hesabın var mı? giriş yap

  • sırf kadınların alışveriş deliliğini anlayalım diye kurulmuş bir oluşum bence steam. hani dersiniz ya sevgilinize veya eşinize "yahu dolapta daha giymediğin dolu kıyafet var neden birde bunu aldın ki?"

    heh işte... şimdi anlıyor musunuz olayı?

  • “şerefimiz kadar altını piyasada bulamadık. o yüzden sizin şerefiniz kadar altın aldık” deyip 2 tane çeyrek fırlatın önlerine.

  • zeytin ağacı dizisi hakkında yapılan bir röportajda “oynadığınız karaktere benziyor musunuz” sorusuna evet cevabı vermiş.

    tubacım bebeğim sen zaten herhangi bir karakteri oynamıyorsun, sen oynamıyorsun, sen hep kendinsin, karakter yaratmak gibi bir yeteneğin yok senin üzgünüm. çok don yağı gibisin ama evet çok güzelsin.

  • ben buna fena halde uyuz oluyorum hacı. bakın başta vurguluyorum "kadına öncelik vermeye değil, kadının öncelik hakkını kendinde sorgusuz sualsiz görüp 'ben bayanım' diyerek öne geçmesidir" uyuz olduğum kısım. yoksa her zaman hanımlara veririm sorun yok bunda. hatta vermezsem kendimi kötü hissederim. burada ben olayın örtülü anayasasından söz ediyorum (ayrıca kadınlar aşağı kadınlar yukarı diye başlık açmayı da hiç sevmem. ben iki cinsin de hakkaniyetli şekilde eleştirilmesinden yanayım).

    örneğin asansöre binmek için kalabalık bir sırada bekliyorsundur ve hemen arkandaki kadın "doğal öncelik reflesiyle" löp diye dalar. yahu bir dakika da sıra benim sıram. yani öncelik hakkı benim. o hakkı ben uygun görürsem "buyrun lütfen" derim zaten ama hanımefendi kişisi "nasılsa ben tırnak içinde bayanım verilecektir zaten o yüzden bakmaya gerek bile yok" diye düşünmesi beni deli ediyor. belki acele işim var? belki vermek istemiyorum? belki o kadar centilmen birisi değilim? olmaya da mecbur muyum? belki odunum?

    bu yalnızca bir örnek. çarşıda pazarda, bir kapıdan girip çıkarken, toplu taşımaya binerken her şart ve her koşulda karşımıza çıkabiliyor.

    ha arkada bekleyip "buyurun lütfen" diye teklif edilince teşekkür ederek öne geçen kadın yok mu? olmaz olur mu var ama ciddi anlamda az sayıda.

    tekrar ediyorum ayar olduğum nokta öncelik vermek değil, öncelik verilmesini beklemeyip o doğal hakkı kendinde görüyor olmasıdır.

  • modern sivil jetlerde weather radar denilen hava radarı ile pilotlar tarafından devamlı takip edilen hava olayıdır.lakin bazı türbulanslar vardır ki,bu radarda görünmezler,işte yolcuları tırstıran hoplatan zıplatan bu radarda görünmeyenlerdir.yoksa zaten pilotlar havada devamlı bulutları monitor ederler,eğer ki çok ağır hava şartları varsa önlerinde,direk içine girmez,etrafından dolaşırlar.korkmaya lüzüm hiç yoktur,henüz türbulansın hiç bir zararı olmamıştır,o bindiğiniz uçakların kanatları yukarı ve aşağı 7 metre esneyebilmektedir.korkmayınız efem,korkanlara anlatınız efem.

    ekleme : türbulansdan uçak düşmemiştir lakin türbulanstan kabin içinde hayatını kaybedenler olmuştur şiddetli çarpmalar sonucu.siz siz olun uçakta her an tuvalete gideceğiniz zamanlar hariç kemerinizi takılı tutunuz.

  • okunan her entry, birer puzzle parçası aslında. parçalar birleştikçe, vakit geçtikçe söz konusu yazara dair bir profil beliriyor aklımızda. politik görüşünden tut da dinlediği müziğe kadar, aile mefhumuna ilişkin görüşlerinden tut da yaşamı nasıl özetlediğine değin birçok farklı bahiste neler düşündüğünü okuyor öğreniyoruz. fakat life is drunk heybesinde olanı anlatmak, kendisini yazmak yerine, düzmece hikayelerle şükela avına çıkıyor.

    kendisinin ve yakın çevresinin, evvel entry'lerde anlatılanlardan çok çok uzaklaştığını, bambaşka kişilere evrildiğini görüyorsunuz mesela zamanla. yazılanların külliyen uydurma olduğunu anlamanız öyle çok bir vaktinizi de almıyor. okurun, şüpheci ve mantık arar olması, meselenin baştan aşağıya tiyatro olduğunu kavraması için yeterli.

