hesabın var mı? giriş yap

  • nötronun tarafsız,ağırbaşlı,babavari tavrı;elektronun hiperaktifliği ve yaramazlığı gözönünde bulundurulduğunda elementer yapının annesi olduğu düşünülen parçacık.nasıl ki bir çocuk umarsızca top tepmek,sokaklarda sürtmek ister lakin annesi onu eve bağlar,evde dirlik ve düzeni sağlar,na işte bu proton parçacığı da elektronu belli bir yörüngede tutar ve atomu atom yapar.şüphesiz,her elektron enerji kazandıkça çekirdekten uzaklaşarak bir başka orbitalde yerini alacaktır,protonun gücü belli bir yere kadardır.enerji üstüne enerji kazanıp en son orbitalden de fırlayıp giden elektron bir başka atomun bir orbitaline yerleşerek kararlı hale gelir.işte bu ikinci atomun protonu da eştir,karıdır,zevcedir.kimi elektron kararlı bir şekilde o protona bağlı kalarak hayatına devam ederken kimisi de kovalent bag aracılığıyla bir başka atoma daha sarkıntılık edip ordaki protonun da gönlünü çalar,bu durumda bağ oluşturulan atomun protonu da metres olarak adlandırılabilir.atom dünyasında kimbilir ne entrikalar yaşanmaktadır.

  • uzun vadede cok buyuk hasarlara yol acacak bir donum noktasi. acik acik geri gitmeyi tercih etmek. boyle seylerin turkiye'de olmasi cok aci ve uzucu. gelecegini karartiyorlar ulkenin.

  • şöyle özet geçeyim:

    zack snyder 214 dakikalık çekim yapıyor.

    warner bros'a 140 dakikasını teslim ediyor.

    joss whedon filmin %70'ini baştan çekiyor ve 120 dakika ile sınırlıyor.

    hala aynı film olacağına düşünen yoktur herhalde.

  • edit: iddialarin aksine, bu entry hic silinmemistir.

    cocukluktan beri ara sira dusundugum bir konu bu. "ne yapardim ?" diye. aslinda biraz daha spesifik bir soru sormustum kendime, "sezar'in yasadigi doneme gittim ve beni yakaladilar, sezar'in karsisina cikardilar. ne yapardim ?" diye.

    bu baslikta daha once bilgisayar uzmani olup da "o donemde bilgisayar mi vardi ? bir sey yapamazdim" yazanlar olmus. oysa ki benim kendime verdigim cevap bunun tam tersi. bilgisayar uzmanligim sayesinde hayatta kalabilirdim.

    nasil ? sorusunun cevabi asagida.

    oncelikle (bkz: sezar şifresi). uygarligin her doneminde islem (oncelikle dort islem) yapabilme kapasitesi ve matematik belirleyici olmustur ve onemlidir. cunku uygulama alani askerlikten insaata, muhasebeden vergilendirmeye kadar yuzlercedir ve her biri bir siyasi iktidarin varligi icin son derece onemlidir. dolayisi ile islem kapasitesinin artmasi ve hizlanmasi tum devletler icin onemli bir arzu nesnesidir.

    bu yuzden, sezar'in karsisina ciktigimda onerecegim sey basit de olsa bir bilgisayar ve onun getirdigi islem kapasitesi ozellikle de sifreleme (bkz: xor) teknigi olacaktir.

    "bilgisayar olsa ben de oneririm. o donemde elektrigi, bilgisayari nasil bulacaksin ?" diyeceksiniz tabii ki dogal olarak. cevabi asagida.

    32 tane kirmizi giyinmis asker, 32 tane mavi giyinmis asker, 32 tane de beyaz giyinmis asker aliyorsunuz. ellerine de birer bayrak veriyorsunuz.

    bunlari ayni renkte olanlari yanyana olacak sekilde beyazlar onde, maviler ortada, kirmizilar ise arkada olacak sekilde diziyorsunuz. sonra, beyaz giyinmis askerlere basit bir egitim veriyorsunuz.

    diyorsunuz ki, "ben simdi karsinizdaki tepede duracagim, elimde de cesitli renklerde bayraklar olacak, bu bayraklari kaldirdigimda su basit islemleri yapacaksiniz".

