ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
zaytung'un erol büyükburç esprisi
-
"bu sefer olmadı zaytung, üff :((" tipi yorumları içim kaldırmıyor artık. abi her espri size komik gelecek diye yapılmıyor, hatta bazıları sinir bozucu da olabilir. bazısı kırıcı olabilir. mizah herkesi güldürecek; ama kimseyi rahatsız etmeyecek bir şey değil.
içim şişti, yaşlı dedeler gibi yorum yapmayın artık.
sevgilinin eski sevgilisinin evinde kalması
-
otel rezervasyonu yaptır sevgiliye, gerekirse öde. bunlara rağmen ex'in evinde kalmayı tercih ediyosa ee o zaman next de kardeş.
ekmek arası patates kızartması
-
okul yıllarının vazgeçilmez tadıdır. sevmeyenini görmedim. o nasıl bir tatsa artık.
konya'da cips diyorlardı buna. kokusu ve tadı zihnimde canlandı yeminlen.
debe notu: ekmek arası patates kızartması bir fakirlik belirtisi değil, öğrencilik belirtisidir. tatlı anıların kahramanıdır.
şevket altuğ
-
sormuşlar, "neden televizyonlarda yoksunuz?" diye. adam da yanıtlamış;
--- spoiler ---
“türk toplumunun değerleri değişti. türk toplumuna sunulan işlerin içerikleri değişti. yani ben şu andaki içeriklerle hiçbir dizinin içinde olamam. eleştiri olarak kabul etsinler, biraz da yaşlılığıma versinler… bütün yapılan işlerde tabanca, tüfek, millet birbirini öldürüyor. bütün erkekler sakallı. bizim zamanımızda sakal rol gerekirse bırakılırdı. bu ortamda ben olamam. çünkü biz yaptığımız işlerde topluma sevgiyi, hoşgörüyü, toleransı, birlikte yaşamayı, dayanışmayı öğretmeye çalıştık.böyle bir senaryo ile karşılaşırsam yaşıma rağmen hâlâ oynayabilirim. ama karşılaşacağımı da pek zannetmiyorum”
--- spoiler ---
kaynak
benim gözümde gerçek bir sanatçıdır.
seviyoruz seni fiko.
eurovision'da yarışmış en iyi türk şarkısı
-
şebnem paker - dinle.
üçüncü olmuşlardı. ekipte ahmet koç bulunmaktaydı.
edit: ne işi var bu entrynin debe listesinde? destan yazsam kimsenin sikinde olmaz. 3 satır ile debe girdik :s
bir yazarımızın ricası üzerine ;
http://www.eksiduyuru.com/…/bilgisayar-laboratuvari
4 bin tl hesap ödeyip üzerine bir de dayak yemek
-
fantastik bir olay. bu hesaba nasıl itiraz etmezsiniz diye dayak yediler sanırım.
hey barmen bana bir ayran
-
yeni bir halk türküsü.
sözleri şu şekilde:
hey barmen bana bir ayran
yanımdaki fıstığa bir şalgam
hamdolsun geldim ben aşka
bu barda sohbetler bir başkaaaa
otuz beş yaşında ergen gibi sözlükte takılan adam
-
buradan otuz beş yaşları çıkart geriye inci kalır.
dip not; kırk dokuz
bir dip not daha; entryi gireli yedi yıl olmuş, kırk dokuz da elli altı.
kavga eden üç pkk'lı mağaralarını ayırdı
stanley kubrick
-
akira kurosawa'nın en iyi 100 film listesinde barry lyndon 73. sırada. (uyarı geldi, liste kronolojik. haliyle sıranın önemi yok.)
steven spielberg'e göre kubrick ve 2001 a space odyssey.
woody allen, 2001 a space odyssey'i ilk seyrettiğinde beğenmediğini, hatta hayal kırıklığına uğradığını, daha sonraki izlemelerinde ise fikrinin tamamen değiştiğini vurguluyor.
richard linklater, 2001 a space odyssey'in sinemaya adım atmasındaki etkisinden bahsediyor.
michael mann, dr. strangelove'ı görene kadar sinemaya ilgi duymuyormuş.
martin scorsese'nin ağzından kubrick ve 2001 a space odyssey.
federico fellini'nin en favori 10 filmi listesinde 2001 a space odyssey.
david lynch, kubrick'in kendisi için öneminden, kendisini nasıl cesaretlendirdiğinden ve favori kubrick filminin lolita olduğundan bahsediyor.
terry gilliam, spielberg ile kubrick'i kıyaslarken, spielberg'ün izleyiciye doğru olanın ve düşünmesi gerekenin ne olduğunu dikte etmeye çalıştığını, kubrick'in ise 2001 a space odyssey ile bunu izleyicinin inisiyatifine bıraktığından bahsediyor.
luis bunuel, my last breath adlı kitabında favori filmlerinden birinin paths of glory olduğundan söz ediyor.
