hesabın var mı? giriş yap

  • galip tekin'i hayranlıkla okuyarak büyüyen bir nesil için onun hikayelerini ulusal bir kanalda izlemek şok edici (iyi anlamda elbette). . hayranları sırf onun sayfaları için mizah dergilerini biriktirirdi, tekrar tekrar okumanın keyfine varmak için ama kanalın cesaretini takdir etmek lazım çünkü çok da genele hitap edebilecek bir tarzı olmayacak galip tekin'in. neyse, bu dizi sırf aralardaki çizgi geçişler için bile izlenir ama dizi tv'de ne kadar uzun ömürlü olur, onu bilemem. gittiği yere kadar.

    merak konusu ise, çocukluğumda okuduğumda günlerce kabus görmeme sebep olan fareli hikayesinin çekilip çekilmeyeceği. çekilecekse ve de hakkı verilirse (teknik imkanlar açısından) en fantastik türk yapımı olacağı şimdiden garanti.

  • istanbulun vapurları arasında en eski, en büyüğü (uzunluk olarak değil, grosston olarak), en güçlüsü ve hızlısıdır. 1952'de italya'da yapılmıştır. görüntüsü ile tanınır çünkü üst katın ön tarafı açık ve diğer vapurlardan daha uzundur. bahçe tipi olan 3 vapurdan fenerbahçe ile dolmabahçe kardeş iken bu büyük ağabeyidir birnevi. 2 adet her biri 1600 beygir üreten sulzer 10 td 36 dizel motora sahiptir. içinde ay tanrıçası artemis'in heykeli bulunmaktadır. yapıldığı yerden römorksuz kendi başına 2,5 günde istanbula gelmeside geminin bir başka özelliğidir. geminin eski kaptanı mehmet kepçe'dir. şu anda beykoz'da geminin ismi verilen bir iskelede tadilat görmektedir. bu süreçte içinin mescit olarak kullanıldığı söylenmektedir lakin kesin bir kanıtı yoktur. müze olması düşünülmektedir.

  • türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu olan gazi mustafa kemal atatürk'ün 85. ölüm yıl dönümünde emniyet şeridinde saygı duruşunda durduğum için türk polisi tarafından bana düzenlenmiş cezadır.görsel

    bu sabah trafikte olduğumdan dolayı herhangi bir kazaya neden olmamak amacıyla aracımı 09.04’te e-5 yenibosna-merter istikametinde yenibosna mevkiinde en sağ şeride çekip saygı duruşunda bulundum. trafikte yer alan tüm araçlar araçlarını durdurarak saygı duruşunda bulundular. durduğum yerin 50 metre ilerisinde ise 1 polis aracı ve 3 memur olduğunu fark ettim. ilk olarak saygı duruşu sırasında bir trafik kazası meydana gelmesi durumunda hızlıca müdahale etmek için polislerin hazır beklediğini düşündüm. ilk yanlış düşüncem bu oldu.

    polis memuru beni durdurup evrakları isteyince rutin kontrol yapıyorlar diye düşündüm. ikinci yanlış düşüncem de bu oldu. bana trafik cezası yazacaklarını söyleyince itiraz edip, siz türk polisi değil misiniz saygı duruşunda durduğum için bana nasıl ceza yazarsınız dediğimde, saygı duruşu için mi durdun dedi (bu sabah 09.05’te aracımı sağa çekip, dörtlümü yakıp, aracımdan inip, arabanın yanında 1 dakika boyunca ayakta istanbul’un temiz havasını ciğerlerime çektiğimi düşündü galiba). evet dedim saygı duruşu için aracımı çektim. tamam o zaman ceza yazmıyorum dedi. ben de ehliyet ve ruhsatımı yoluma devam ettim. (yolda keşke polis aracının ve memurların videonu çekseydim diye düşündüm, çekmediğime şu an çok pişmanım.)

    bu akşam e-devletten ceza sorgulaması yaptığımda tarafıma 47/1-c maddesi kapsamında 436 tl ceza düzenlediğini gördüm. şimdiye kadar yediğim trafik cezaları (hız limitini aşma) arasında bu cezanın yeri çok başka. ben bu cezayı yemekten gurur duyarım. lakin bu cezayı, bana kesenlerin yanına bırakmaya hiç niyetim yok. öncelikle cezaya itiraz edeceğim, sonrasında ise bana ceza yazan memur hakkında (tutanaktan belli oluyordur diye düşünüyorum) dava açacağım.

    edit 1: güzel mesajlarınız için teşekkür ederim arkadaşlar. dava süreci ile ilgili gelişmeleri ayrıca burada paylaşacağım.

  • bizim oğlanla bir oyun icad ettik, bir süredir oynuyoruz. hayal gücü gelişsin diye evin içinde sözde çadır kurup kamp yapıyoruz. battaniyeyi üstümüze çekip güya gece oluyor, uyuyoruz. sonra oğlum beni uyandırıyor odanın lambasını gösterip " sabah olmuş " diyor. ben de " aa ne kadar güzel, güneşli bir gün " falan deyip karşıki dağlarda ne gördüğünü soruyorum falan. başlarda " inekleri görüyor musun? " dediğimde anlamıyordu olayı. artık kendisi neler gördüğünü söyleyebiliyor.

    dün akşam yine aynı oyunu oynarken sordum,

    -oğlum karşıki dağlarda ne görüyorsun?
    +inekler var orda.
    - başka?
    + köpek var?
    - peki başka?
    + koyunlar var.
    - ee oğlum ağaç yok mu?
    + yok.
    - neden? dağda biraz da ağaç olmaz mı?
    + o zaman koyunları göremezdim ki!

    apışıp kaldım yemin ederim. ben hiç öyle düşünmemiştim. 3 yaşında çocuğa hayal kurmasını öğretelim derken ayar yedik. korkarım inanmasam,

    + dümdüz duvarda ineği, köpeği gördüğüme inandın da ağaç göremediğime mi inanmadın? diyecek.

    maşallah deyin oğluma. (bkz: swh)

    debe: şöyle bir kampanya varmış, el atalım (bkz: #60102536)

  • kisa bir animi anlatacam.

    cafede oturup cay iciyoruz. turlu simariklar yapiyor guluyor arada beni de gulduruyor. cay soyledik. seker atip karistiriyordum ki eli carpti cayi oldugu gibi uzerime doktu. bacaklarim yandi bitti kul oldu. neyse soku atlattim sicaklik normale dondu gozgoze geldik. birden aglamaya basladi. numaradan da degil. bildigin gozlerinden yaslar bosaliyor. sasirdim ne yapacagimi bilmiyorum. herkes bize bakiyor. bir de aglarken diyor ki her sey beni buluyor, cok sanssizim, cok mutsuzum falan. ayaga kalktim arkasina gectim lutfen aglama bu benim hatam benim sucum dedim. resmen sucu uzerime aldim ve bunun icin bana bu olayla ilgili tek kelime bile etmedi.

    gereksiz simarikligi yuzunden uzerine cay dokulup kavrulan ben! aglayan o! ozur dileyen ben!

    diyecegim o ki cok tehlikeliler. cook! cirkin olsun benim olsun.