hesabın var mı? giriş yap

  • avustralya'dadır ve uzağın da uzağıdır outback. kıyılardaki büyük şehirler dışında kalan kırsal bölge (the bush) değildir, ondan çok daha ötesi, çok daha uzağıdır.

    anadolu'nun on katı büyüklüğündeki bu uçsuz bucaksız, ıssız bölge dünya üzerinde insan müdahalesinin en az olduğu, doğal yaşamın korunduğu birkaç büyük bölgeden biridir. bu bölgede yaşayanlar havayolu ile acil sağlık hizmeti alırlar, çocukları ise radyo veya uydu iletişimi üzerinden eğitim alır. tam ortasında alice springs adlı yaklaşık 20 bin nüfuslu bir şehir bulunur. sanılanın aksine tamamen çöl değildir. içinde büyük çöller de vardır. güneybatısında britanya adası genişliğinde ormanlar bulunur, orta kesiminde sıradağlar vardır. doğusunda iç içe geçmiş doğal su kanallarıyla dolu iç anadolu bölgesi büyüklüğünde bir bölge bulunur. genel arazi yapısı steplerin ve kızıl toprakların hakim olduğu düzlüklerdir. bölgede ayrıca dünyanın en büyük artezyen havzası bulunur. dünyanın eski zamanlarında bu bölgenin tamamı su altındayken kayaçların altında çokça su hapsolmuştur.

    outback'te ulaşım zordur. kuzey-güney doğrultusunda darwin'den adelaide'a kadar alice springs'ten geçen bir yol yapılmıştır. tüm avustralya adasını kıyıdan dolaşan bir otoyol da vardır. ancak doğudan batıya outback'ten yani iç kesimden geçen otoyol yoktur. var olan yollar genellikle yarım yamalak ve topraktır. ulaşım ilk zamanlarda ingilizler tarafından bölgeye getirilen afgan deve kervancıları tarafından sağlanmıştır. günümüzde ise demiryoluyla ve outback'in uzun, dümdüz yolları ile özdeşleşmiş olan "road train" adı verilen uzun kamyonlarla yük taşınmaktadır.

    son olarak outback, avustralya'da geçen korku-gerilim filmlerinin de temel mekanıdır. klişe olarak gençler dandik bir arabayla outback yolculuğuna çıkarlar, ama outback'in bilinmez korkunç sakinleri vardır ve olaylar gelişir.

  • ne tuhaf lan. hepimiz insanız, doğada ne ayı mağara için kredi çekip bir ömür sadece barınmak için enerji harcıyor, ne de sincap bir tane ağaç için kredi çekiyor.

    sınırlı vaktimizde bolca yemek, içmek, gezmek için çalışacağımıza içinde dümdüz durup, geberip gideceğimiz beton için çalışıyoruz.

  • yeni anne olmus annedir. benimki 37 senedir bana aliskin oldugundan midir nedir, birak bir seyimi koymayi, arkadasligi zor kabul etti.

  • victor hugo benim şu halimi görseydi sefiller yerine buna da şükür adlı bir roman yazardı.

  • ağzı açlıktan kokan garibanların yılda milyonlarca euro kazanan topçulara bağış yapması durumu. keriz silkeleme operasyonu.

    not: alexspor

  • -ehh peki ucret olarak ne istersiniz, kafanızda ne var?
    -4000$
    -heheh ben 4 yıldır bu şirkette çalışıyorum 3000$ alıyorum sizce de çok değil mi istediğiniz?
    -tamam o zaman 500ünü size vereyim her ay, beni işe alın.
    -ben sözleşmeyi getireyim.
    -bir de kola kap.

  • (bkz: sevgilimin kendi tatil parasını bana kitlemesi) şeklinde düzeltilmesi gereken başlık.
    şahsen bu saçmalık bana yapılsa hadi gidiyoruz diyip otele varınca sadece kendi odamın parasını öder, kıza yallah der gerisine karışmazdım.

    edit : baslik sahibi yazarin bu kizla olan iliskisini kesmesi uzerine eksisozluk ahalisini, yazarimizin hayatinin pic olmasini engellemesi dolayisiyla kutluyor diger yandan sevgili yazarimizin da hayatinin kalaninda boyle safliklari tekrar yapmayacagini umuyorum.

    hadi olaysiz dagilalim.

  • gazinolar devrinin meşhur assolistlerinden sevim tuna anlatıyor:

    "izmir'den ankara ’ya geldim. çok da gencim. bir gazinoda programa çıkıyorum. bayanlar matinesinde bazı bayanlar beni evlerine çaya davet ettiler. çıktım yola, aaa !.. adresi almayı unutmuşum. sadece 17 no'lu apartman olduğunu biliyorum. bir de dere lafı aklımda kalmış... nasıl olsa şöför bilir diye atladım taksiye...

    - şeye gidicem, dedim, hani dereli falan bir semt var ya... şöför babacan bir adam... şöyle bir baktı aynadan gülümsedi.

    - bentderesine mi?

    - evet oraya 17 numaraya gidicem.

    şöför yine aynadan bakarak konuştu.

    - yeni mi geldin sen ?

    bende gazinoyu kasdediyor diye cevapladım.

    - evet bir ay oldu başlayalı.

    - daha önce neredeydin ?

    - daha önce izmir de çalışıyordum.

    biraz daha gittik, yine sordu.

    - müşteri nasıl, kalabalık oluyor mu ?

    gazinodaki program tuttuğu için bende hevesli hevesli anlattım.

    - oooo, müşteri kum gibi kaynıyor... herkes çok memnun...

    - memnun, iyi haaa ?

    - eee tabii bütün kadro müşteriyi memnun etmek için uğraşıyoruz.

    - ben epeydir gitmedim , fiyatlar nasıl ?...

    - ucuz ucuz... ucuz iyi yani.

    - sen çok kalıyor musun ?

    - ben yirmi dakika kalıp iniyorum.

    - yirmi dakika haaa... epeyce... bari geleyim bu akşam...

    - aaaa, gel bu akşam beklerim...

    söför şaşkın , ben geveze , anlata anlata geldik... aaaa bir de baktım ki acaip bir yerdeyiz.

    - neresi burası, dedim şöföre ?

    - bentderesi, dedi ...

    o zaman anladım ki ben aslında bülbülderesi'ne gidecekmişim ..."