hesabın var mı? giriş yap

  • "asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır: bir
    hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa
    bağlanır. hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan
    içine tatlı bir yiyecek konur. bu yarık sadece maymunun elini
    açıkken sokacağı büyüklüktedir. yumruk yaptığında elini dışarı
    çıkaramaz. maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için
    elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması
    olanaksızdır. sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz.
    avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, ama kaçamaz. aslında bu
    maymunu tutsak eden hiçbir şey yoktur. onu sadece, kendi
    bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. yapması gereken tek şey, elini
    açıp yiyeceği bırakmaktır."

  • 27 kasım 2007 günü prens charles ile tuvalet çıkışı konuşmam hayatımda yaşadığım en ilginç ünlü ilişkisi olabilir sanırım..

    ulan 3 saatlik data structure dersinden çıkmışım, sıkışmışım zaten hadi bir tuvalete gireyim dedim, bu arada etrafımdaki insanların %90 ı takım elbiseli tuvalette..tam tuvaletin çıkışına geldim bir kalabalık, kamera ışıkları, fotoğraflar falan filan derken aradan 2 ,3 saniye geçmeye kalmadı prens charles ile karşı karşıya geldik..ben ne olduğunu anlamadan bir de bana soru sormaz mı? olayı algılamam zaten bir kaç saniye sürdü..ondan sonra cevaplayabildim sorusunu..soru da şuydu "okuldaki eğitimden memnun musun?" bendeki cevap sadece "evet" olabildi tabiki.. sonra sorular devam etti, ben yine girdiğim şokun etkisiyle kısa cevaplar verdim,ardından yürümeye devam etti..tabi ben olayın şokunu belirli bir süre atlatamadım.. düşünsene lan tuvaletten çıkıyorsun karşında prens charles dersler nasıl diyor.. hatırladıkça ara ara gülüyorum hala..

    (bkz: bu da böyle bir anımdır)

  • 44 senelik ömrümde tatil denen şeyi yazlık ve ufak pansiyon/motellerde kalıp gittiğimiz bölgeyi/çevresini çılgınlar gibi dolaşmak, denize girmek, dağ tepe bayır gezmek, mağara ve tarihi eser görmek olarak algıladım. bu şekilde yaşadım ve yaşattırttım tatilleri.

    sonra bu yaz bir gün, yine havlu asarken (yazlıktaydık ve ben bir mağara gezisi artı denize girme işinden dönmüştüm); havlu asmaktan nefret ettiğime karar verdim. o havluların sorumluluğunu çok uzun süre almıştım. havlulardan gına gelmişti.

    her şey dahil içine ne dahil umrumda bile olmayan, ancak plaja giderken havlu verildiği söylenen, deniz kenarında manasızca “şimdi gidip havluları asmak lazım” diye düşünmeyeceğim o tatili aldım sonunda.

    annemin bir gün yazlıkta elindeki tavayı fırlatıp “yeter ya yemek yapmak mı tatil?” dediği yaşlara geldim sanırım. zaten ülkede görmediğim mağara da kalmadı gibi….

  • rezillikte daha ne kadar ileri gidebilirler bilemiyorum. yarin bir universite sitesinde rektorumuz umumi helada ibrik bulamadi, kiniyoruz diyebilirler. adamin ve karisinin otel odasi bulamamasinin universiteyle zerre kadar ilgisi olmayacaginın idrak duygusundan yoksun kisiler bu gorevlere gelebilmis. cok yazik, cok...

  • bazılarımız fark etmiştir ki bazı hayvanların davranışları insanları şaşırtabilecek düzeydedir..
    özellikle evcil hayvan besleyenler, garip diye nitelendirilebilecek pek çok davranışla karşılaşmışlardır.. hatta bazen bizi anlayabildiklerini düşünüyorsunuz, öyle değil mi?

    duyularıyla yön ya da besin bulmaları gibi içgüdüsel davranışları haricinde hayvanlarda da zeka elbette mevcuttur.. hepimizin aklına "hayvanlardaki zeka taklit düzeyindedir." gibi bir cümle gelebilir ancak omurgalı canlılar sınıfında yer alan primatlarda öğrenme üst düzeydedir..

