hesabın var mı? giriş yap

  • sene 2009, avea'nın avealılarla sınırsız konuşma paketine sahip olduğum zamanlar. süper pinti ve yüzsüz arkadaşıma bu pakete sahip olduğumu söylemek gibi bir gerizekalılık yaptığım için telefonumu benden daha çok kullanıyor olması son derece sıradanlaşmıştı benim için. beraber gittiğimiz kursta kendisine sorgusuz ve rutin bir şekilde telefonu teslim ediyordum sevgilisiyle yarım saat iğrenç "aşkişkom nasılsın" muhabbetini yapsın diye. gün boyu yine bedava telefon olduğu için normalde hiç aramadığı insanları araması da artık "haber" niteliği taşımıyordu.

    paraya kıyıp nasıl yaptığını bugün bile anlamadığım şekilde yeni telefon almıştı. yine bir gün telefonumu istedi, sonuç olarak bedava telefon neden istemesin ki (bu arada gerçekten böyle düşünüyordu, zaten sınırsız konuşma hakkı var, sanki ben bu tarifeye ekstra para vermiyormuşumcasına benim 'bedava' telefonumu kullanma hakkında en ufak şüphe duymuyordu) verdim telefonu, en az bir saat geçti, baktım kendi telefonu da benimki de masada duruyor ve ikisi de açık.

    "hayırdır ne yapıyorsun" dediğimde "abi yaa telefonumun şarjı çabuk eskimesin diye tamamen şarj bitmeden takmayayım dedim, hazır senin bedava (!) hattın varken kendimi senden aradım şarjımın bitmesini bekliyorum" dedi.

    küçük hesapların adamı kimdir, nasıl olunur o gün ufkum açılmıştı.

  • öğle yemeği tabi verilir temizlik tam günse ama sabah kahvaltısı yapmadan da gelinmez. biz işyerine gidince kahvaltı veren var mı? bi zahmet evde yesinler ya da yanlarında getirsinler.

    tam 1 saat kahvaltı faslı sürüyor yardımcıların. kahvaltı yaptınız mı diye nezaketen soruyorum, bir kere de evet yaptım diyen olmadı. e aç mı çalışsın mecbur hazırlıyosun misafire hazırlar gibi, sonra hayat hikayesi anlatma kısmı başlıyo. bir tane de dertsiz eşiyle sorunu olmayan görmedim. benim derdim bana yeter bide bir saat dert dinliyorum. sonra bir saat kahvaltı yapma, yarım saat kahve içme derken, saatim doldu şunlar yetişmedi diye kaçıyorlar.

    almıyorum artık yardımcı filan kafam rahat.

    edit: mesele asla bir kap yemek meselesi değil. herkes verir paylaşır ne varsa ama yarım saatte bir 10dk kahve sigara telefon molası, bir saat kahvaltı molası, bir saat öğle yemeği molası. bi de arkadaş oturmasına gelmiş gibi yayıla yayıla yavaş yavaş yeme olayı var. yahu işimiz var işte ye de kalkalım hayat hikayeni neden dinliyorum? e kaç saat duruyosun ki zaten? ben bu kadına habire yemek hazırlayıp bulaşıkla mı uğraşayım, yoksa temizliğin ucundan köşesinden yardım mı edeyim? -o çalışırken oturamıyorum- sonra o gittikten sonra bir bakıyosun her şey yarım yamalak yapılmış ve resmen kaçmış evden. bu noktada da kendini enayi gibi hissediyosun bide misafir gibi ağırlama salaklığı yapıp kalan işleri gene kendin yapıyosun. ee aç doyurmak mıydı amaç sadece? aman neyse işini hakkıyla yapan bana denk gelmedi size başarılar..

  • gram sikimde değil. evlenmeyin siz de dağ ayılarıyla. bu adamın ayılığını göstereceği bu zamana kadar elli tane olay olmuştur.

  • 50. yılını dolduran the beatlesın 11. stüdyo albümü ve şaheseri. albümün kapağı bile 50 yıldır başlı başına bir efsane haline gelmiştir. come together, here comes the sun, something gibi oldukça bilindik beatles şarkılarını bulundurmasının yanı sıra i want you (she's so heavy) ve oh! darling gibi daha gölgede kalmış ama bir o kadar kaliteli şarkıları da bünyesinde barındırır. ayrıca albüm bir bütün olarak dinlendiğinde you never give me your money şarkısından her majesty'e kadar akar gider. dağılmasalardı daha ne güzel şarkılar dinlerdik burukluğunu da yaşatır.

