hesabın var mı? giriş yap

  • 77 bölüm olmuş. bir sürü entry girilmiş. mecnun'un hırkasıyla ilgili bir detayı ilk defa fark ettim geçen gün. hırkanın düğmeleri solda. yani, kadın reyonundan alınmış. bu da böyle gereksiz bir bilgi, işte.

  • kemal kılıçdaroğlu kendisi hakkında yalakadan sanatçı olmaz demiş. kendisi yalaka olmasaydı da sanatçı değildi zaten, orayı atlamış olsa gerek. hülya avşar da çıkmış demiş ki, kendi görüşüdür benim 31 yıllık sanat hayatımdan şüphem yok. 31 yıl öncesi 1983 yılıdır. hülya avşar'ın güzellik yarışmasında 1. seçildiği senedir. yani kendisi güzellik yarışmasında 1. olduğu andan itibaren sanatçıdır? vay arkadaş. kadın sanatçı doğmuş resmen. bana bir yabancı adam sorsa bu kadın necidir diye, cevap veremem lan. şarkıcı mı kendisi? sesi mi güzel? ses sanatçısı mı? aktris mi? yeminle 5 dakika düşünür, acun'un yanında kadrolu jüri cevabı veririm. bir de 31 yıllık sanat yaşantısı varmış. vay arkadaş, ne kadar kolay bu ülkede sanatçı olmak.

  • "bu sabah kendimi zengin bir iş adamı zannedeyim diye kahvaltıda meyve suyundan bir yudum alıp hızlıca evden çıktım.. şuan açlıktan ölüyorum.."

  • baktılar millet koca gün evde, sıkıntıdan saracak yer arıyor, erkekler konsol oynuyor kadınlar evde makyaj yapıyor, önce konsollara yaptılar zamı, şimdi de makyaj malzemelerine...

    yatacak yeriniz yok ulan bırakın milletin en azından evinde zaman geçirecek bir eğlencesi olsun...

  • şimdi sabah haberlerinde bir kaç gündür gözüme çarpıyor bu teyzeler, amcalar farklı versiyonlarla:

    bir adam "torununa 1 lira harçlık veremediğinden" yakınıyor, bir kadın "torununun muz istediğinden ama alamadığından"...

    ben fena kazanmıyorum, yani ortalama bir standardım var, hatta bazen çok bile kazanıyorum çeviri vs. ile. biraz da steril yaşıyorum; köyden kente, evden işe... böyle bir başınıza takılırsanız gözünüze gözünüze giremeyebiliyor gerçekler.

    bugün c sınıfı bir pazara gittim. (len pazarın da sınıfı mı olur demeyin. var: misal antalya'da altınkum pazarı bambaşka, altınyaka daha başka, sosyete pazarı ekstra başkadır.) iki üç çeşit meyve dışındakiler girmez o sınıf pazara mesela. ben bugün çakırlar pazarındaydım. balıkçıya durdum ve klasik deniz mi, çiftlik mi sorusundan sonra bir tane -bir tane- tekrar yazıyorum bir tane çupra tarttırdım: 20 lira dedi. yuh dedim. yuh deyince kenardaki küçük -adını şimdi anımsayamadığım balığı gösterdi. len dedim, ev geçindiren bir ebeveyni düşünsene, geliyor, bir balık yedirmek istiyor çocuklarına adam gibi, kenara attığı balıkları gösteriyor satıcı. içi acır lan insanın. benim evlatlarım evlat değil mi lan, der. der yani. ben olsam derdim.

    almadım, içeriye doğru uzadım. patates 3.5 lira (dün markette 5 liraydı, sinirlenip almadıydım), fasulye 7 lira, havuç 3 lira, patlıcan 3,5, bakla 7, pancar 4 tanesi 3 lira, marul 1,5, 4 tane yeşil soğandan müteşekkil bağ 1 lira... hangi sebzenin mevsimi dedim kabağı, havucu gösterdi, baklayı sonra, patates, soğan...

    çilek de 6 liraydı ha. eriği hiç saymıyorum.

    şimdi tv'de "insanlık onuru" diyor başbakan.
    insanlık onuru mu kalmış lan? verdiğiniz 900 lira maaş ile bir dede/nine torununa pazarda gördüğü meyveyi, balığı, sebzeyi alamıyor, hangi onurdan bahsediyorsunuz lan?

    yazık, vallahi yazık.

    dilerim ki bahsettiğiniz o insanlık onuru sizi ve sizin gibi çiğleri gün gelecek yiyecek!
    insanlık onuru, yalandan, hitabetten beslenen pezeveng herifleri yenecek.

    ha, muzdu di mi? muz göremedim pazarda.

  • akşamın hüznü ve gecelerin yarattığı bunalma halini, sanıyorum lisenin ilk yıllarında, şu an dünyanın başka yerlerinde hava aydınlık, yani her yer karanlık değil! dünyanın başka yerlerinde insanlar çimlerde oturuyorlar ya da sahillerde güneşleniyorlar şeklinde bir düşünce ile aşmıştım. ya hüzünden geberecektim ya da gece yaşadığım kaygılar derinleşip kaygı bozukluğuna yol açacaktı. şu an komik gelen bu teselli, lise yıllarında hayatımı kurtarmıştı diyebilirim. ayrıca: doğru tespittir. bunu daha uzun vadeli olarak hayatımızda da düşünebiliriz. bugün her şey olan yarın hiçbir şey olacak. en boktanı da bu zaten. bana oradan birkaç anlam kırıntısı meyhaneci.

