hesabın var mı? giriş yap

  • lan daha iş çıkış saatlerinde ümraniye'den altunizade'ye bir buçuk saatte zor geliniyor amk şehrinde.
    ankara'ya gidiliyormuş...

    ankara'yı bırak, tcdd-pendik garına gitmek kafadan bir saat lan zaten kartal-pendik'te oturmuyorsanız..

  • sol şeritte ön tarafınız sıralı araçlarla dolu iken hemen arkadan dibinize kadar yanaşıp selektör yapan tiptir.

    bu andavallara, ön tarafın dolu olduğunu görmediğini düşünerek bir defa şans veririm. aracımı, öndeki araçları görebileceği kadar hafif sağa veya sola oynatırım. kimisi selektör yapmayı keser. işte bu başlığın esas konusu bir grup var ki, selektör yapmaya devam eder.

    hemen ilk fırsatta aracımı sakince orta şeride çekerim. bu andaval yerimi doldurur. işte en zevkli an gelmiştir. sol şeride geçip arkasındaki yerimi alırım. veririm gözüne coşkuyu, veririm gözüne feryadı..

    be amın oğlu, be yavşak; ben senin önümdeki araçları görmemiş olma ihtimalini bile düşünüyorum. sen ne istiyorsun lan? aracımın süper güç düğmesine basmamı falan mı?

    edit: yıllardır sözlük okurum. gördüğüm en başarılı entry nick uyumu ; #142795314

  • yaşadığınız yüzyılın en güçlü imparatorluğunda bir veliaht şehzade olduğunuzu düşünün , halkın sevgisine mashar olmuş , ordunun başa geçmesini istediği , devlet adamlarının gözünde geleceğin hünkarı olduğunuzu . annenizin babanız tarafından hor görüldüğünü .babanızın sizi sevgisinden mahrum ettiğini .üvey kardeşleriniz taht yarışında size rakip olamayacak kadar zayıfken ,onlar zevki sefa içinde yaşarken ,sizin hep çalıştığınızı ama babanızın onları takdir edip ;sizi görmediğini düşünün .babanızın en yakın arkadaşını üvey anneniz uğruna katlettiğini ve o üvey annenin şimdi sizin kellenizin peşinde olduğunu düşünün .
    tüm bunlara rağmen çadırınıza “baban seni katledecek” diye uyarı mesajları gelmişken .bırakın padişah olmayı hayatınızı kurtarmak için , gözü yaşlı annenizi sevindirmek için padişah olma şansını deneyip arkanızda olan ordunun desteğiyle oracıkta iktidarı ele geçirip padişah olabilecekken , babanıza olan sevginiz ve sadakatiniz devletin bekası için canınızı verebilecek olmanız yüzünden boynunuzu yağlı ilmiğe uzatıp o çadıra girip babanızın emri ile onun gözleri önünde can verdiğinizi düşünün .
    sizin bu sadakatiniz karşınsında adı muhteşem olan adaleti ile nam salmış babanız katliniz izleyip ardınızdan devletin bekası diye atıp tutar , oysa bilmez ki sizi katlederek devletin geleceğini ateşe atmıştır.
    şimdi tüm bunların ışığında siz düşünün kim muhteşem , kim adaletli. mustafa’nın beş yüz yıldır sönmeyen ışığı karşısında cihan padişahı muhteşem süleyman’ın karanlık yüzü görünüyor mu ?

