hesabın var mı? giriş yap

  • "ortaokuldan ayrıldıktan sonra 3 yıl boyunca kuran kursuna giden ve son 1 yıldır evde bulunan kevser’in..."

    bu zihniyetin nasıl türediğini pek düşünmeye gerek yok.

  • bildiğiniz üzere "ağır mı çalışayım yoksa hafif mi?" ve "set aralarında çok mu dinleneyim yoksa az mı?" soruları insanların aklını kurcalıyor ve çokça tartışmaya sebep oluyor. ben de buradaki tartışmalara cevap vermek için buraya dr. jacob wilson'ın kas grupları için yapılan çalışmalara göre söylediklerini özetledim. bu rehberin bu başlık için en faydalı yazılardan biri olduğuna inanıyorum. göreceğiniz üzere bizler genelde olması gerekenden hafif çalışıyor ve setler arasında az dinleniyoruz.

    dr. jacob wilson'ın instagram hesabından yaptığı paylaşımlara göre ilgili kaslar için en efektif tekrar sayılar ve dinlenme süreleri şöyle (@themusclephd)
    https://www.instagram.com/themusclephd/?hl=tr :

    göğüs: yüksek ağırlıklarla çalışmalı ve setler arasında uzun dinlenmelisiniz çünkü göğüslerde hızlı kasılan kas fiberleri yavaş kasılanlara göre çok daha fazla(5-8 tekrar 2-5 dk dinlenme).

    kanat: hem yüksek ağırlıklarla hem de düşük ağırlıklarla çalışmalı, setler arasında ise hem uzun hem de kısa sürelerle dinlenerek farklı ağırlık programlarına çalışmalarınızda yer vermelisiniz(5-8 tekrar 2-5 dk dinlenme + 12-20 tekrar 30-90 sn dinlenme) çünkü kanatlarda iki tip kas fiberi de hemen hemen eşit sayıda.

    biceps: yüksek ağırlıklarla uzun süreler dinlenerek çalışmalısınız(5-8 tekrar 1-3 dk dinlenme) çünkü burada hızlı kasılan kas fiberleri sayıca üstün.

    triceps: bicep'lerin aksine burada hem yüksek ağırlıklarla hem de düşük ağırlıklarla çalışmalı, setler arasında ise hem uzun hem de kısa sürelerde dinlenerek farklı ağırlık programlarına çalışmalarınızda yer vermelisiniz(5-8 tekrar 2-5 dk dinlenme + 12-20 tekrar 30-90 sn dinlenme) çünkü tricep'lerde bicep'lerin aksine kolay kasılan ve zor kasılan kas fiberlerinin sayısı hemen hemen eşit.

    glute: kalçada yavaş kasılan kas fiberlerinin sayısı, hızlı kasılan kas fiberlerinin sayısından fazla olduğu için burada düşük ağırlıklarla setler arasında kısa sürelerde dinlenerek çalışmalısınız(12-20 tekrar, 30-90 sn dinlenme).

    quads: uyluğumuzun önündeki kaslar için ağır çalışmalısınız çünkü burada hızlı kasılan kas fiberleri yavaş kasılanlardan biraz daha fazla(5-8 tekrar 2-5 dk dinlenme).

    hamstrings: uyluğumuzun arkasındaki kas fiber grupları ise eşit sayıda dağılmış. burada iki türlü de çalışmalısınız(5-8 tekrar 2-5 dk dinlenme + 12-20 tekrar 30-90 sn dinlenme).

    deltoids: deltoid yani omuz kaslarında hızlı kasılan ve yavaş kasılan kas fiberleri hemen hemen eşit sayıdaymış. bu da demek oluyor ki omuz için hem ağır hem de hafif çalışmamız lazım(5-8 tekrar 2-5 dk dinlenme + 12-20 tekrar 30-90 sn dinlenme).

    gastrocnemius: kalflar için genelde hafif ağırlıklarla çok tekrar yapılması gerektiği söylenir ama bu çalışma bunu yalanlıyor. dr. jacob wilson'a göre bu kaslar için de aynen omuzda olduğu gibi hem ağır hem de hafif çalışılmalı. kalflarda sandığımızın aksine yavaş kasılan kas fiberleri de oldukça önemli sayıdaymış(5-8 tekrar 2-5 dk dinlenme + 12-20 tekrar 30-90 sn dinlenme).

    traps: trapezlerimiz için hafif ağırlıklarla çok tekrar yapmalıyız çünkü burada yavaş kasılan kas fiberlerinin sayısı üstünmüş(12-20 tekrar, 30-90 sn dinlenme).

    core: core yani karın bölgemiz için de hafif çalışılmalı, fazla sayıda tekrarla hipertrofiye odaklanılmalı(12-20 tekrar, 30-90 sn dinlenme).

    dip not: elbette bu sayılar o kas grubu için en "optimal" çalışma şekli. göğüslerde hafif veya kalçada ağır çalışarak da o kası geliştirebilirsiniz ama hipertrofinin en optimal yolu varken neden onu kullanmayasınız.

