hesabın var mı? giriş yap

  • "alternative right" öbeğinin kısaltması ve kabaca, göç karşıtı sağ partilere verilen isim.

    itibarsızlaştırmadan ziyade politically correct bir tanım olarak bile kabul edilebilir. eskiden avrupa'da çok az oy alan bu partiler "far right" yani "aşırı sağ" olarak görülürdü ve bu partiler bayağı establishment dışı partiler idi.

    daha sonraları avrupa'ya doğru artan göç dalgaları, ortaya çıkan entegrasyon sorunları ile birlikte avrupalılar bu partileri de bir seçenek olarak göz önünde bulundurmaya başladı ve bu partiler ekonomide daha ılımlı politikalar izlemeye yöneldiler. zamanla daha fazla oy alarak establishment dışı "aşırı sağ" olmaktan ziyade establishment'ta yeri olan "alternatif sağ" partilere dönüştüler.

  • 559c numaralı iett otobüsünde yanına oturduğum güzel kızın, kulaklarımızda kulaklık olmasından mütevellit, telefonunun notlar kısmına "beşiktaşa yaklaşık kaç dakikada varırız sizce" yazıp beni dürterek bana okutması ve benim de karşılık olarak, cevabı buğulu cama yazmış olmam.

  • -alo yalçın
    +efendim, buyrun sayın basbakanım
    -yalçın sen parmaklıklar ardındayı izliyor musun su anda
    +yok efendim şimdi acıyorum
    - ya adam.. yalçın..ya siz ne yaptıgınızın farkında degilsiniz adam mendilsiz halay cekiyor
    +kestiriyorum efendim
    -boyle birsey yok, adam iki saattir..
    +kestiriyorum
    -işimiz var sizle vallahi
    +halletim efendim.

  • ne zamandır başlığını açmayı düşündüğüm hede. zaten açılmış bile.

    saate 30km hızla giden tırı saatte 32 kilometre hızla giden tır sollarken saatte 34 km hızla giden tır dur ben şu 32 km hızla giden tırı neden sollamıyorum ki diyerek en sol şeride geçince ortaya çıkan durumdur bu. tırlar yan yana ele ele tutuşmuş sanki bir halaya gidiyor gibidirler. bu arada da arkalarında birikmiş minik araç toplulukları en az 17 dakika süren bu trafik destanına hayretler içinde şahit olmaktadırlar.

  • geçen aksam kofte yaparken kofteleri saydigimi fark ettim ve daha once hic saymadigimi. annenin kaderi kiza demisler, huylari da biraz boyle sanirim. zaman gectikce, kuzularla birlikte kofteleri de sayiyorsun muazzez. bos odalarin isiklarini sondurur oluyorsun.

    kelle basi alti kofteden hesabini yapiyor anne, kendisi sozde sevmediginden yemiyor. ben yemezsem her evladima bir kofte fazla duser diye dusunuyor ve agiz tadiyla bir kofte dahi yiyemeden gidiyor. essek degilsin ya, sen de dusunuyorsun, bu dunyada gun gordu mu annem, yasamadi ki daha hic, ben ona ne verebildim ki, o nereye gidiyor. kapilara baka baka yiyorsun kofteni, anne her an kapidan girip tabagina bir tane daha koyacakmis gibi geliyor; ama gelmiyor.

    arkadaslarin anneleri hakkinda dert yaninca yahut yaninda annelerine ses tonunu yükselttiklerinde onlari sarsip uyandirmak istesen de, eskiden aynisini sen yaptigindan belki biraz mahcubiyetle sesini çikaramiyorsun, idare et diyorsun, içinden keske benimki yasasa da karissa derken. o ne büyük bir lütuf sonradan anliyorsun. özlemek anneyi, sevgisini baska sevgilerde tamamlamaya çalismak, çok tuhaf. özel günlerin hakkinda eskiden beri canlandirdigin resimlerin içine o gün gelince onu asla sigdiramiyorsun, çocukken aklinin ucuna gelmeyecek senaryo senin hayatin olmus, yasiyorsun. haydi otur plan yap simdi yapabiliyorsan yoksa aç zeki müren dinle mihrabim diyerek yüz vurdugun kisileri hatirla, hepsi bir annen ediyor mu..