hesabın var mı? giriş yap

  • fransa'nın tamamını bilmem ama paris öyle bir metro ağı ile donatılmıştır ki özellikle yaşlı ya da hasta değilseniz taksiye binmek aklınızın köşesinden geçmez. her yere metro ile inanılmaz kolay ve hızlı şekilde ulaşabilirsiniz. buna istanbullular için şöyle örnek verebilirim:

    sabah tuzla'daki evinizden çıkıp beylikdüzü'ndeki işinize gidip öğle yemeği'nizi istiklal caddesi'nde yiyip, işe geri dönüp, akşam iş çıkışı kanlıca'da yemek sonrası kahve için bebek'e uğrayıp geç kalmadan tekrar tuzla'daki evinizde olabilirsiniz. bunların üstüne yorulmuş da olmazsınız.

  • -nasılsın ?

    -iyidir. pes oynuyoruz arkadaşlarla.

    -hmm. üzülmemiş olmana sevindim.

    -ha yok yok iyiyim.

    -hmm. peki. neyse madem sana iyi eğlenceler.

    -sağol görüşürüz.

    -ya bişi sorcam. semih senin yakın arkadaşındı dimi ?

    -evet. niye sordun ki ?

    -ya ben ondan hoşlanıyorum !!

    - hmm.

    - üzüldün sanırım biraz ?

    - evet bu biraz koydu. üzüldüm

    -oleyyyy. bye bye

  • x-ışını kristalografisi ile dna yapısına ait ilk fotoğrafları alan bilim kadını.

    modern bilimin yeni yeni yeşermeye başladığı o yıllarda (1900'lerin başı) kadınlar sosyal alanda olduğu gibi bilim alanında da ikinci sınıf muamele görüyorlardı. üniversitelere kabul edilmiyor, hatta çoğu zaman erkeklerle aynı yemekhanede bile yemek yiyemiyorlardı.
    bu şartlarda virüsler üzerinde çalışan franklin daha iyi görüntü alabilmek için x-ışını demetini daraltmıştı. elde edilen görüntüler o zamana kadarki en iyi görüntülerdi. nasıl olduğu kesin olmasa da bu fotoğraflar aynı bölümde çalıştığı maurice wilkins aracılığı ile james watson ve francis crick 'in eline geçti. ikili dna'nın franklin'in çoktan anladığı gibi helezon biçimli olduğunu fark ettiler. watson, crick ve wilkins 1962 yılında dna üzerine çalışmaları ile tıp alanında nobel ödülünü paylaştıklarında, içlerinden hiçbiri franklin'in katkılarından sözetmedi. çalışmalarını üzerine yapılandırdıkları "fotoğraf 51" in sahibi franklin ise 37 yaşında 1958 yılında yaşamını yitirmişti.

  • ilk dersler... çukurdan biraz hızlı geçişimden sonra:

    "ooh, sik anasını evladım arabanın sik, babanın malı ne de olsa."

  • manevi bir zorunluluktur. kafa yukarı kaldırılır aynı zamanda kaşlar da yukarı doğru gerdirilir. binmeyecek olmanın sizi üzdüğünü anlatan bir ifade takınılır ve şoförün gözlerinin içine bakılır.

  • ''gökyüzüne bakan fotoğraflı parti liderlerine sesleniyorum: biz aşağıdayız... ''

  • aslında zalimlik olmayan durumdur.

    bugün "ev kedisi" dediğimiz kedi türü, yüksek oranda insan kaynaklı olarak 10.000 yıl önce evrimleşmiştir. neden? çünkü insan en üstün(!)ırk olduğundan çevredeki hayvanları katletmiş (çoğunlukla kedi gibi yırtıcıların avları olan hayvanları), kendi doğasında aç kalan bu hayvanlar da bizim kurduğumuz şehirlere gelip beslenmeye, başka bir deyişle hayatta kalmaya çalışmışlardır. bu günlerde metropollerde yaşayan binlerce "ev kedisi" vardır ve her daim bir arabanın altında kalma, soğuktan donarak ölme, açlıktan - susuzluktan ya da cani bir insanın gazabına uğrama riskiyle hergün karşı karşıya kalmaktadırlar.