    peki bunu nasıl* yapıyorlar?

    hayvanlarda iletişim düzeyinin sınırlı olması elbette gelişmişlik düzeyi üzerinde etkide bulunmuştur.. örnek olarak şempanzelerin ağız yapıları konuşmalarını güçleştirmektedir.. dil, tek iletişim yolu olmasa da etkili bir iletişim için gereklidir.. yerkish tam da bu gereklilikten doğan iletişim dilidir.. esasında ernst von glasersfeld tarafından geliştirilen, duane rumbaugh ve sue savage-rumbaugh tarafından kullanılan bu yapay dilin lexigramlarının ilk kullanıldığı laboratuvarın kurucusu robert m. yerkes'e ithafen bu dile yerkish adı verilmiştir..

    nevada üniversitesinden dr. beatric ve dr. allen gardner dişi bir şempanzeyi evlerine alarak onu çocuk gibi yetiştirerek işitme engellilere uygulanan yöntemlerle simgesel bir dil kazandırmaya çalışmışlardır..

    daha sonra atlanta primat araştırma merkezinde gelişmiş yöntemlerle mevcut çalışmalar ilerletilmiş, 9 farklı geometrik şekille bir dil oluşturulmuş ve yerkish'in temelleri atılmıştır.. ardından yaklaşık 140 lexigram kullanarak anlaşmayı başarmışlardır.. daktilo tuşlarına benzer bir sistem bilgisayara bağlanarak şempanze lana'nın isteklerini buraya yazması öğretilmiştir.. oldukça ilginç bu duruma ilişkin bir örnek; "makina bana su ver" komutunu tam olarak yazdığında makina suyu verir ve iletişim ortamı doğar.. bu yetenek çok boyutlu düşünülebilir..

    peki, bu şempanzenin diğerlerini de eğittiğini varsayalım, ne olabilir? maymunlar cehennemi'ne düşer miyiz acaba?

    --- önemli bir soru ---

    güçlüler, güçsüzler üzerindeki baskısını sonsuza dek sürdürebilir mi?
    güçlülerin esas zayıflığı iletişim becerileri olabilir mi?

    --- önemli bir soru ---

    kanzi'yi duymuşsunuzdur.. konuşan bir bonobo'nun başka hangi özellikleri olabilir?
    pek çok özelliği olduğunu biliyor muydunuz?

    kültürel evrim, doğal evrimin önüne geçer mi bilinmez..
    biyolojik genlerimiz mi baskın gelecek yoksa sosyal genlerimiz mi?
    yoksa hepsi aynı sistemin içerisinde bir bütün halinde mi gelişir?
    bu canlıların beyinlerinin yeterince gelişmemesinin nedeni olarak iletişim eksikliği göze çarpıyor..
    yerkish'in evrimi bizlere aslında en önemli iletişim aracımıza sahip çıkmamız gerektiğini ve geliştirmemiz gerektiğini söylüyor.. dilimiz ve iletişim becerilerimiz gelişimimizin temelidir..

    konuya ilham veren asıl kaynak: ali demirsoy & kalıtım ve evrim
    www.wikizero.com/en/yerkish
    www.definitions.net/definition/lexigram
    hayvan zekasına ilişkin ek okuma: http://animal-facts.org/animal-intelligence/

    zorunlu edit: gözden kaçan bir harf hatası sebebiyle oluşan anlam kayması düzeltildi, uyaran yazara teşekkürler..

  • ikea ile başlaması gerekmektedir.

    keza mango'da her an mızıkçılık yapıp kendinizi dışarı atma şansınız vardır.

    ancak ikea'da kapıyı bulup dışarı çıkabilmeniz için gereken yürüme süresi, minimum iki saattir.

    (bkz: zayıflama merkezi olarak ikea)

  • her modelini gördük yıllardır. bugüne kadar ki favorim çeviri hatasıydı. (bkz: #7741976) gelgelelim gün itibariyla beterin beterini de gördük. şöyle ki:

    hazırlık ingilizce ara sınavı. word formation sormuşuz. bi kaç tane cümle vermişiz, birer kelimeyi boş bırakmışız. parantez içlerine de boşluğa gelmesini istediğimiz kelimenin başka bir formunu yazmışız. boşluğa kelimenin uygun formu yazılsın, biz de not verelim istiyoruz. cümlelerden birisi şöyle:

    -his ....... (ambitious) is to have his own business

    boşluğa gelmesi gereken: ambition

    (maalesef) gelen: ambiti...

    yorumsuz...