  • alev makinesi, günümüzde düzenli, düzensiz herhangi bir ordu envanterinde bulunmayan, geçtiğimiz yüzyıldan bolca kullanılmış, ana bileşen olarak genellikle propan kullanan bir silah.
    bu silahla bir yanılgı vardır. filmlerde alev makinesiyle yakılan kişiler(genelde askerler) çığlık atar ve debelenerek ölür. ama gerçekte, askeri bir alev makinesin, alevi üzerinize püskürtüldüğünde, çok kısa süre içinde içinde kömürleşerek ölürsünüz.
    örneğin bu japon askeri debeleyenmeyi bırakın, mevziden doğrulamadan ölmüş.
    birinci dünya savaşında ilk olarak almanlar tarafından üretilmiş ve savaş genelinde en fazla alman ordusunda bulunmuştur. ingiliz ve fransızların korktuğu bir silah olmuştur.
    livens large gallery flame projector isimli alev makinesi ise birinci dünya savaşında ingiliz askerleri tarafından kullanıldı. ikinci dünya savaşında, amerikan ordusunda başta, m1 ve m1a1 alev makineleri daha sonra ise, 60'ların sonlarına kadar kullanılacak olan m2 alev makinesi kullanıldı. alev makineleri pasifikte japonları psikolojik olarak da harap eden bir silah oldu.
    almanların en yaygın kullandığı alev makinesi ise, flammenwerfer 41 idi. bu amerikalılarınkine göre daha kontrolsüz bir silahtı, ve kullanan asker genelde şöyle ekipmanlar girmek zorunda kalıyordu.
    flammpanzerwagen ise almanların half truck'larında kullandığı alev makinesiydi.
    almanların tüpe benzeyen sığnak savunmalarında kullandığı abwehrflammenwerfer 42 isimli garip bir alev makineleri de vardı.
    1
    2
    ruslar ise geniş çaplı olarak üretilmiş, roks-2 ve roks-3 alev makinelerine sahiptirler. alev makinesi kullanan tank formatındaki sovyet tankları genelde t-34 şasesi üzerine yapılıyordu.
    ingilizler ise, churchill crocodile isimli alev tankın sahipti.
    amerikalılar bu bağlamda en fazla kullandığı ww2 tankı m4a3r3 isimli şerman varyasyonudur. reich ise stug 3 flamm ile alev makinesi kullanan tanklara envanterinde yer vermiştir.
    japon ve italyanlarda çok az miktarda sahaya sürülebilmiş alev tankları üretmiştirdir.
    post ww2 flame tanklarından en çok üretileni t-55'e alev makinesinin optimize edildiği bir türevi ve m67 zippo tankıdır.
    vietnam'da m67
    kore'de m67
    vietnam savaşında amerikan piyadelerinin en fazla alev makinesi kullandığı süreç 873. tepe muharebesidir.
    irish republican army 1989 yılında, roks-3'ün yerini alan post-ww2 lpo-50 isimli alev makinesiyle kuzey irlanda'daki ingiliz ordusu karakoluna saldırmıştır. 2 asker ölürken, ikisinin yada ikisinden birinin alev makinesiyle öldürüp öldürülmediğiyle ilgili açıklama yapılmamaştır.
    günümüzde, omuzdan atılan, termobarik başlık kullanan güdümsüz roketler alev makinelerinin yerini almıştır.

  • sevgili dedem 90 yaşında, boğazına müthiş düşkün bir adamdır. tatlıyı, tuzluyu, eşkiyi, pastayı, böreği, çöreği buldu mu hayatta affetmeyen bir adam olarak, haliyle de kilo ve sağlık sorunları yüzünden anneannem tarafından sıkı bir perhize maruz bırakılmaktadır.

    bir yaz günü öğle vakti odasındaki kanepeye uzanmış, gözleri kapalı, yüzünde mutluluktan oluştuğu belli olan bir gülümseme ile parmakları ile alnına hafif hafif vurarak bir ritm tutturduğunu gördüm ve aramızda şu diyalog gelişti:

    - dede yatmışsın güzellik uykusuna. maaşallah, keyfin yerinde.
    + öyle öyle (halen gülümsüyor)
    - hayırdır dede ya? niye gülüyosun böyle, ne düşünüyorsun?
    + anneannen yarın kurabiye yapacakmış da, onun hayalini kuruyorum.

    sadece bir kurabiye yemesine izin verildi diye bu kadar mutluymuş meğer adam... ey yaşlılık, bakalım bize neler yaptıracaksın?

