ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sevgilisine kendiliğinden hesap veren kız
-
kendiliğinden yapıyorsa verdiği hesap değil 'haber'dir.
farkında mısın ilk kavgamızı ettik bile
-
- merhaba.. tanışabilir miyiz?
- git be manyak!
- farkında mısın ilk kavgamızı ettik bile
bülend özveren
-
avrupa'daki butun ulkeleri ve komsularini ezbere bilen adam.
bir gun olur da bunarsa, etrafindakilere sabir dilemek lazim. hayir, haksiz da degil ki. delirtecek adami ipneler senelerdir! buradan avrupa'ya sesleniyorum! olm vermeyin lan komsunuza oy! delikanli olun iki dakka! sokturtmayin iskandinavyaniza, balkaniniza!
siz de duzgun sarki yapip yollayin lan! gectim odulunden, adamin ruh sagligi bozuldu. bulend abi bosver ya, sana yarisma mi yok a.k.
komsu: ay turk kahveniz var mi, bende hic kalmamis da?
bulend ozveren'in esi: var tabii komsu, buyur.
komsu: ay tesekkur ederim, iyi gunler.
bulend ozveren: 100 gr komsuya gitti...
bulend ozvreren'in esi: bulend lutfen...
söyleyenin öküzün teki olduğunu gösteren ifadeler
-
"olsun"
- doğdu mu çocuk bakayım?
- evet hala, bir kızımız oldu
- olsun
- nereyi kazandın?
- jeoloji mühendisliği
- olsun
- ee neciymiş senin bu damat adayı bakalim?
- öğretmen teyzecim
- olsun
güya anlayışlı ama aslında karşısındakini ezen bir ifade. nefret ederim.
unai emery
-
aynı psg'de olduğu gibi, arsenal'in başındaki başarısı da, kulüp içerisindeki kültürü ne kadar değiştirebileceğine bağlı olan teknik adam.
arsenal'de son 10 senede kulübe bir salgın hastalık gibi yayılmış olan bir rehavet kültürü var. takım sahibi kroenke'nin saha içi başarılar yerine finansal başarıya odaklanması ve kulüp içerisinde tek adam olan arsene wenger'in, başarıya yönelik bir hırs kültürü yaratmak yerine, ilk 4'e girmekle yetinen bir rehavet kültürünü ortaya çıkarması, arsenal'in son 10 senedeki en temel problemiydi.
arsenal içerisinde, oyuncusundan, antrenörüne, yöneticinden, hocasına hiçkimsenin saha içi başarı bağlantılı hedefleri ve bu hedeflere ulaşamadıkları takdirde ödeyecekleri bir fatura olmadı. bu rehavet kültürü, oyuncular üzerindeki baskıyı azalttığı için oyuncuların kendilerini göstermelerine fırsat veriyormuş gibi olsa da, hedef ve yönlendirmeden yoksun oyuncular, kendilerinden beklenen gelişmeyi bir türlü gösteremediler. arsenal taraftarı, walcott, wilshere, ramsey, ox gibi yeteneklerin, yıllar boyu oyunlarının üzerine hiç bir şey koyamayışlarını izlemek zorunda kaldı ve yeni nesil iwobi ve bellerin gibi oyuncuların da aynı duraklama dönemlerine girişlerine de bu sezon şahit olduk. ox'un, klopp'un yönetimi altında bir anda bambaşka bir oyuncuya dönmüş olması, arsenal içerisinde nasıl bir rehavet kültürünün yerleştiğinin bir göstergesi gibi.
yeni teknik direktörün tanıtıldığı ilk basın toplantısında, arsenal ceo'su ivan gazidis, teknik direktör seçimindeki 3 kritik faktörden birisini, "a record of developing players through detailed tactical instruction and cultural demand" olarak tanımladı. yani, detayli taktiksel yönlendirme ve oyunculardan daha fazlasını isteyen bir kültür yaratma isteği, emery'nin seçilmesindeki önemli faktörlerden birisiydi.
