hesabın var mı? giriş yap

  • sevgili ömer;

    ben sana 12 yıl uzak olan bir abin. merak etme kardeşim. bu acın da unutulacak.

    şunu bilmeni istiyorum ki bu karşılaştığın davranış büyüyünce ortadan kalkmayacak. koca koca hanım kızlar ufacık hataların yüzünden en olmadık yerde en olmadık şekilde dirseklerini tutup ''bana ne?'' diyecek. dans etmeyecek. buluşamayacaksın. telefon faturaların artacak. sinirden etrafa çatıp olur olmaz insanları üzeceksin. karşılaştığın bütün bu zorluk, bütün bu çile bir bukle gülüş, iki tutam şampuan kokulu saç ve sıcacık bir sarılmayla geçecek. böyle de ilginç bir yapımız var. bu yapıya bianen hanım kızlarımızın tamamı ama tamamı yaptığın tüm hataları , kendi hatları yüzünden yapmış olmana rağmen yüzüne vuracaklar. bana böyle böyle dedin diyecekler. ama sen ''sen de şöyle yapmıştın'' dediğinde ''eski defterleri açmayalım'' diyecekler. bu yüzden bir tavsiye istersen o sıktığın yumruğu, dilinin ucundaki kötü sözleri söyleme.

    bir de o silgiyi parçalayıp parçalayıp sağa sola atma.

    abin jimmy.

  • her sabah metroda şahit olduğum olay.
    metronun kapısı açılıyor. önden bir kaç kişi 100 metre koşucusu gibi fırlıyorlar.
    önceden bunların geç kalan insanlar olduğunu sanmıştım, sonra fark ettim ki asansöre koşuyorlar.
    hani öyle bir koşuyorlar ki o hızla merdiven çıksalar asansörden daha önce çıkarlar yukarı zaten.
    yaşlılar engelliler falan da bunların işinin bitmesini bekliyorlar asansöre binebilmek için.

    engelli asansörüne binebilmek için bile hızlı koşmak gerekiyor bu ülkede.

  • iş disiplini ve ciddiyetine hayran olduğum karakterdir.

    kendisindeki disiplin ve tavırlarındaki ciddiyet memleketimizin insanında olsaydı, herhalde şimdiye ülke olarak çoktan düze çıkmıştık.

    seneler evvel, daha üniversite birinci sınıfta, sigorta şirketi olan birinden şöyle bir nasihat almıştım: "her ne yapıyorsan, işini düzgün yap, birinci kalite yap. insan or..pu bile olacaksa, kaliteli or...pu olmalı," demişti.

    fring tam da bu sözlerin ete kemiğe bürünmüş bir halidir. evet kendisinin iki yüzü vardır; fakat her iki yüzünü de aynı ciddiyetle oynar. hem yasadışı piyasaya hakim bir uyuşturucu baronu, hem de yasal piyasada tutunan tavuk restoranı zinciri sahibi olarak şu hususlara dikkat eder:

    - mesai tanzimini (time management) çok iyi yapar. kah restoranında müşterilerle ilgilenir, kah kristal üretimini denetler.

    - işini şansa bırakmaz. hem narkotiğin dostudur, hem de kartel'i kontrol altında tutar.

    - çalışanlarını eve davet eder, onlarla yakından ilgilenir.

    - her daim bir "b planı" vardır. "üreticinin" yokluğunda "üretimi" devam ettirecek birilerini yedekte tutar.

    - açıklayamacağı bir şey yoktur. geçmişinde boşluk bırakmaz. keza arkasında da iz...

    - iyi bir politikacıdır. muhtemel tehlikelere karşı insanları kendi safına çeker.

    - galip ihtimalle iyi bir satranççıdır. bir sonraki hamleyi değil, birkaç hamle sonrasını düşünür, adımlarını çok dikkatlice atar ve her ihtimali hesaplar.

    - dikkat çekmemek için lüks yaşamdan uzak durur.

    - idealisttir, intikamcıdır, fakat intikam alma noktasında sabırlıdır.

    - sinir bozacak derecede sakindir. sinirlerinin yanlış bir iş yapmasına izin vermez. işine duygusallık karıştırmaz. intikam alırken bile rasyonel davranır.

    - mesai arkadaşlarını güvenilir ve iş ciddiyeti olan kişilerden seçer.

    - iki dilli olup, her ikisini de aynı akıcılıkla konuşur.

    - ailesi ve geçmişi başta olmak üzere, hayatında bilinmeyen noktaları olan ve bu noktaların bilinmesine gerek duymayan biridir.

  • hayatım boyunca gördüğüm en büyük ahmaklığı anlatacağım.

    x bir firma beni aradı. onlara baştan x maaş alıyorum dengi ve üstünü veremeyecekseniz hiç oraya getirtmeyin dedim.

    ikitelli'ye kadar gittim. görüşme bitti işime döndüm. ertesi gün aradılar memnun kaldık vs sonunda maaşı teklif ettiler ufak çaplı şok yaşadım.

    en son sinirlendim ben size şu kadar maaş altında teklif ederseniz oraya çağırmayın demedim mi diye sordum. belki fikriniz değişir diye düşünmeden utanmadan cevap verdi.

    ağzıma geleni söyledim ve kapattım. gerçekten ik çalışanlarının büyük kısmından nefret ediyorum. bu kadar önemli bölüme böyle çapsız insanlar nasıl yerleşiyor aklım almıyor.

    not : böyle bir olay ile debeye girmek istemezdim.

    büdüt : ik personelleri umarım buraları okuyorlardır. çoğu insan ilgili bölümde çalışan arkadaşlardan inanılmaz şikayetçi

  • cogu isci ve memurdan kaliteli yasamak, memurlarin 5+7 zam aldigi yerde yaklasik %60 zam almaktir.

    keske doktor olacagima ezine peyniri olsaydim dedirtir.

  • 18-19 yaşındayım o zaman. bir gün sürekli takıldığımız bilardo cafe'de üç arkadaş oturuyoruz, muhabbetteyiz. derken cafeye üç kız geldi bir masaya oturdu. cidden çok güzellerdi ama. fena. neyse dedik tanışalım bir şekilde ama nasıl. hiçbirimizin de gidip konuşmaya yemiyor.

    madboy: kola gönderelim. hayırdır falan diyeceklerdir illa, zaten deyişlerinden anlarız, ters giderse, kapıdan ilk girenlere kola ısmarlayacaktık, öyle bir karar almıştık sebebi bizde saklı, siz girdiniz size ısmarladık deriz.
    -: meyve suyu gönderelim kola belki içmezler ama meyve suyunu kesin içerler. bazı insanlar var ya kola içmez.

    garson osman abi çağrılır.

    madboy: abi şu arkadaşlara üç meyve suyu sana zahmet. neli olduğu farketmez. sana diyecekler biz istemedik şu arkadaşlar gönderdi dersin.
    osman abi: tamam.

    osman abi gitti meyve suyu yapmaya. o sıra kızlardan biri kalktı lavaboya gitti. gitti gelmez. o sıra osman abi masaya meyve sularını bıraktı. kızlar o lavaboya giden söyledi hesabına buna bir şey sormadılar muhabbetlerine devam ettiler. osman abi bekliyor hayırdırı ama diyen yok. osman abi'ye ayrıl yaptım kaşla gözle. dedim içimden lavabodaki gelir der hayırdır diye çağırırlar nasıl olsa. geldi o da oturdu. o da sandı herhalde masadakiler söyledi yine bir hareket yok. dedim osman abi al parasını bizi karıştırma.