  • daha önce türkiye'nin 2021 yılı trafik kazası istatistiklerini buraya taşımıştım. gelenek haline getirelim.

    emniyet genel müdürlüğü tarafından yayınlanan istatistiklerdir. tüik'in haziran ayında yayınladığı istatistiklerden farklı olarak sadece kaza yerinde ölen sürücü bilgilerini içermektedir. tarafların anlaşarak tutanak tuttuğu kazalar da dahil değildir.

    ölümlü-yaralanmalı kazaların 8.746 tanesine bisiklet dahil olmuştur. 2021 yılında ise bu sayı 8.887'dir. bisikletlileri trafikte görmediğimiz ya da umursamadığımız ortadadır.

    ölümlü kaza sayısı: 1.919 (2.032*)
    yaralanmalı kaza sayısı: 195.011 (185.492*)
    maddi hasarlı kaza sayısı: 288.118 (242.680*)
    toplam kaza sayısı: 485.048 (430.204*)

    ölen kişi sayısı: 2.282 (2.422*)
    yaralı sayısı: 291.151 (276.935*)

    ölümlü-yaralanmalı trafik kazalarının oluş şekline göre türleri:
    karşılıklı çarpışma: 11.211
    arkadan çarpma: 21.173
    yandan çarpma: 62.932
    yan yana çarpışma: 2.968
    duran araca çarpma: 2.780
    zincirleme çarpışma: 732
    çoklu çarpışma: 815
    engel/cisim ile çarpışma: 9.949
    yayaya çarpma: 34.400
    hayvana çarpma: 1.010
    devrilme/savrulma/takla: 23.310
    yoldan çıkma: 22.242
    araçtan insan düşmesi: 1.626
    araçtan cisim düşmesi: 79
    park etmis araca çarpma: 1.703

    ölümlü-yaralanmalı trafik kazalarında kusur durumu:
    sürücü: 203.923
    yaya: 22.195
    araç: 5.045
    yol: 901
    yolcu: 2.750

    trafik cezası sayıları:
    yayalara uygulanan: 4.714
    yolculara uygulanan: 23.768
    sürücülere uygulanan: 3.908.687
    araç plakasına uygulanan: 19.175.738
    toplam: 23.112.907

    alkollü olarak araç kullanan kişi sayısı: 213.662
    100 ceza puanını dolduran kişi sayısı: 7.848
    5 kez hız limitini aşan kişi sayısı: 692

    *parantez içleri 2021 yılı verileridir.

    istatistiklerin tamamı

  • ortak arkadaşların olduğu durumlarda, "bu dosyaları silmeniz bazı programların çalışmamasına sebep olabilir" şeklinde bir uyarıyla karşılaşılabilir.

  • istanbul başakşehir'in dil, kültür ve demografik açıdan araplar tarafından işgal edilmesi durumu.

    haftalardır sosyal medya'da görülen başakşehir haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. her defasında "bu kadar da olmaz" dedirten ama sonuç itibariyle yetkililerce hiçbir somut adım atılmadan başakşehir'in göstere göstere araplara peşkeş çekilmesi benim sinirlerimi bozuyor artık.

    son zamanlarda ayyuka çıkan başakşehir'deki arap vukuatları;

    - 2.etap'ta bread factory isimli bir kafe işletmesi hesap fişini artık arapça kesiyor! evet, resmi dili türkçe olan türkiye cumhuriyeti'nde!

    görsel

    kaynak

    - 1.etap'taki dönerci de hesap fişini arapça kesiyor!

    görsel

    - başakşehir fenertepe meydanı'ndaki arapça tabelalar

    görsel

    görsel

    - başakşehir ilçe nüfus müdürlüğü'ndeki arap yoğunluğu! (işlemlere dikkat)

    önce

    tepkiler gelince;

    sonra

    - başakşehir'de asılan arapça okul reklamı

    görsel

    - sarı sitedeki başakşehir konut ilanları

    görsel

    bu ilanların çoğunda açıklama olarak aşağı yukarı şöyle yazıyor;

    "türkler aramasın, sadece yabancıya kiralık"

    özet video

    -----------------

    türkiye cumhuriyeti'nin resmi dili türkçe'dir. bir işletmenin ortaklık payı, sahiplik durumu şahıs olarak ticari açıdan değişse bile türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde arapça fiş veya adisyon kesilmesi, arapça tabelaların asılması alenen kültürel işgalin göstergesidir. görülen uygulamalar da her şeyden önce türk diline, türkçe'ye olan ihanettir. bu uygulamalara izin veren, ortak olan veya görmezlikten gelenler de bu ihanetin ortaklarıdır.

    vakit, yüce türk devleti'nin dosta düşmana yüceliğini gösterme vaktidir.

    debe edit: destekleyen, debe'ye gönderen tüm yazarlara teşekkür ederim. uyarılar üzerine entry'de geçen "fatura" ifadeleri "fiş" olarak düzeltildi.

    zöge: resim linkleri yenilendi.