emery, futbol dünyasındaki en detaycı adamlardan birisi ve her oyuncusuna saatler süren video görüntüleri vererek, hem kendilerini geliştirmelerine hem de rakibi çözmelerine yardımcı olduğu biliniyor. zaten, sevilla ve valencia dönemlerinde de, bir üst seviyeye çıkardığı oyuncuların sayısına bakarsanız, bu adamın yöntemlerinin işe yaradığını görebilirsiniz. arsenal, hiç bir zaman city ve united gibi kulüplerin finansal gücüne ulaşamayacağı için elindeki malzemeye level atlatmak, kulübün birinci önceliği olmak zorunda.
emery'e şu an en sık yöneltilen eleştiri, "psg ile şampiyonlar ligi alamadı" eleştirisi ve bu argümanın 2 problemi var.
birincisi, psg yönetimi, emery'e oyuncu geliştirme vizyonunu uygulama fırsatını hiç bir zaman vermedi. psg'nin içerisinde de, aynı arsenal'de olduğu gibi, yönetim ve lauren blanc tarafından yerleştirilmiş, oyuncuların şımartıldığı bir rehavet kültürü var. hatta, sezon başında, emery, formasyonu 4-3-3'ten, 4-2-3-1'e çevirmek istediğinde, oyuncuların yönetime giderek bu değişikliği istemediklerini soylediklerini ve yönetimin de emery'i veto ettiğini biliyoruz. bu yüzden, psg-emery ilişkisi daha sezon başında bitmişti bile diyebiliriz. daha ilk günden başlayan oyuncu-hoca güç çekişmesi, çok pahalı ve şımartılmış oyuncuların lehine sonuçlanmıştı. ilginç olan, psg'nin yeni hoca olarak, emery'nin asabi versiyonu tuchel'i seçmiş olması. arsenal'e benzer bir şekilde, psg de, rehavet kültürünü ortadan kaldırmayı deneyecek ve bunu yapmak için yıpranan emery yerine, taze kan tuchel ile devam etme kararı aldılar.
yukarıda bahsettiğim eleştirinin 2. problemi, şampiyonlar ligi'nin yapısını görmezden gelmekten kaynaklanıyor. ne kadar paranız olursa olsun, hangi oyunculara sahip olursanız olun, şampiyonlar ligi şampiyonluğunu "olmazsa olmaz" bir hedef olarak koyamazsınız. eğer, bu kupayı alamamak, başarısızlık olacaksa, o kulübe hiç bir hoca dayanmaz. man city, dünyanın en iyi hocasına ve sınırsız kaynağa sahip ama geçen sene monaco'ya, bu sene de liverpool'a elendiler. bu, guardiola'nın kötü bir hoca olduğu anlamına mı geliyor? hayır. şampiyonlar ligi, bu seviyede kazanma alışkanlığı olan takımların her zaman avantajlı olduğu bir turnuva. bok gibi paranız olması, hiç bir zaman real madrid, barcelona ve bayern'i yeneceğinizin garantisi olamaz. real'in, organizasyon olarak 100 senede öğrendiğini, bir hocadan 2 senede kulübünüze enjekte etmesini beklemeniz de pek gerçekçi olmaz.
emery'nin arsenal'deki şansı, şımarık ve tembel bir kadrodan daha çok, rahata alışmış ancak istekli bir grup bulacak olması. geçen sezon içerisinde, oyuncuların sahada ne yapacaklarını bilmemelerinden şikayet ettikleri basına sızdı ve yeni dönem ile beraber böyle bir sorunları olmayacağına eminim. emery'nin eski öğrencisi joaquin'in de "emery, bana o kadar çok video verdi ki, evde popkorn kalmadı" sözleriyle çok güzel açıkladığı üzere, arsenalli oyuncuların eğitim ve yönlendirilme ihtiyaçlarının karşılanacağı kesin gibi. burada asıl kritik mesele, takımın bu yeni kültüre nasıl adapte olacağı ve oyuncuların bu bilgi yüklemesine verecekleri reaksiyon. bana göre, emery'nin psg macerası, onun açısından yanlış bir seçimdi. lejyonerleri alıp kupa alma işi, başka bir hoca türünün uzmanlık alanı (tuchel bile o türe giriyor mu bilmiyorum). bu yönüyle, kendisinin arsenal'e daha iyi uyum sağlayacağını düşünüyorum. kısa vadede başarılı olup olmayacağını, oyuncuların ona uyum sağlayıp sağlayamayacağı belirleyecek ve bu gerçekleşmezse, arsenal yönetimi ve taraftarı, umuyorum wenger'e gösterilen sabrın yüzde birini emery'e de gösterir.
plaza dili ve edebiyatı
-
işyerinde ilk girdiğim toplantılardan birinde sonlara doğru ekip arkadaşımın ettiği şu cümlenin kurulduğu lisan;
"bu istedikleriniz sizin için nice to have mi?yoksa must mı?"