  • sevgili dostum, yürüyüş yapmaktan hoşlanan insanlar büyük keyif yaşarlar ama bunun yanında çok başka faydalar da edinirler. mesele nelerdir bunlar kısaca bakalım

    fiziksel sağlık için yararları: düzenli yürüyüş, kalp ve dolaşım sistemi sağlığını iyileştirir. kan dolaşımını artırarak kalp-damar hastalıkları riskini azaltır ve kan basıncını düzenler. ayrıca kilo kontrolüne yardımcı olur, yağ yakımını artırır ve kasları güçlendirir. yani sağlığına faydalı, bedava ve her zaman yapabileceğin ve yararları bilimsel kanıtlanmış bir spor arıyorsan işte sana yürüyüş. pahalı ekipmanlara veya lüks spor salonu üyeliklerine de ihtiyacın yok.

    zihinsel sağlık ve stres azaltma: her gün düzenli yürüyüş yapmak, stresi azaltmanın yanı sıra zihinsel sağlığını da iyileştirir. yürüyüş sırasında vücut endorfin denen bir hormon salgılar ve hormon ruh halini ve modunu yükseltir ve stresi azaltır. aynı zamanda bu yürüyüşü doğada yapabilirsen çevre faktörleri sayesinde zihnin ekstra sakinleşir ve dinginlik oranın yükselir. bu sebeple iş hayatında öğlen tatillerinde veya iş çıkışı eve dönerken şöyle bir yarım saat yürüyebilsen stres topu haline dönmez ve stresten aşınmazsın. bil ki stres bedeninin ve zihninin en büyük düşmanıdır ama ilacı da basittir. yürüyüş dostum.

    kemik ve eklem sağlığı: düzenli yürüyüş, kemik yoğunluğunu artırır ve özellikle osteoporoz riskini azaltır. ayrıca eklem sağlığını korur, esnekliği artırır ve eklem ağrılarını azaltır. özellikle diz ve kalça gibi büyük eklemleri güçlendirir. şöyle bir etrafına bakarsan çoğu insanın oram buram ağrıyor dediklerine şahit olursun. sebebi hareketsizliktir eğer sadece düzenli yürüyüşü becersen kemiklerinle ve eklemlerine alakalı bir çok sorunu daha başlamadan çözersin.

    bağışıklık sistemini güçlendirme: şimdi bak yürüyüşün en büyük faydalarından birisi de bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur. düzenli egzersiz, vücudunu enfeksiyonlara karşı daha dirençli hale getirir ve hastalıklara yakalanma riskini azaltır. ayrıca metabolizmayı hızlandırır ve vücudu toksinlerden arındırır. yani başın gripten nezleden ve alerjiden kurtulmuyorsa bağışıklık sistemin hapı yutuyor demektir. bu bağışıklık sistemi senin en büyük dostundur ona yardımcı olmak için en büyük destek spordur ve en basiti de yürüyüştür. hastalanmamak için kavanoz kavanoz vitamin yutacağına azıcık yürü dostum.

    uykuyu düzenleme: uykusuzluk meselesi en yaygın problemlerden bir tanesi. insanlar stres veya başka sebeplerden doğru dürüst uyuyamıyor ve uyumak için tonla ilaç içiyorlar. bunu yapmak yerine basitçe yürüyüş yapmak, uyku kaliteni artırır ve uyku düzenini düzenler. düzenli egzersiz yapanlar, hareketsiz patateslere göre genellikle daha derin ve dinlendirici bir uyku çekerler. bu da gün içinde daha enerjik olmanızı sağlar ve genel olarak sağlığınızı iyileştirir. yani iyi bir uykunun sırrı "hemensızbitol" hapları değil şöyle cıvıl cıvıl bir otuz dakika yürümektir.

    evet dostum sen de bir yürüyüş sevenler klübü üyesi değilsen üye olmak için gördüğün gibi bolca sebebin var. hemen şimdi bu yazıyı okuduktan sonra her gün minimum yarım saat yürüyeceğim diyerek kendine söz ver. telefonundaki adımsayarla kendini ölç. hocam ben yürürken sıkılırım boşa zaman harcamak gibi geliyor diyorsan onun da çözümü var. kanalımda seni geliştirecek onlarca video var ortalama uzunlukları 40 dakika. tak kulağına kulaklık ve hem yürü hem beni dinle. video bitince zaten 40 dakika yürümüş olacaksın. hocam seni ne dinleyeceğim güzel müzik açar dinlerim diyorsan o da güzel sen yeter ki yürü.

    işte kanal burada
    https://www.youtube.com/aydinserdarkuru

    hadi bakalım doğru yürüyüşe
    not: hocam kendisi yürüyor mu acaba derse kanıtı ınstagram profilimde. her gün mutlaka bir yürüyüş storyisi atarım. bir bak istersen.

    sevgiler