  • diyarbakır etrafında bulunan piramitler, bu 5000 yıllık kültürün dünya mirasına bıraktığı sayısız eserlerden sadece birkaçıdır.

  • dinamiklerini bir türlü çözemediğim, nasıl bir arada kalmayı başardıklarına anlam veremediğim poligomik kolonilerdir bunlar. bir sene misal herkesin mutlu mesut bir ilişkisi vardır... 6 ay geçer, bir bakarsınız sanki barn dance yaparmış gibi herkes partner değiştirmiş, ilişkisel bir reset atılmış tüm komüne:

    erkek1, kız1 ile, erkek2 kız2 ile, erkek3 de kız3 ile çıkıyo olsun misal.

    erkek1: kız1 ile çok mutluyum abi ya, valla süper gidiyo....
    kız2: ...ben bilemiyorum...galiba erkek2 the one değil felan yaaani.
    erkek3: yaaa, ben de kız3 ile geçinemiyorum, senin gibi olsa keşke...
    kız2: ehihihihi

    3 ay sonra.... nice ilişkiler yıkılmış, büyük vaatler çürümüş, vay anasını olmuştur:

    erkek1: yok abi yok, kız1 ile yürümüyo
    erkek2: biz kız3 ile çok feci aşığız ya!
    kız2: ben de erkek3 ile süperim... senin gibi vurdumduymaz değil!
    erkek2: hadi leen.. zaten hemen koşarsın sen başkasına. the one 'mış... matrix mi lan burası?

    2 ay sonrası. kimin eli kimin cebine girmiş, nerden çıkmış, çözemen:

    erkek1: kız1 ile... aman 2 ile... ulan şu an kimle çıkıyorum?!
    erkek3: abi galiba benle çıkıyosun ama emin değilim...
    kız3: yaaaa, hani benleydin??? yok yok.... ben kız2 ile miydim?
    erkek2: ulan keşke isimlerimiz olsa, böyle erkek1 kız2 karışıyo tabi...

  • resmen bir hezimete dönüşmüş olan gişe hasılatı fiyaskosu yüzünden yapımcı şirketi warner bros. ve en başından beri serinin finans işlerinden sorumlu olan village roadshow pictures'ı mahkemelik eden film.

    gözlerden kaçacak gibi olmasa da pek dikkat etmemiş veya gerçekten de gözden kaçırmış olabilecek izleyiciler için öncelikle bütün matrix filmlerinin açılışlarında warner bros.'un logosundan hemen sonra görünen village roadshow pictures logosunu bir hatırlatayım ki kimlerden bahsettiğimiz anlaşılsın :
    the matrix yeşili village roadshow pictures logosu

    şirket, warner bros.'un filmi sinemalarla aynı anda hbo max üzerinden de yayınlamasına ateş püskürdü ve kendilerine bu konu hakkında danışılmadan bu kararın alındığını, danışmayı bırakın bilgilendirme dahi yapılmadığını, şu ana kadar hbo max gösterimlerinden elde edilen gelirden de hiçbir şey kazanmadıklarını ve filmin gişede kendi maliyetini bile çıkaramayacak derecede gümlemesinden dolayı warner bros.'a yapmakla yükümlü oldukları ödemeyi yapamadıklarını, haliyle film serisi üzerindeki haklarını kaybetme riskine girdiklerini söyleyerek warner bros.'a dava açtı :
    village roadshow warner bros.'u mahkemeye verdi

    yaptıkları açıklamada benzer bir durumun (filmleri sinemalarla aynı anda hbo max'te de gösterime sokma politikası) bu seneki bir başka önemli warner bros. filmi olan dune'da da yaşandığını ancak şirketin dune'un finansmanını sağlayan legendary pictures ile masaya oturarak ortak bir noktada anlaştığını, buna rağmen en uzun süreli ilişkilerden birine sahip oldukları kendileriyle görüşmeye yanaşmadığını belirttiler :
    dune stayla legendary pictures logo

    warner bros.'un sırf hbo max'i semirtebilmek için filmin sinema gösterimlerini kasten sabote ettiğini, sony ve disney'in spider man no way home'u sadece sinemalarda gösterime sokarak devasa bir başarı elde etmesini örnek göstererek wb'.un uyguladığı stratejinin sebebinin covid-19 falan olmadığını, bu şekilde yaparak korsan izlemelere yol verdiklerini ve hbo max markası büyüsün diye the matrix gibi kârlı bir serinin geleceğini dahi tehlikeye attıklarını belirttiler. filmin gişede yaşadığı hasılat hezimetinin hiç şüphesiz böyle büyük bir markanın ticari değerini zedelediğini ve bu hezimetin filmlere finansman sağlayan kendileri gibi başka şirketlerin yakın gelecekte matrix serisiyle ilgili muhtemel devam filmleri ve spin-off filmler için yatırım yapmasını engelleyeceğini de eklediler.