  • "ilk üç gün akp'nin sonrasında da ananın suçu evlat" şeklinde cevaplandırılması gereken vitaminsiz suali!

  • millet iran olacağız diye boku bokuna tırsıyor, ben tutucu bir iç anadolu kentine dönmekten korkuyorum. (zaten bence daha kötü)

    kent çarşısındaki lisede müdür muavinliği yaptığı için hürmet gören bıyıklı merkez sağ kodamanı deyince, aklımda direkt bülent arınç canlanıyor artık mesela.

    öfff, ne rezalet bir şey şu türk-islam sentezi. birinden birini olmayaydınız keşke ağa.

  • atanamayanlar boşuna üzülmesin zira benim gibi hakkari şemdinliye 50 km uzaklıkta bir köy okuluna atananlar da var. van'a uçakla gidilecek sonra yaklaşık 6 saatlik karayolu ulaşımı yapılacak. yüksekova'dan şemdinli'ye geçilecek.

    hani o tv'de gördüğünüz mayın döşeli vadi yolları var ya. hah, dolu bir bavulla aval aval etrafa bakarak oradan geçecem.

    o yüzden kötü yer geldi diye zırlayıp durmayın. kötü göreceli bir kavram gördüğünüz gibi.

    edit: mesaj atıp destek olan herkese sonsuz teşekkürler.

  • artışının nedeninin güncel siyasi gelişmelerden çok tl uzlaşmalı vadeli işlemler ihalesi olduğunu düşündüğüm durumdur.

    bu ihaleye giren bankalar zaten verdikleri teklifler ile bir usd/tl projeksiyonu vermişler. bu da gidişatın aşağı yukarı bu çizgide olacağı demektir. bankalar bu değerleri ödemek zorunda oldukları sendikasyon kredilerine göre vermişlerdir. yani dışarıdan dolar ya da euro olarak para getirip içeride tl olarak kredi satan bankalar düzenli olarak bu kredileri geri ödemek durumundalar. zaten usd aldıkları parayı usd olarak satamadıkları için kurdan zarar ediyorlardı. şimdi devlet bu sendikasyon geri ödemelerini rahatlatmak için böyle bir fırsat sundu. bu da demektir ki bu ihaleye katılan bankalar söz konusu tarihlerde olabilecek değerin mümkün olduğunca altında kalacak rakamlar önerdiler.

    söylenene göre oluşan durum şu:
    1 ay sonrası için 3.9452 tl ortalama fiyat
    3 ay sonrası için 4.0222 tl ortalama fiyat
    6 ay sonrası için 4.1362 tl ortalama fiyat
    değer biçilmiş bankalarca.

    bu ne demek?

    örneğin 1 ay kadar sonra önemli miktarda usd geri ödemesi olan bir banka o andaki usd kuruna yönelik zaten bir hesap yapmıştı. şimdi devlet böyle önceden bir kolaylık yapınca bu bankanın vereceği teklif doğal olarak kendi yaptığı rakamın altında olmalı. yukarıdaki verilere bakınca bu rakamı veren bankaların 1 ay sonrası için usd kurunu "en az" 3.9452 tl olarak gördükleri ortaya çıkmakta. yani aralık için kendi tahminleri de 3.95 falan olmalı ki bu ihalede daha düşük değerleri kabul etmişler. demek ki şubata yaptıkları tahmin de "en az" 4.03 hatta 4.05 tl gibidir ki daha yüksek olduğunu düşünüyorum. 6 ay sonrası ise (allah kerim hesabıyla) 4.25ler civarı olsa gerek. elbette bu tahminler kesin değil ve mantıken dolar düşebilir de ama mevcut durumda doların düşmesi için olması gereken olaylardan ortadan pek eser yok. aksine dolar dünyada şu anda olabilecek en düşük konumlarından birinde yer almakta ve her hareketlenme otomatikman yukarı doğru olacak.