hesabın var mı? giriş yap

  • --- spoiler ---

    "kış gelecek, karanlık insanlığı yok edecek, krallığı korumalıyız" repliğini görünce kahkaha attım. gördük kışı, karanlığı amk meyve bıçağıyla son buldu
    --- spoiler ---

  • öncelikle kendi yaşadığı şehri gezmeli bence. misal, benim bir arkadaşım vardı bu hayalini gerçekleştirmeye çalışan, havaalanına gitmeye çalışırken kurtköy dolaylarında kayboldu.

  • güneşin yarattığı kütleçekimsel merceğin odak noktasına yerleştirilecek bir uzay teleskobu, yüzlerce ışık yılı uzaklığındaki dış gezegenlerin 1000*1000 piksellik fotoğraflarını çekebilirmiş. yalnız bu odak noktası güneşe plüton'un yörüngesinden 14 kat uzakta olduğundan, şu anda fırlatılacak en hızlı araç dahi oraya 2060'lardan önce ulaşamayacakmış:

    http://www.popularmechanics.com/…/?src=socialflowtw

    not: şu anda çekilen dış gezegen fotoğraflarının bir ya da birkaç piksel detaylılığında olduğu düşünülürse, milyon piksel düzeyine çıkmak inanılmaz bir sıçrama olacak. bir fikir vermesi açısından, yukarıda linkini verdiğim makaledeki dünya fotoğrafı 1000*1000 piksel.

  • 2015 ağustosunda yaptığımız paris çıkışlı limoge, toulouse, montpellier, aix-en-provence, antibes, cannes, nice, monaco, menton, san remo, lyon, paris turumuzun yol üstü duraklarından biri. yol üstü durağı dedimse gelip geçilecek bir yer değil kesinlikle. toulouse'dan montpellier'ye giderken bir arkadaşın tavsiyesi üzerine uğramaya karar vermiştik. hatta gps'e kanıp carcassonne geldiğimizde arabayı park edip önce çarşı içinde dolaştık. evet güzeldi hoştu şirindi ama beklediğim kadar etkilenmemiştim. sonra bir hediyelik eşya dükkanının önünde kartpostallara bakarken ortaçağ döneminden kalma kalesini görünce "amanın asıl görmemiz gereken yer burasıymış" diyerek haritadan takip edip kaleye gittik, yoksa cahil cahil görmeden gidecektik. insan bir araştırır eder değil mi? yine de şansımız yaver gitti işte. kaleyi gezerken tarihi açık hava tiyatrosu tabi bana rumelihisarı sahnesi'ni hatırlattı, şöyle bir aaah çektim. bir de şansımıza öğleden sonra şovalyelerin özel gösterisine denk geldik, o da hoş bir sürpriz oldu.
    konaklamaya gerek var mıdır bilmem, biz bir gece toulouse'da, bir gece de montpellier'de kalmayı seçtik.
    sonuç olarak etkileyici, fransa'nın önemli tarihi değerlerinden bir yer burası. o bölgede yapılacak gezi programına mutlaka dahil edilmeli.

  • evet büyük bir savaş şart artık bu gezengende, şöyle soyu sopu kıracak, ülkeleri yok edecek cinsten. yok böyle bir vahşet. adamlar çita avlıyorlar:

    çita katliamı hatırası

    hayvanın türü yok olmak üzere:

    100 yılda azalan çita nüfusu

    ha bu arada batı mediyeti na böyle işte diye sıçmayın, anadolu insanı da farklı değil:

    (bkz: anadolu parsı)

    mesele tür ile ilgili, ama japonlar ayrı sanırım. onlar hakikaten üstün ırk galiba... şinto mu olsam ne?

    edit: nine korkut hemen hatırlattı, japonlar da yunus ve balina katili. yani türümüz boktan. savaş hijyendir diyorum, başka da bir şey demiyorum.

  • araç sahibinden aldığım bilgiye göre sonuç: "avukatlarım aracılığı ile semra hanım ile "tüm zararımın" karşılanmasına ilişkin uzlaşmaya vardık.

    taraflar anlaşmamızda "içeriklerin kaldırılması" ile ilgili madde de yer alıyor. o yüzden buradaki içerik kaldırılmıştır."

  • sabah kahve almaya çıktım, önümde de bir tane kız var ama ölüyor tikilikten, kokoşluktan, kezbanlıktan... siz artık hangisini daha çok seviyorsanız. kahvesini söyledi, sonra da geçti oturdu, taktı kulaklığını. adı söylendi, duymadı; birkaç kere daha bu devam edince oradaki bir beyefendi aldı kahveyi ve koydu kızın masasına, tamamen iyi maksatlı:

    - yalnız benim sevgilim gelecek birazdan. (olabildiğince lafı sündürerek)
    + şu arkadaki kadını görüyor musun?
    - evet?
    + hah işte o benim nişanlım, attan inip eşşeğe binmem ben.

    sonra da havalı bir biçimde geçti yerine oturdu. hani lisede birisi laf sokunca "oooo nası koydu lafı", "o lafın altında kalacağına gel benimkinin altında kal" falan denir ya, öyle bir uğultu yükseldi tüm mekandan. kız da kahveyi mahveyi almadan çıktı gitti. hatıra fotoğrafları çekildi, elemana verildi mendil halay başı edildi, onların hesabı ortaklaşa ödendi, iki waffle ısmarlandı, bir başka gün toplanmak için telefonlar paylaşıldı. sabah mutsuz uyanmıştım, vallahi iyi geldi.

    bu da benim anım hüsnü.

  • - en son kiminle çıktınız peki?
    - semra ile efendim, okulda tanışmıştık.
    - ezgi ile çıkmadınız mı?
    - hayır efendim.
    - açıkcası ben en az bir ay ezgi tecrübesi olmayan insana kız verme taraftarı değilim.
    - aslında tam çıkmak üzereydik, araya askerlik girdi malumunuz...
    - peki beş sene sonra kendini nerede görüyorsun delikanlı?
    - sizlerle birlikte yazlıkta okey masasının başında görüyorum efendim, hatta siz okeye dönüyorsunuz.
    - güzeeel, hanım benim kanım kaynadı bu çocuğa.

  • 2012 temmuz ayındaki elektrik faturasında 0,42 tl iken ağustos ayındaki faturada 0,85 tl'ye çıkan bedel. sayaç okumak mı zorlaştı noldu anlamadım.