hesabın var mı? giriş yap

  • girçikliri ziminli iğirinip vitininin diğirini iğrinicik çiçik.

    ulan 17 senedir baştasınız.
    o çocuk sperm olarak bile yoktu siz ülkeyi bacak omuza alırken.
    daha ne zamanından bahsediyorsunuz utanmaz herifler?!
    bir defolun gidin de ülke oksijen alsın.
    rica ediyorum.

    tanım: gençliği heba olan biri olarak hak verdiğim çocuktur.

  • adamın biri ve danışmanı birgün konuşmaktadır.
    adam sorar.
    " söyle bakalım. ben mi daha büyüğüm yoksa turgut özal mı? "
    " o nasıl soru efendim? tabiki siz daha büyüksünüz.
    sayın özal halktan çok korkardı. siz ona göre çok daha cesursunuz. "

    " peki söyle bakalım. süleyman demirel mi daha büyük yoksa ben mi? "
    " tabi ki siz büyüksünüz haşmetlim. sayın demirel de askerden korkardı mesela. siz askerden de korkmuyorsunuz. "

    " peki son bir soru. hz. ömer mi daha büyük yoksa ben mi? "

    "tabi ki siz efendim."
    "amma da abarttın haa. yalakalık yapıyosun şuan. doğruyu söyle kızmıycam"

    " doğruyu söylüyorum efendim. hz. ömer de allahtan korkardı.
    ama sizde allah korkusu da yok.

    edit: pardon adam demişim.

  • turabi ile hakan'ın cilveleşmeleri bize iki ihtimal gösteriyor:

    1-her şey kurgu. kameralar kapanınca 'seyirciyi iyi kekledik bugün de' diye bizle dalga geçiyorlar.

    2-doğukan adada bonzai yetiştirmeye başladı herkes kafayı buldu.

  • başlık: 2000 lerin başıydı yanlış olmasın

    1. hani bu cola turka toplarının ilk çıktığı zamanlar. 3 kapağa mı 5 kapağa mı ne veriyorlardı. colaturka da iyi çıkış yapmıştı o dönemler hatırlarsınız, müslüman kolası türklerin kolası diye kertirmişlerdi. neyse. bizim mahallede de bu topu ilk yılmaz bini aldı. hemen kaleleri kurduk tabi deli gibi oynuyoruz. top da baya iyi sağlam bişi. yılmaz bininde de ticari zeka tavandı. bu dedi bana uzaktan bu topla gol atabilene topu veririm, he şayet atamazsa bu topun aynısından isterim. biz tabi fakir fukara kuru ekmek kemiren fasulyeleriz. hiç yanaşmadık bu teklife. ama sonra bizim mahallenin en sert abananı var; adı uğur. dıbına koyduğum bininde nasıl bir ayak varsa füze gibi vuruyordu. adı carlos uğur'a çıkmıştı zaten. uğur dedi tamam lan ben sana bir şut çekicem ama gol olursa bu top mahallenin topu olacak, öyle bacak arası yedin mi alıp eve kaçmayacaksın tamam mı dedi. uğurun, bu olayı herkes oynayacak tarafına çekmesi bizi çok sevindirmişti. helal olsun sana adamsın lan diyerek bunu biraz pohpohladık. sonra yılmaz tabi tek kalınca egosunun hıncıyla tamam diye bağırdı, kaleleri ayarladık yılmaz 30 metre öteye koydu topu dıbına koyduğum gavatı, buradan vuracan dedi. bizim uğur ilkte bi yapabilir miyim diye git gel yaşasa da bizim desteğimiz ve pohpohlamamızla tamam lan oç diyerek geçti topun başına. ben de kalenin dibindeyim gol olduğu an topu alıp uğurun yanına koşucam. bizim uğur gerildi gerildi gerildi gerildi bir yapıştırdı, o top ışık hızıyla meteor gibi geldi benim gibime bi vurdu. ama ne vurma. dünyam karardı amk. kendime geldiğimde sağlık ocağındaydık, ilk cümlem top artık bizim mi lan demek olmuştu...

    evet, mahalle bir top kazanmıştı.. belki iki top. ama kazanmıştık ya gerisi önemli değildi.

  • yıllarca posterleri odamın duvarlarını süsledi...

    yok yahu dinlediğimden falan değil. aklım sıra dalga geçmek için. ben ağır metalciydim. elimde gitarım, saçlar belime kadar, aman da ne karizmatiktim. ama o öyle miydi? bıyıklı bi kıronun tekiydi gözümde. beni ziyarete gelenler "bu posterler ne lan? hahahah" falan derdi. bakıp bakıp gülerdik o komik resimlere. aykırıydım ya ben, espiri anlayışım da aykırı olmalıydı... eh kendi çapımda çok ekmeğini yedim bu salaklıkların itiraf etmeliyim.

    şimdi şu adamın alçak gönüllülüğüne bakıyorum, belki de o zamanlar odamın halini görse en çok kendi güler, posterleri imzalardı. yorumculuğuna bakıyorum, ulan allahına kadar okuyor. hoşgörüsüne bakıyorum, evliya mübarek...

    kusura bakma müslüm baba. bir cahillik ettik. kusura bakma...

  • bundan ötesi olmaz dediğim karambolü, net gol pozisyonu adedinde olmasa da heyecan ve önem noktasında geride bırakmış karamboldür.

    dikkat çekici birkaç nokta var bu karambolde:

    - yaklaşık 8-9 saniye boyunca dinamo kiev kalecisinin, beşiktaş kalesine beşiktaş kalecisinden daha yakın durduğu ve futbol tarihinde eşi-benzeri pek görülmemiş bir karamboldür.

    - cenk'in düştükten sonra kalesine dönmek yerine kalkıp şutu çekenlerin üstüne üstüne gitmesini izah etmek için mantıklı bir sebep yok; ama o an için doğrusu buymuş.

    - hele shovkovskiy’nin yarım metrelik mesafeden yedi metrelik kaleye vurduğu kafanın önünde duran takım arkadaşının ensesine çarpmasının ise (bu hafta içinde adamın biri kendi yarı sahasından "kafa golü" attı rakip takıma) normal şartlarda herhangi bir rasyonel açıklaması da yok.

    - sabri ugan'ın resmen dili tutulmuş ilk karambolde ("yattı" falan gibi bir şeyler gevelemiş; ama olmamış).

    - ayrıca kim o bilmiyorum; ama beşiktaşlı bir futbolcu bütün bu olayların tamamını ceza sahası dışından seyretmiş.

    - ev sahibi takımın yaşadığı önemli gol tehlikelerinde tribünlerden gelen ve kadın taraftarların baskın olduğu çığlıklar bile duyulmamış karambol esnasında. hatta ıslıklar bile normalden daha cılız duyuluyor.

    - inşallah başta rıdvan dilmen olmak üzere kalbi olanlar pozisyonu izlememiştir; zira tekrarı dahi ürperti veriyor. yenilecek bir gol ülkedeki mutsuzluk katsayısını 90'lı yılların enflasyonu gibi yükseltirdi herhalde.

    manasını hiç bu kadar hissederek söylememiştim karambol kelimesinin.

    edit: q7'ymiş ceza sahasının dışında bir umut 93. dakikada top gelir de kontraatağa çıkarım diye bekleyen zat-ı muhterem. tahmin etmeliydim. alcoholic savage'a teşekkür ederim.

    edit 2: kendi yarı sahasından kafa golü atanın linki de burada.