takeshi kitano'nun top 10 listesinde iki kubrick filmi: 2001 a space odyssey ve a clockwork orange.
wes anderson, moonrise kingdom'dan sonra verdiği bir röportajda kubrick'ten favorilerimden biri şeklinde bahsediyor.
sidney lumet'in favorilerinden biri de 2001 a space odyssey.
spike lee, etkilendiği 87 filmi liste olarak paylaşmış. listede paths of glory, spartacus ve dr. strangelove gibi 3 kubrick filmi var.
david fincher da peçeteye not yazanlar kervanına katılmış. fakat onunkinde favori filmleri var, aralarında kubrick'in dr. strangelove'u göze çarpıyor.
lars von trier, kendisi için bir şeyler ifade eden film olarak barry lyndon'ı belirlemiş. yalnız trier'in ilk cümlesi çok ilginç: "barry lyndon'ı izlemek, çok leziz bir çorba içmek gibi"
alex proyas da 5 favori filmini açıklamış, dr. strangelove listede.
paul thomas anderson en sevdiği filmlerden bahsederken the killing, paths of glory ve spartacus gibi 3 kubrick filmini örnek gösteriyor ve adeta dostoyevski'ye selam çakıyor: "hepimiz kubrick'in çocuklarıyız."
-----
bunların dışında favori filmlerinden, yönetmenlerinden hiç bahsetmeyenler, kubrick'in filmlerine dönem itibariyle denk gelmeyenler ve denk gelseler dahi kubrick'ten etkilendiğini söylemeye gerek duymayanlar da mutlaka vardır. onları bulabilmemiz mümkün değil.
bütün bunların ışığında, hemen herkesin @2 olup laf sokmaya çalıştığı şu ortamda birileri kubrick'i sevse ne, sevmese ne yahu? gerçi üşenmeyip yukarıdaki linkleri bulduğuma göre kendimle de çelişiyorum. he deyip geçmek lazım aslında.
kuş gözlemciliği
-
yaklaşık olarak 11 yıldır fotoğraf çekiyorum, sokak fotoğrafçılığı ile başladım, son 3-4 yılda ise kuş fotoğrafçılığı ve kuş gözlemi yapıyorum. kuş gözlemi yaptıgımı ögrenen insanlardan, arkadaşlarımdan vs sürekli sorular geliyor ve farkettim ki gelen soruların çoğu aynı şeyler. bu sorulara bir de buradan cevap vereyim kendi açımdan.
-kuş gözlemciliği nedir, yani ne yapıyorsunuz?
-kuşları izliyoruz, doğayı izliyoruz, hangi kuşu nerede gördük, ne zaman gördük bunları kayıt altına alıyoruz. doğanın içindeyiz, doğayı, hayvanları ve fotoğrafçılığı seviyoruz. hepsinin birleşimi sonucunda kuş gözlemi ortaya çıkıyor. ben eskiden de doğayı, hayvanları izlerdim, kuşlar hep ilgimi çekmişti, uçmak hep ilgimi çekmişti. zamanla kuşlarla ilgili internetten bilgiler edindikçe ve kitaplar aldıkça daha çok bilgilendim ve sanılandan çok daha karmaşık canlılar olduklarını, çok daha zeki olduklarını, bazı kuşların çok ciddi sosyal ortamlarının olduğunu öğrendim. bunları öğrendikçe daha çok bu hobiye tutuldum.
-sıkılmıyor musunuz?
-genel olarak hayır. ilk bakışta durağan bir hobi olarak geliyor fakat, bu hobinin içinde, gezi, muhabbet, doğadaki canlıları izleme, çok ilginç olaylarla karşılaşma gibi durumlar içiçe. tabii ki bazı zamanlarda çok az kuş gözlemleyebiliyoruz, aracımız batıyor, sıkıntılar yaşıyoruz ama genelde çok güzel anılarla dönüyoruz eve. ayrıca çektiğin güzel bir fotoğrafı izlemek de çok keyifli.
insan şu fotoğrafa bakıp da keyif almaz mı?
guş
bir kuş sizden korkmadığını anladıgında, size yaklaştıgında onunla bir bağ kurarsınız. işte bu bağ benim kuş gözleminde en sevdiğim şeydir. ama kuşların türkiyede insana güvenmesi çok zor, bu kadar çok av baskısının, doğa düşmanının olduğu bir yerde kuşların rahat olması çok zor.
ayrıca, ufak da olsa kuş gözlemcileri kendi içlerinde yarışırlar. ne kadar çok kuş göreceklerine dair bir yarış vardır. her gördükleri yeni bir kuş onların tabiriyle yeni bir "kertik"tir. bu da tatlı bir çekişmeyi ve daha çok gözlem yapmayı teşvik eder. bu olay da ayrı keyif verir.
big year denen de bir olay var, bir yıl içinde en fazla kaç kuş göreceğinize dair bir yarışmadır. hatta filmi bile çekildi ve keyifli bir filmdir.