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
ziraat bankası uzman yardımcılığı;
-stagflasyon nedir?
+durgunluk ve enflasyonun bir arada görülmesidir..
-bu kadar mı?
+şimdilik böyle. bu kadar yani. stagflasyon.
son cümlemi ellerimi açarak ve gözlerimi belerterek vermiştim. onlar da bana belertti sonra. belerdim.
sözlük yazarlarının zenginlik kıstasları
-
paraya ihtiyacı olduğu için nefret ettiği bir işte çalışmıyorsa zengindir
acun'dan şeyma'ya 56 milyon liralık düğün hediyesi
-
bu malikanenin her tuğlasında ,değerli halkımızın survivor sevdası ve gönderdiği sms'ler vardır.
her metre karesinde bir ödül oyunu ,bir "ikisi de çok hızlı" vardır.
türkiye manzaralı bir ev burası ,siz onu izledikce o da sizi izliyor ,siz izledikce manzarası güzelleşiyor, değeri artıyor.
romanya'da 23 tl olanın türkiye'de 5610 tl olması
-
(bkz: internet'te kotaya hayır topluluğu)'nun gün yüzüne çıkardığı verilere göre romanya'da 23 tl olan 100 mbps kotasız ve simetrik internet bağlantısının (download ve upload hızları eşit bağlantı) ülkemizde 5610 tl olması durumudur. ilgili veriler ve ispatları şurada yer almaktadır:
https://www.facebook.com/…806538655/?type=3&theater
işin bize garip gelecek bir diğer tarafı ise romanya’daki internet kullanıcılarının, 100 mbps’lik bu paket en eski ve en düşük hıza sahip olan paket olduğu için bunu beğenmiyor oluşları:
https://www.facebook.com/…/posts/1104984629623672:0
ayrıca aynı verilere göre;
kazakistan'da 74 tl olan 120 mbps kotasız ve simetrik internet bağlantısının (download ve upload hızları eşit bağlantı) ülkemizde 6300 tl olması durumu,
https://www.facebook.com/…683512800/?type=3&theater
moldova'da 23 tl olan 100 mbps kotasız ve simetrik internet bağlantısının ülkemizde 5610 tl olması durumu,
https://www.facebook.com/…043459431/?type=3&theater
rusya’da 83 tl olan 300 mbps kotasız ve simetrik internet bağlantısının ülkemizde 11.585 tl olması durumu:
https://www.facebook.com/…978929971/?type=3&theater
ders çalışmamak için yapılan anlamsız hareketler
-
(bkz: karnıyarık)
yanina da pilavdi, cacikti, tatliydi derken hop... koca bir pazar gunu pic olmus. peynir ekmege kiran girdi sanki.
beyaz yakalıların en büyük sorunu
-
istanbul'da bir fabrikada çalışmaktayım burada yaklaşık 10 beyaz yakalı olarak çalışıyoruz. ben işe gireli 8 ay oldu ve ben yeni mezun bir mühendisim. 19 mayıs günü resmi tatil olduğu için bu hakkımı kullandım ve işe gelmedim. işverenimin bu konuyla ilgili bir şikayeti olmadı bana karşı fakat başka beyaz yakalı bir arkadaş kendi işini yetiştiremediği için 19 mayıs günüde işe gelmiş. şimdi bu arkadaş güya benden rütbeliymiş 5 yıldır çalıştığı için ve o geliyorken ben niye gelmemişim diye beni şikayet etmiş.
işte tam olarak sorun bu. işverenine ben niye geliyorum diye şikayet edemeyip başkasını o niye gelmiyor diye şikayet ediyor. bütün beyaz yakalılar birbirinden içten içe nefret ediyor fakat kimse yüzlerine karşı söyleyemiyor bunu. iki yüzlüler.