    life is drunk, sözlüğün şifresini çözmüş yemiş bitirmiş bir beşer. burada bir "hak teslimi" yapmamız da şart. hangi başlıkta, hangi yazının, hangi detaylarla yazıldığında debe'ye gireceğini çok çok iyi biliyor. gerçi bazen tek bir entry'de 25 olağanüstü gelişmeyi art arda dizerek mübalağa'nın dibine vursa da, yurdum insanı "eheheheheh çok güzel" deyip şükela'yı yapıştırıyor.

    olaya müteallik karakterler yaratması, konuşturması, mizah katması ve tüm bunları bir çırpıda okutturan akıcılıkta yazması, yazabilmesi, onun becerisi hiç kuşkusuz... ama artık sıktı. vallahi de sıktı billahi de sıktı. badim değil ama neredeyse badim gibi. asıl can sıkıcı şey de bu işte. her sabah debe'de life is drunk'ın fantastik kurgularını okumak canımı sıkıyor. kurtulamıyorum düzmece metinlerinden... yaptığı girizgahtan anlıyorum o olduğunu; scroll'luyorum aşağıya bir bakıyorum ki o, basıyorum eksiyi...

  • beyler durun kavga etmeyin, siz kardeşsiniz :)

    evet bazı ps5'ler sesli, bazıları sessiz. yalan yok. sebebi ise çoook yüksek ihtimalle sesten şikayet edenlerin sahibi olduğu ilk versiyon ps5'lerin tasarımı. ilk çıkan, yani cfi-10xx serisinin bazı partilerinde sesli çalışma sorunu olduğu için sony blower tipi fanları (cfi-11xx kodlu 2. versiyonda) farklı bir üreticiden temin etmeye başladı. fandaki kanat sayısı 23'den 17'ye indi (daha az ses demek). anakart ve heatsink biraz küçüldü ve termal yönetimi daha da iyileştirildiği için daha az ısınmaya başladı. daha az ısınan cihaz, daha yavaş dönen, daha sessiz bir pervane demek.

    cfi-12xx kodlu 3. ve son nesil kalın kasa ps5'lerde ısınma ve fan olayı maksimum şekilde optimize edildi. ayrıca bu esnada işlemcide kullanılan termal macun (sıvı metal) de yenilendi mesela. çünkü bazı kullanıcılar dik pozisyonda kullanılan cihazlarda sıvı metalin akıp anakarta zarar verdiğini iddia ettiler ve ps5'lerin dikey değil yatay kullanılması tavsiye ettiler.

    ayrıca hangi nesil, hangi konsol olursa olsun, daracık bir yere tıkılan, fan çıkışının önünde duvar, kablo salatası vs gibi engeller olan ve toz içine gömülmüş aletler ses çıkarır. burda gelip "benim alet traktör gibi çalışıyor" diyorsunuz ama, aletin içinde bulunduğu ortamı, versiyonunu vs. bilmiyoruz. belki de sizin alet iyi bile çalışıyor.

    bende japonya için üretilen cfi-1200 model var, ve nerdeyse sessiz çalışıyor diyebilirim. çok hafif bir mırıltı var sadece. yanında duran xbox series x'ten de ancak o kadar ses çıkıyor.

    not: hangi nesil olursa olsun sizin cihazınıza özgü bir sorundan dolayı sesli çalışıyor da olabilir. bu ihtimal de yok değil.

    edit: sony yeni çıkardığı slim ps5 serisinde masayı alt üst etti ve sil baştan başladığı yere geri döndü: şu an piyasada bulunan ilk nesil slim ps5 fanları gerçekten gürültülü çalışıyor. ve thermal management konusunda gözle görülür bir iyileştirme sağlayamamış sony reyiz. hem fan sesli çalışıyor hem de ısı konusunda yeni modelden beklenebilir bir performans söz konusu değil. şimdilik tabi. ps5 pro veya ps6 çıkana kadar en az bir güncelleme de ps5 slim alır. muhtemelen o zaman birşeyleri yoluna koyar japon kardeşlerimiz.

    debe-edit2: birkaç kişi sordu, yeni nesil slim ps5'lerin versiyon kodu cfi-20xx. sonda ki xx olarak yazılan yere gelen rakamlar neresi için üretildiğini gösteriyor. ülkelere/kıtalara/bölgelere göre ayrılmış playstation versiyon kodlarına şuradan bakabilirsiniz;

    https://www.psdevwiki.com/ps5/sku_models

  • bence herkesin matematiğe veda ettiği bir an var. kimi ilk x’i, y’i gördüğünde, kimi ilk türevleri gördüğünde çekip gidiyo. benim matematiği anlamadığımı iliklerime kadar anladığım an ilkokul 1.sınıfta 7'şerli çarpım tablosuna geldiğimiz andı hala antipatiğimdir bu dangalak 7'li tabloya. 8x7 bilirdim, söyledim ama 7x8 de ne oluysa kitlenir mala bağlardım

  • neden sapkin oluyor ?

    birbirini seven ve saygi duyan iki kisi birlikte olmak istiyorsa bunda ne yanlis var ? kuran kurslarinda oldugu gibi tecavuz mu olmasi lazim sapkin sayilmamalari icin ?

    umarim bir gun de "siyasal islamci 4 hirsiz gozaltina alindi" diye yazilacak gunleri gorecegiz.