    eğer evinize bu hayvanlardan birini aldıysanız zaten hem hayvana hem de kendinize büyük bir iyilik yapmış oldunuz. (burada hayvanı oyuncak gibi kullanıp, yok aptal aptal kıyafet giydiren, kafasına göre aç ya da yalnız bırakıp giden, hele hele döven insanımsıları kriter dışı tutuyorum)

    gelelim kısırlaştırma mevzusuna. ben de iki erkek kedimi kısırlaştırmadan önce bu soruyu çok sormuştum kendime fakat doçent veteriner yengem, onun arkadaşları, internet ve daha bir çok kaynaktan yaptığım araştırmalar sonucu kısırlaştırmanın en doğrusu olduğuna karar verdim. neden?

    -eve işeme veya kanama gibi olayların bitmesini saymıyorum zira bunlar bana göre sorun bile değil.

    -evden kaçma çalışmalarının sona ermesi. bu evden kaçma çalışması yüzünden kedilerimin biri beşinci kattan aşağı atladı, az daha ölüyordu. hayvan sokağa dönse özgür olacak gibi düşünenler, arabaların altında kalan, dayak yiyen işkence gören kedileri bi düşünün bakalım.

    -tümör ve kanser gibi risklerin sona ermesi. bunu öğrendikten sonra kendime bile yaptırmayı düşünmedim değil. keza dünyada yeterince insan ve yeterince ev kedisi var arkadaşlar.

    -üremek bir içgüdü ve tamamen evrimsel olarak bizim de içimizde bulunan bir his. hiçbir mantığa dayanmayan bu içgüdü tamamen nesli devam ettirme üzerinedir. ve şuan ev kedilerinin nesli tükenme riskinde falan değildir.

    -kısırlaştırma kedinin ömrünü 1-3 yıl kadar uzatabilmektedir.

    yani kısacık süren, hiçbir acı hissi vermeyen bir operasyonla, minik dostunuz sizlerle daha uzun süre yaşayabilir, daha az hasta olur ve emin olun hiçbir özgürlüğü kısıtlanmaz.

  • zenci populasyonun yuksek oldugu ve bunun yaninda cogu kesiminin ve insanın maddi acidan dusuk seviyede oldugu bir yerdir.

    sokaklar her zaman cok tehlikelidir... zenci mahallerinin yogunlukta oldugu ve bu zenci mahallerine girdiginiz zaman sag cikma olasiliginiz sifir altina dustugu yerler coktur..
    poe'nun mezari, akvaryumu, hayvanat bahcesi, yengec ve deniz mahsulleri restorantlariyla unlu bir sehir burasi.. ayrica bu sehirde de bir world trade center var.
    gezilmeye değen diğer mekanlar olarak, inner harbour, fells point ve charles street'in mount royal avenue'ya uzanan kismi tavsiye edilir.

    washington dc'ye cok yakin olmasi ise bu sehirden sikilanlar icin buyuk bir avantajdir

    tavsiye: metroya binmeyin, gece ara sokaklara girmeyin, aydinlik ve genis islek caddelerden gecin veya taksi tutun.
    bilmeden haldur huldur hic bir yere yurumeye calismayin cunku yediginiz kufurlerin ve tehditlerin haddi hesabi olmuyor..

    ayrica sokaklarda soyulma ihtimaliniz yuksektir o yuzden dikkatli olmanizi tavsiye ederim...

  • avrupa'da yaşayan 7 milyon gurbetçi 'otomatik bilgi paylaşımı' anlaşmasının yürürlüğe girmesiyle zor durumda kalmış. gurbetçilerin türkiye’deki banka hesap bilgileri 30 eylül itibarıyla yaşadıkları ülke idarelerine bildirilmeye başlanmış. gurbetçilerin işsizlik maaşını hatta vatandaşlığı kaybetme riski varmış.*
    zaten avrupa'da açlık ve sefalet var (!) gelsinler buraya.