ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
welcome to nani
-
nani'nin stadyumda yapılacak imza töreni için orada olan anadolu gfb'lilerin yaptıkları pankartta bulunan ve türk misafirperverliğini tam manasıyla yansıtan ingilizcede çığır açan cümle. hakikaten güldüm.
http://i.hizliresim.com/0zd2nb.jpg
hatta pink floyd'un aynı isimde çok güzel bir şarkısı da vardır.
welcome my son
welcome to nani
evlenmek için 15 bilezik 1 set isteyen kız
-
eflak, boğdan ve 12 adaları istemeyi unutmuştur.
tuz gölü'nde flamingo katliamı
-
ülkede hiçbir canlının mutlu olmaya hakkı yok resmen.
çok üzücü, insanı kahreden görüntüler maalesef.
köylü işine bakacak, bakan gereken yapılacak diyecek olan yine gariban hayvanlara olacak.
25 yaş üstü teyzelerin tinder'a sarması
sevgiyi küçümseyen adamın yüreğine aşk sokan kadın
-
'bütün vaktinizi sizi sevmeyen ve asla sevmeyecek adamlara harcıyorsunuz. bu kadar vakti ilime bilime harcasanız evde uygun niteliklerde adam yaratacaksınız zaten'
2 metrelik turistin herkesi dövmesi
-
bir türk bunu amerikada yapsa en az 15 sene hapis yatar. bu it serbest bırakılmış. aşırı dozdan geberir inşallah amerikan piçi.
voleybolda şort yerine eşofman giyilmesi
-
gece gece okurken beni sinir krizine sokan başlık. ortaokuldayken voleybol takımına girmiştim, gerçi girmemle çıkmam bir olmuştu çünkü babam şort giymemiz gerektiğini öğrenmişti. tayta bile ikna edememiştim ve bırakmak zorunda kalmıştım. sonra da dışarı çıkmam yasaklanmıştı :) sırf voleybol oynamak istedim diye. ha oynamaya devam etsem vargas mı olacaktım hayır. ama belki kızları izlerken içim bu kadar buruk olmazdı. olabilecekleri bu kadar düşünüp kendimi üzmezdim.
burada atıp tutanlara sesleniyorum: bu ülkenin kızlarının yaşadıkları bunlar. yardımcı olmuyorsunuz bari çenenizi kapatın ve sevinenlere karışmayın.
bu ülkenin ağ tutmuş zihniyetiyle hiçbir şey yapılmaz.
yılmaz özdil'in 2500 liralık özel basım kitabı
-
atatürkçülük bile bir zümrenin güdümüne girdi ya, iğreniyorum.
26 temmuz 2016 cnn türk tarafsız bölge yayını
-
aksam rakiyi fazla kaçırınca oturup yazamadım. kısmet simdiyeymis. şimdi size tayfun uzbay ile ilgili bilmediklerinizi anlatayım. hocamız ile aktif olarak çalışan biriyim. bilirsiniz ki şizofreni konusunda çok iyi bir araştırma yaptı (bkz: agmatin) ben de kendisiyle çocuk şizofreni hastalarında beraber çalışıyorum.
tayfun hoca nun bir lafı vardır. bilim adami kendini yanlislamalidir diye. öyle ortaya attığınız her hipotez doğru çıkacak değil. hocanın farkı bu. etik olmasi ve diğer uyduruk akademisyenler gibi her bulduğunu çözüm gibi sunmamasi; çözüm pozitif ise neden öyle olduğuna da bakması.
başlıkta yazılara baktım ama goremedim; sizofreni denmiş ama asıl önemli bir bilgiyi aktarmak isterim madem burası kutsal bilgi kaynağı. agmatin denen molekülün anti depresan etkisi olduğunu iddia eden bir ilaç firması grubu fdaye bunu kabul ettirmeye çalışıp yeni ilaç piyasası oluşturmaya çalıştı. halbuki daha agmatinin geçerliliği bile sorgulaniyor. peki fda neden ruhsat vermedi? çünkü tayfun hoca öyle olmadığını gösterdi. fda de buna dayanarak olaya yanaşmadi.
tayfun hoca ile tubitaka proje yazdık, sanırım 4-5 bin lira butceliydi. reddettiler. karar gerekçesini incelesen en iyi dansöz bile böyle kıvıramaz dersin. telefon açtım bu proje bitecek ben sana garantisini veriyorum, bi yolunu bulacağım dedi. o proje şimdi bitmek üzere.
en ama en önemlisi. hocayla reyhan pastanesinde otururken anlatti. gerçekten tanıyıp etik ve naif bir insan olan bu adam neyle suçlandı biliyor musun? hayir sadece casusluk değil. kadin saticiligindan uyuşturucuya kadar herseyle. boynuna yazılı bu suçları cezaevinde ailesiyle görüşmeye giderken hep sakladı görüp de uzulmesinler diye. bu insanlar böyle işkenceler de çektiler.
sen cezaevinde bilimsel makale yazan insan tanıyor musun? ben tanıyorum: tayfun hoca.
bu adam bizim için çalışırken biz onu cezaevine sokup bağlama çaldırır, resim kursuna verdirdik ama şizofreni ile çalışmasına engel olduk.
bilin istedim turkiye de neler yapıldığını. bu ülkede pezevenk olmak bilim insanı olmaktan daha kolay. bi iftiraya bakar.
doktor hasta diyalogları
sekonder kazanç
-
kişinin bir fiziksel ya da ruhsal bir hastalığa bağlı olarak elde ettiği ilgi müdahale vb. etkilerin sürekli kılınmasını istemesi durumudur. çoğunlukla bilinçli olarak yapılan bir davranış değildir. ancak bir durumdan ya da hastalıktan sekonder kazanç sağlayan kişi durumu ve hastalık belirtilerini devam ettirme eğilimindedir. ha bu arada ben psikolog falan değilim.
(bkz: kendini ruhsal hastalıkla tanımlamak)
(bkz: depresyon tercihtir)
kariyer.net'teki fantastik yazılımcı ilanı
-
hepsini biliyorum ama ms office yok bende diyerek kaçırdığım ilan.
ertem şener
-
esad'ın sahipleri diye ingilizlere küfretmiş. esad'ın sahibi putin oğlum. maçan yiyorsa "dostum putin"'e küfretsene.