editler ve kendi spotify listemi de yayınlarım belki, kim bilir?

    edit: https://open.spotify.com/…si=craqznceqgibi-o3guz6fg söz konusu çalma listem için buyrunuz.

    takip etmenizi tavsiye ettiğim kanallar:

    neotic
    artzie music
    s o u n d s t a t i o n
    mellowbeat seeker
    dreamwave
    n o s t r a d a m u s
    ambition
    sonradan eklenen: kurdtbada

  • a=abi k=kızkardeş...
    diyalog telefonda geçmektedir...

    a-doktora gittim bugün nihayet.
    k-e artık gerekiyodu..neymiş peki olay..
    a-hiç tahmin etmediğimiz bişey ya, çok şaşırdım test sonuçlarını okurken..
    k-eee?..
    a-dehidratasyon sebepli uyuşukluk yaşıosun dedi doktor..
    k-honyk..dehidratasyon mu?... ne alaka?
    a-ben de alaka kuramadım..ama bizim erman hocaya gittim dahiliyeden..ona sordum
    k-eee...
    a-anlattım durumu...evde mi kalıyosun die sordu..evet dedim..ailenle mi yaşıyodum önceden dedi...evet dedim..kızkardeşin var mı dedi...oha oldum evet dedim...
    k-alla alla...eee...
    a-bol bol bişiler anlattı...kafama dank etti...adam haklı..
    k-neymiş sölesene..
    a-eskiden ben sana hep su getirmen için baskı yapar öyle içerdim ya...tek başıma yaşadığım için farkında olmadan su içmeyi bırakmışım. e getircek kimse olmadığından susuzluk almış yürümüş. e farkına varsam bile bilinçaltından mıdır nedir gidip su içmemişim...ki öleydi yani...ben son 2 senedir hiç su içtiğimi hatırlamıyom..en fazla yemekten sonra çay içiom..
    k-ahahaaa...oahaha hahaha...tangır tungur çotank(telefonun yere düşme efekti...küt(kafayı sandalyeye çarpma efekti)..
    a-alo gülmesene...aloo...gülme alo...aloo...aloo...
    k-(bi süre sonra...)taam taam...geldim...git su iç bari...puhahahahaaaa....
    a-sen görürsün...su tankına sokçam seni oraya gelince...
    k-...puahaha...