hesabın var mı? giriş yap

  • üniversite giriş sınavına başvururken lisede hocaların el kadar webcam'e bakarak çektirdikleri fotoğraftır. o kimlik kartı istenmeyen ellere geçtikçe o hocaların da az kulağı çınlamadı zaten. hayır bir de üniversitedesin, ikili ilişkilerin en yoğun yaşandığı yer. birinden hoşlanıyorsun sonra bir şekilde adam senin kimlik kartını görüyor ve lal oluyor. nice ilişki bu şekilde başlamadan bitti.

    bu sen misin gerçekten gibi soruların yanında, bak doğru söyle estetik operasyon mu geçirdin yoksa yüz nakli mi oldun gibi acımasız sorulara da zemin hazırlıyor.

    hani nüfus cüzdanı aracılığı ile maymun olmak denilmiş ya, en azından dünya üzerinde bulunan bir canlıya benzetilmiş. bazen bu kartlarda öyle fotoğraflar oluyor ki; yaşayan herhangi bir canlıya benzetilemeyen.

    tabii bir de bu fotoğrafla ilgili korkutucu hikayeler dolaşır ara sıra koridorlarda. bir keresinde diplomada fotoğraf olacağı ve o fotoğrafın da bu olacağı gibi ürkünç bir dedikodu duyuldu da bölümde; on dört arkadaş kalp krizi geçirdi, dokuzu felç oldu, beşi okulu bıraktı.

  • hani şu akp’nin 15 yıl boyunca askeriyeye ve devletin önemli kademelerine atadığı fetöcüler tarafından yapılan darbe girişimi gecesi mi?

    edit: arkadaşlar özel mesajla gelip fotoğraf o güne ait değil bunu da vurgula demişler. ben fotoğrafta değilim arkdaşlar. o gün muharrem ince yazlıkta değil isterse pavyonda olsun bundan bize ne?

    darbeyi yapan kim?
    darbeyi yapanları o kadrolara yerleştiren kim?

    iki kardeş kavga etti ülkeyi kaosa sürükledi. planlıydı veya değildi ama burada muharrem ince’yi ilgilendiren bir durum yok. akp kendi pisliğini temizleyecek tabi ki neden muharrem bey o pisliği temizlemek için kendini tankın önüne atsın? muharrem bey mi atadı o fetöcüleri?

    ben şahsen o gece balayındaydım. darbe haberleri geldi mekandan rica ettik tv’yi kapattırdık ve şarabımızı rakımızı içmeye devam ettik. iki pislik kardeşin kavgasından banane?

    edit2:

    biz darbeden yıllar yıllar önce bu fetöcüleri devlette kadrolaştırmayın diye zaten uyarmışız. biz testi kırılmadan vazifemizi yapmışız. bakın devletin kozmik odasını açmayın bu örgüte dedik. bakın meclis kürsüsünden bu teröristi övmeyin dedik. bakın madeni paradan atatürk’ü kaldırıp bu terör örgütünün olimpiyatlarını basmayın dedik.

    biz 15 temmuz’da değil çok öncesinden zaten bu örgüte karşı dik durduk. bizi dinleselerdi ülke kaosa sürüklenmeyecekti.

  • az evvel bilgisayardaki işlerime yönelmeden bir tv'ye bakayım dedim. ülke tv'de kendisini gördüm.

    "ne demek ya polise karşı gelmek?"

    "çocukken polis görünce saygı duruşunda bulunurdum."

    "türkiye'de demokrasinin bu kadar ilerlediği başka bir dönem olmamıştır."

    filan gibi şeyler söyledi. bilin bakalım ben ne söyledim?

  • acemiyken mersoya binilir mi yorumları tam oksimoron.
    asıl acemiyken mersoya binilir. şahin denen tekerli tabuta mı binsin adam?
    canının kıymeti olan kibar bir kardeşimizmiş. helal olsun.

  • vauxhall and idan sonra en iyi morrissey albümü diyenler var, katılıyorum. son 2-3 albümü gibi litelerin tepesine oynaycak hit şarkı olmayabilir. ama albüm genel itibari ile çok kuvvetli parçalardan oluşuyor. bence hem eski hem yeni morrissey/the smiths hayranlarını tatmin edebilecek kalitede bir albüm olmuş. öte yandan eskiyi özleyenler için, morrissey'in 2000lerden beri izlediği müzikal farklılığı bir şekilde kabullenip öyle dinlemek lazım derim. yine de şarkılarda, sözlerde smiths bulmak zor değil hala. çok güçlü bir albüm olmuş dersem ne anlayacaksınız bilemiyorum ama güçlü sıfatı morrissey ile birleşirse böyle bir şey ortaya çıkar sanırım. mutlaka alın en az 3-4 kere dinleyin...

    albümün çeşitli müsik çevrelerinden ilgi ve taktir alıyor olması beni ayrıca sevindiriyor, bana noluyorsa...

    pichfork 8.4 mü ne vermişti yamulmuyorsam.

    albüm kapağındaki o masculen erkek tavırlarını anlayan beri gelsin bu arada, güzel kapak ama neden, nasıl ?

  • gün ortasında cep telefonum çalar.
    -alo, naciye sen misin?
    -yanlış aradınız sanırım beyefendi.
    -niye?
    -çünkü ben naciye değilim.
    -dıt dıt dıt

    iki dakika sonra yeniden aynı numaradan aranırım.
    -alo, naciye.
    -beyefendi siz hangi numarayı arıyorsunuz.
    -napıcan?
    -yanlış mı arıyorsunuz yoksa size yanlış mı verildi o numara onu anlamaya çalışıyorum.
    -ya orası benim on beş yıllık evimin numarası, niye yanlış arayayım.
    -enteresan, bu numara cep numarası ama, evinizde cep numarası mı kullanıyorsunuz on beş yıldır.
    -nasıl (bu ‘’niye’’ ve nasıl’’ sorularını soruşu çok komik olduğu için adama kızamıyorum ve gülmeye başlıyorum)
    -sanıyorum siz başına arayacağınız ilin telefon kodunu koymadan arıyorsunuz.
    -kod mu koyuluyor.
    -evet, hangi şehirdesiniz siz?
    -napıcan?
    -kodunu koyucam, töbe töbe.
    -tamam bi de öyle deneyeyim.
    -bi zahmet.

    on dakika sonra tekrar arar.
    -alo
    -kodunu koydum aradım, doğru demişsin, sağol demek için aradım.
    -rica ederim.
    -benim kafam biraz zor basıyor da bu işlere. telefonu yeni aldım.
    -hayırlı olsun. lütfen koduyla beraber kaydedin, yoksa her seferinde benim numaram çıkar.
    -tamam, hadi görüşürüz
    -görüşürüz (ne, nasıl, niye, yok ya görüşmeyiz, hopp amcaaa…)
    -dıt dıt dıt