(bkz: big year)
-fotoğraf makinesi şart mı?
-hayır değil hatta hiç fotoğraf da çekmeyebilirsiniz gözlem sırasında, ben gördüğüm kuşları kayıt altına almak, daha sonra baktıgımda nerede ne görmüşüm diye incelemek ve güzel bir kare bulursam da onu çekmek için kullanıyorum. ama sadece dürbünle hatta dürbün bile olmadan sadece gözlerinizle gözlem yapabilirsiniz, yaptıgınız gözlemi ufak bir deftere, kağıda not alabilirsiniz.
-para kazanıyor musun?
-hayır, yani şu ana kadar hiç bir kuş fotoğrafım satılmadı. satabilen kişi sayısı da çok değildir sanırım. ama kuş gözlemi rehberliği yapan ve kuşlar konusunda çok bilgili arkadaşlarım var, onlar bu işi profesyonel olarak yapıyor ve para kazanıyorlar.
-biz de yapabilir miyiz, nerelerde yapabiliriz?
-her yerde, parklarda, bahçelerde, gittiğiniz bir mesire yerinde, bir ormanda, deniz kenarında, gölde hatta çölde ve dağda gözlem yapabilirsiniz.
istanbul için özel olarak kuşların bol olduğu bir kaç yer şunlar olabilir;
-büyükçekmece gölü ve çevresi; su kuşları ve yırtıcılar. kış aylarında ördek ve su kuşları, yaz ortası sumrular.
-riva çayırları; her tür kuş karşınıza çıkabilir. özellikle bahar aylarında, göçün yoğun oldugu dönemler güzeldir.
-terkos havzası, karaburun ve karadeniz sahil kesimi; deniz kuşları, ördek ve ötücüler
-belgrad ormanı; piknik alanında ötücüler, ağaçkakanlar vs
-çamlıca tepesi ve toygartepe (itfaiye gözlem alanı); eylül ekim aylarında yırtıcı göçü (yüzlerce kartalı bir arada görmek nefis)
-sarıyer kuş gözlem kulesi; nisan mayıs aylarında yırtıcı göçü
-boğaz; martılar, karabataklar, yelkovanlar, su kuşları vs. her zaman sürprize açık.
-marmara ve karadenize kıyısı olan her yer
-validebağ korusu
ilk aklıma gelenler bunlar.
-yaşadığınız zorluklar?
-avcılara bile laf söylenmeyen yerlerde kuş gözlemcilerinin tepkiyle karşılaşması. makineyi gören yerel halk tarafından zaman zaman jandarmaya şikayet edilmek. güzel fotoğraf için saatlerce kamuflaj içinde sabit durmak. soğuk kış aylarında rüzgara, soğuğa, yazın da sıcağa katlanmak. ama bunların hepsi bu güzel uğraş için değer.
bunların yanı sıra, gönüllü olarak kuş halkalama istasyonlarında çalışabilirsiniz. kuşlara halka takıp bilimsel çalışmalara yardımcı olabilirsiniz.
kuş sayımlarına katılıp milli parklara yardımcı olabilirsiniz. bu sayımlar kuş ve yaban hayatı için çok önemli. kuş sayısının yıldan yıla nasıl değiştiğini ve dolaylı olarak doğal hayatın seyrini takip edebilir ve bu konuda yetkili birimlere katkıda bulunabilirsiniz. bireysel olarak da gözlem yapıp bu değerli gözlemlerinizi uluslararası internet sitelerinde paylaşabilirsiniz.
türkiye kuş gözlemi açısından çok güzel bir yer. dünyadaki göç rotalarından en önemlilerinden bir kaç tanesi türkiye üzerinden geçiyor. istanbul boğazı, hatay ve artvin çok önemli merkezler. ayrıca anadoludaki bir çok göl kuşlar için çok önemli dinlenme ve üreme alanları. bu alanlarda da gözlemler rahatlıkla yapılabilir (daha geniş bir zamanda sadece gözlem alanlarını içeren detaylı bir entry girmeyi planlıyorum)
bu hobiye giriş yapmak isteyenler için bir kaç kaynak bırakayım;
trakus kuşlar hakkında türkiyedeki en iyi site diyebilirim.
ebird uluslararası bir site. tüm dünyadan kuş gözlem kayıtları giriliyor. hangi kuş nerede gözlenmiş, izleyebiliyorsunuz.
collins bird guide en iyi kuş kitaplarından birisi. (ingilizcede kuş kitapları, "field guide" olarak geçer, ingilizce kuş kitabı aramak isterseniz bu tabir size yardımcı olacaktır)
kuş gözlemcisinin cep kitabı türkçe ve ufak boyutuyla iyi bir kaynak.
bu da bonus olsun, sadece kuş fotoğraflarımı paylaştığım instagram hesabım;
kuş