    the matrix resurrections'ın box office rakamlarında gümlediğini (bkz: box office bomb), kendisiyle aynı günlerde gösterime giren spider man no way home'un ise tam tersine gişeleri altüst ettiğini sözlükte ilk yazdığımda, bu başarısızlık için tıpkı village roadshow pictures'ın açıklamalarında olduğu gibi hbo max faktörünü hatırlatanlar olmuş ve gişe hasılatının bu nedenle bu kadar düşük kaldığını söyleyerek filmi savunmak istemişlerdi. kendimizi kandırmaya gerek yok... dune da hbo max faktörü varken platformla aynı gün sinemalarda gösterime sokuldu, buna rağmen 165 milyon dolarlık maliyetine karşılık 399.4 milyon dolar gelir elde etmeyi başararak rüştünü ispatladı. benim ilk entryi yazdığım sırada 1 milyar 600 küsur milyon dolar gişe hasılatı elde eden spider man no way home, o günden bugüne üstüne daha da ekleyerek 1 milyar 777 milyon dolar seviyesine ulaştı. 190 milyon dolar maliyetle çekilen the matrix resurrections ise gösterime girmesinden neredeyse iki ay sonra daha hâlâ 155.5 milyon dolar hasılatın üstüne çıkamadı, kendi maliyetini bile karşılayamadı. hbo max'in etkisi elbette vardır ama the matrix gibi kült bir film serisinin neredeyse 20 yıldır beklenen devam filminin ipini böyle küçük düşürücü bir şekilde çeken şey bizatihi kendisi oldu.

    lana wachowski'nin başı göğe ermiştir herhalde artık. görünen o ki hem koskoca seriyi, hem de warner bros.'u rezil edeyim derken nakit akışı sağlamaktan başka bir işlevi olmayan yan şirketleri batırdı galiba. yakıştı bacıma...

  • arada kaybolacak ama söylemekte fayda var, sıkı bir fenerbahçeli olarak galatasaray'ı seveni seviyorum. sen maçtan önce böyle nefret dolu bir pankart açarsan ben de galatasaray'ın kazanmasına sevinirim bile. tebrikler galatasaraylı dostlar, hak ettiniz ve kazandınız. maçın en büyük skandalı daha düdük çalmadan başladı, futbolcular ellerinde ırkçı saldırıya karşı pankartla çıkarken tribünde "seni de seni seveni de sevmiyoruz" pankartı yazıyordu. rezalet.

  • 1756-1763 yılları arasında vuku bulmuştur. başlangıçta olay yalnızca avusturya ve prusya gibi kardeş iki milletin kurduğu farklı devletlerin arasındaki iktidar savaşı olarak başladıysa da sonradan olaya fransa, rusya ve isveç'in de dahil olmasıyla kıta avrupasındaki çıkarlarını tehlike altında gören ingiltere'nin de güç dengesini sağlayabilmek için katılım gösterdiği ve neticesinde en karlı devletin ingiltere çıktığı savaştır. prusya kralı ii. friedrich'in saldırgan tutumlarından çekinen varissiz avusturya'nın (kralın ölürken sadece kızının olmasından dolayı veraset savaşı çıkmıştır bu sırada) yanına fransa, rusya ve isveç'i çekerek kendine yer edinmeye çalışan o zamanların yeni yetme devleti prusya'ya karşı üstünlüğünü ispatlamaya çalışmak istemektedir. ancak kıta avrupasında her zaman bir güç dengesi olması gerektiği düşünen ingiltere olaya müdahil olur ve prusya'nın ağabeyliği rolünde bi görünür. savaş baştan sona ingiltere-prusya üstünlüğünde geçmiştir.
    neticesinde ingiltere-fransa arasında paris antlaşması-1763, avusturya'yla prusya arasında hubertsburg antlaşması-1763 imzalanmıştır ve şu durumlara yol açmıştır;
    1) ingiltere fransa'nın sahip olduğu sömürgeleri (kuzey amerika ve hindistan) ele geçirir. gerçi neticesinde bu sömürgelerde vergi artışı yapar ingiltere ve tepki olarak 13 koloni birleşerek ingiletere'nin sömürgesi olmaya karşı başkaldırırlar kuzey amerika'da. (bkz: versailles barış antlaşması)-1783
    2) prusya güçlü devlet arasında yerini alır ve sonradan 1871'deki bismarck'ın birleşik almanya politikasının temeli atılır.
    3) fransa güç kaybeder ve fransız devrimi'nin yolu açılır. devletin iflası açıklanır bir bakıma.

    dönemin kralları:
    prusya: ii. friedrich
    ingiltere: ii. george
    fransa: lui
    rusya: çariçe tsaritsa ve ii. petro

  • insanların aylar sonra nefes almak için kendilerini dışarı atmasını fırsat bilen uyanıklardan kaynaklıdır. şimdilik herkes çıkmışken yiyelim içelim kafasında olduğu için mekanlar affetmiyor. insaflı olan işletmecilere lafım yok ama bir porsiyon kebabın fiyatını tam iki katına çıkaran bir restorana bugün gözlerimle şahit oldum. gitmeyin arkadaşlar. fırsat vermeyin böylelerine. biz bu durumu normalleştirdikçe daha da bokunu çıkaracaklar. kitlesel tepki görürlerse biz değil paşa paşa onlar normalleşecek.