  • son 3 yıldır yalnızlığın dibine vurmuş olan bünyemin en favori sloganıdır, hayat felsefesidir.

    ek not : arada bir de, peder bey para yatırınca arıyor. o başka.

    ekleme: 4 yıl oldu.

    2. ekleme: 5 yıl diyeceğim artık. ve kendimden nefret ediyorum.

    üçünç: 6 yıl?

  • nasıl olsa bana vurmaz diyerek her erkeğe kafasının estiği gibi vurmaması gerektiğini öğrenmiş kadındır. vurduğun adam da rus amk, allah'ın ayısı 250 gramın hatrına sana acır mı sandın. tokattan sonra ne güzel uslu uslu saçlarını düzeltip kalktı ama.

  • süresini çok uzun bulduğum bir kontratla lakers'a gelmiş oyuncu, hoşgelmiş diyeyim. kendisi sevdiğim bir karakter değil, fakat eskiden bu yana nefretim azalıyor, 2011 yılında wade ile beraber olup da nowitzki ile dalga geçtiklerini sandıklarından sonra aynı nowitzki tarafından tokatlanmaları çok hoşuma gitmişti. ama kendisi o günden bu yana karakter olarak geliştirdi kendini, daha oturaklı bir kişiliği var ki, kendisi miami zamanlarında mario chalmers'ı dövecekti neredeyse (bu arada dövse haklıydı). ama şimdi bakınca jr smith gibi bir insana bile en fazla; "ne yaptın sen?" kıvamında isyan etti.

    neyse konuya dönecek olursak; kendisine olan nefretim azalmaktayken, gönül verdiğim renklere bağlanmasıyla, bunu nötr hale getirdi, lakers'ın başarısı için ter döktüğü sürece desteklerim kendisini, ama sadece bu kadar.

    tekrar kontratın süresine gelirsek, üç yıl ve üzerine bir yıl oyuncu opsiyonu var. kendisi dört sene daha bu düzeyde oynayabilirse, bunu garanti ettiyse şahane, sorun yok. hatta üç sene oynasa da yeterli olur, ama benim şahsi görüşüm en fazla iki yıl daha üst düzeyde kalacağı ve sonra düşüşe geçeceği yönünde.

    kendisinin lakers'a gelmesi, bende arkasının geleceği hissini uyandırıyor, leonard sadece lakers'a gelmek istiyormuş, spurs; leonard ile aralarındaki bağın koptuğunu biliyor, fakat; alabilecekleri en iyi teklifi almaya çalışıyorlar. bunu yapmaları çok normal, ama abartırlar da takastan vazgeçerlerse çok büyük kaybedecekler, çünkü gitmek isteyen adamı tutamazsın. buna en yakın örnek; kyrie irving. çok kötü bir takasla gitti, çünkü gitmeyi kafasına koymuştu. bu durumu leonard'da da görüyorum. gitmeyi kafasına koymuş. lakers'a takaslanmazsa; lakers da lakers diyen bir adama kimsenin bundan sonra çılgın teklifler yapacağını düşünmüyorum. o yüzden benim fikrimce; spurs, leonard'ı ya lakers'a takaslayacak (alabildikleri en iyi teklifle) ya da seneye fa olarak yollayacak. bu arada takasın içeriğinde ingram'ın bulunmasını hiçbir şekilde desteklemiyorum.

    neyse konudan konuya atladım, kendisine lakers formasıyla başarılar diliyorum, o formayı daha önce giymiş oyuncuları izleyerek lakers organizasyonunun ruhunu anlayacağını düşünüyorum.

  • pitbullun sahibi 20li yaşlarında dövmeli bir delikanlıydı; kanı kaynıyordu. birden dudaklarına yapıştım, senin de istediğini biliyorum dedim.