hesabın var mı? giriş yap

  • kardeşimin bi arkadaşı annesine mesaj çekmeyi öğretir.
    anneden gelen ilk mesaj:
    - ekmek, ekmek, ekmek, ekmek. yazdığım ekmek sayısı kadar ekmek al, gel.

  • karaburun'da albino hastası bir amcanın lakabının "ak kafalı" olması, babasından kalan arsayı sattığı ve baya zengin olduğu dönemde herkesin ona "akbank" demesi

    bu entriyi girerken ismini düşündüm düşündüm en az 20 yıldır tanıdığım adamın ismini bilmiyorum.

  • neden efe aydal roleplay gibi konuştuğunu anlayamadığım yeni ölü ya da sakat adayımız. şimdiden rahmet ya da şifa diliyorum flash tv reis.

  • bu ne olm saksıda ekilen kenevirlere kadar mı düştünüz? venezuela'dan getirilen malların 13. dereceden kökünü alsan bundan fazla çıkar.

  • internette rastladığım şöyle bir kıyaslama var

    "in the general sense, dc comics is about super heroes who happen to be people, while marvel is about people who happen to be super heroes."

    yani demek istiyor ki dc'de siz bir batman hikayesi anlatırsınız içinde hiç bruce wayne adı geçmeyebilir veya superman hikayesinde clark kent'ten bahsedilmez. ama biz biliriz ki batman aynı zamanda bruce wayne'dir ve superman de clark kent. marvel'de ise spider-man'in peter parker olmadığı bir hikaye yoktur. hatta aslında hikaye peter parker ile ilgilidir ama peter aslında spider-man olduğu için onu orada görürüz. iron man'in en belirgin özelliği tony stark olmasıdır, captain america steve rogers değilse ağzımızda ekşi bir tat bırakır.

    batman batmandir. bruce wayne sadece insanların gözüne bir perde çekmek için vardır. clark kent ise superman'in dikkat çekmemek için kullandığı ezik insan modelidir.

    bence en temel fark budur. dc aynı zamanda insan da olan süper kahramanları anlatır; marvel ise aynı zamanda süper kahraman olan insanları anlatır.

    gelen mesajlar üzerine ekleme: bahsettiklerimin aksi yönde yüzlerce örnek bulunabilir belki ama gerçekten çok çizgi roman okuyan birisi olarak dc'de süper kahraman hikayeleri marvel'de ise karakter hikayeleri okuduğumu düşünürüm hep.

  • bitirdiği bölümle alakalı bir işte çalışamayan onlarca insandan biriyken, tam da deneyimsiz insanları işe alıp eğiten bir seyahat acentası bulmuştum ikda. hemen başvurdum tabi. görüşmeye çağrıldığımda elime o sayfalar uzunluğundaki başvuru formlarından biri sıkıştırıldı.
    formu doldurup bekleme odasında diğer insanlarla kanka olacak kadar uzun süre oturup, yaklaşık 8 ayrı görüşmeden geçtikten sonra; genel müdürün karşısına çıkmaya hak kazanan sınırlı sayıdaki insandan biriydim.
    müdür sıfatını taşıyan adam, önce uzun uzun başvuru formumu inceledi. 3-5 genel sorudan sonra sordu:
    "baban ne iş yapıyor"
    kitapçık halindeki başvuru formunda tabii ki aile fertlerinin adları, meslekleri, bitirdikleri okul gibi sorular da mevcuttu ki; o zamanlarda takriben 8 sene önce ölmüş babamın adından başka bişey yazmak saçma olurdu forma.
    "babamı 8 sene önce kaybettik efendim"
    "hmm. başınız sağolsun.ne iş yapardı"
    "heykeltraştı"
    "nerden mezundu peki"
    "tatbiki güzel sanatlar"
    "deden ne iş yapardı "
    (allah allaahh. adam sülalemi araştırmaya başladı...)
    "ressamdı efendim"
    "tabii yaa. doğru"
    (ne ki şimdi bu?)
    "vay bee. vefat etti demek.
    (nası yani??)
    ...biliyo musun biz senin babanla arkadaştık. hatta bi ara beraber bir serigrafi atölyesi bile açmıştık"
    !!! (dumur)
    "ciddi misiniz? ne zaman?"
    "78-79 seneleriydi. daha bitirmemişti baban okulu. sonra çok iş yapamadık kapattık. nası vefat etti peki?"
    " şimdi şööle ki...."
    muhabbet burdan sonra uzar, gider. işle ilgili tek bir cümle bile kurulmaz. ne nerde okuduğumla ilgilenir, ne amaçlarımla ne de ideallerimle - babamın eski arkadaşı. iş görüşmesi yerini eski günlere yapılan bi yolculuğa bırakır. gitme zamanının geldiğinin hissedildiği anda iki tarafın da gözleri yaşlı, sesleri tirektir.
    teşekkür edip ayrılmak için kalktığımda gözünden sevinçle karışık üzüntü okunur müdür insanın. bense çıktıktan sonra muhasebesini yaparım babamın o eski ama hayatını kariyer uğruna sanatından mahrum bırakmış arkadaşıyla; istediği gibi yaşayıp bu dünyadan göç etmiş sevgili babamın hayatının...

    yıllar sonra gelen edit: arada hikayenin sonunu merak edip işe başladın mı diye soranlar oluyor. cevabım hayır çünkü mevzu bahis yerden haber geldiğinde, başka bir yerde çalışmaya başlamıştım bile çoktan..

  • yaşadığım yerde pokestop yok, gym yok diyen arkadaşların artık ash gibi anasıyla bacısıyla vedalaşıp köylerini terk etmelerini gerektiren oyun.

  • bak cahil arkadasim, kimse bu ulkede bedava yasamiyor. her insanin annesi, babasi, akradasi vs.. esek gibi vergi oduyor.

    ondan dolayi sacmalamak otesinde birsey soylemiyorsun. okuyan insanlari devlet degil anne babalari okutuyor.

    kaldi ki kimse sen hakaret et diye senin agiz kokunu cekmek zorunda degil.