    her bayrak degistirdigimde, arkandaki mavi ve kirmizi giyinmis askerlere bak. ellerindeki bayraklarin durumuna gore (bayrak yukarida veya bayrak asagida) su basit islemleri yap ve sen de elindeki bayragi buldugun sonuca gore ya kaldir, ya asagida tut. (buradan sonrasini tahmin edebileceginizi dusunuyorum)

    eger yesil bayrak (and islemi) kaldirirsam:

    1. mavi ve kirmizili askerlerin her ikisinin de bayragi yukarida ise: bayragi kaldir
    2. mavi ve kirmizili askerlerden herhangi birinin ya da ikisinin birden bayragi asagida ise: bayragi asagida tut.

    eger sari bayrak (or islemi) kaldirirsam:

    1. mavi ve kirmizili askerlerden herhangi birinin veya ikisinin birden bayragi yukarida ise: bayragi kaldir.
    2. mavi ve kirmizili askerlerden her ikisi de bayragi asagida tutuyorlarsa: bayragi asagida tut.

    eger mor bayrak (xor islemi) kaldirirsam:

    1. mavi ve kirmizili askerlerin her ikisi de bayragi indirmisse: bayragi indir
    2. mavi ve kirmizili askerlerin her ikisi de bayragi kaldirmissa: bayragi indir
    3. aksi durumda bayragi kaldir.

    sonuc: temel binary operations'lari yapabilen, cok yavas da olsa calisan dusuk cycle'li fakat 32 bitlik bir bilgisayar urettik. diger temel operation'lari da benzer sekilde uretmek mumkun.

    peki bununla ne yapabiliriz ? temel bilgisayar bilimleri bilgisi olan herkesin tahmin edebilecegi gibi o tarihte cag atlatabilecek hesaplamalari yapabiliriz.

  • metrobüs-zincirlikuyu

    -ablacım sıraya geçsen ayıp etmesen.
    +ne sırası yaa?
    -medeniyet sırası...

    nitekim kadın utandı ve kalabalığa karıştı bu laftan sonra cuk diye ses getirdim.

  • valla kimse kusura bakmasın; muhatabının hak ettiği hitap şeklidir.
    sırf biraz eli para gördü, biraz da popüler diye bir yerlere gelebilmek adına ne idüğü belirsiz bir tipin her dediğine ehere öhere diye süs köpeği gibi gülersen mevzu bahis elemana seni urfalı ameleye peşkeş çekme ehliyeti verirsin.
    alan razı- veren razı, bokunuzda boğulun ajans değişikleri.
    (bkz: leş)

  • yakın zamanda bir yerli akıllı telefon şiarıyla tanıtımlara başlayan ve hükümet tarafından da göklere çıkarılan vestel'in durumudur.

    yazılımı, merkezi işlem parçası vs. amerikan yapımı bir telefon olan venus, raks'ın dışarıdan getirip üzerine kendi etiketini yapıştırdığı cep telefonu ne kadar yerliyse, o kadar yerlidir.

    yıllarca batının eski teknoloji ürünlerini amerikalı iş ortaklarıyla yaptığı anlaşmalarla ülkemizde üretip "yerli üretim" diye halkımıza kakalayanların geleneği aynen devam etmektedir.

    nasıl ki koç, vakti zamanında anadol'un motorunu ingiltere'den kent motor'dan alıp, getirtip, türkiye'de ürettiği saca takıp, yerli otomobil diye reklam yapmışsa, vestel de aynını kendi ürünlerinde yapmaktadır.

    vestel'in değil cep telefonu, ürettiği televizyonun içerisinde bile yurt dışı üretimi pek çok parça vardır. vestel'in ürettiği buzdolabının motoru bile italya'dan gelmektedir.

    koç, sabancı, zorlu vs. bunlardan yüzde yüz yerli nitelikte herhangi bir kalkınma hamlesi beklenemez. çünkü bunlar bütün yatırım ve üretim kararlarını uluslararası iş ortaklarından icazet alarak yapıyorlar ve asıl düşündükleri şey de bu ülkenin kalkınmasından önce kendi lüks yaşantılarının devamıdır.

    bu kadar basit

    emperyalizme bağımlı kapitalist türkiye'de daha fazlasını beklemek sistem değişikliği gerektirir.