hesabın var mı? giriş yap

  • pkk'lı itler bunlar.
    bunlar yıllardır odtü ve boğaziçi'nin en düşük puanlı, en dandik sözel bölümlerinde okuyup teröristlik yaparlar.
    üniversite sınavında kötü puan alıp o dandik sözel bölümlere girerler, sonra da terörist eylem yaparken "biz odtü'lüyüz, boğaziçi'liyiz, biz ülkenin zeki, okumuş, aydın kesimiyiz." falan derler. bu şekilde okulun adını kullanıp algı yaratmaya çalışırlar.
    o üniversitelerin geçekten zeki ve başarılı öğrencilerin okuduğu yüksek puanlı mühendislik bölümlerinde bunları hiç göremezsiniz. hatta, bu köpekler devamlı olay çıkarırlar ve iyi bölümlerde okuyan çocukları da rahatsız edip onların da eğitimlerine zarar verirler.
    bunlar beyinsiz hain köpeklerdir.
    bunlar uygun ortamı bulunca okulu işgal eder, yakıp yıkar, milletin eğitim hakkını gasp eder.

    edit: bu entri için " pkk'ya karşı diye debe'ye girmiş." diyenler var. zoruna gitmiş bazı tiplerin. ekşi sözlük'te hep pkk güzellemesi yapanların, türk düşmanlarının, türkiye düşmanlarının entrileri mi debe'ye girsin?
    tanıyın kardeşim bunları.
    uyanık olun.
    güçsüz oldukları için mecburen barış sevdalısı, sevgi kelebeği ayağı yapan bu lavuklar ellerine güç geçse bizi asıp keserler.

  • barok sanatının yaratıcısı michelangelo merisi da caravaggio'nun adıyla anılan, gölge ve ışık oyunlarının temelinde oluşan, katışıksız bir gerçekliği dramatik bir biçimde yansıtmayı amaçlayan tekniğin adıdır. caravaggioculuk olarak da anılır.

    caravaggio'ya göre bu teknikle yaşamın tüm unsurları olduğu gibi saf haliyle resmedilebilir. (caravaggio'ya göre hayatın büyük bölümü de zaten dramatik ögeler barındırır.) daha iyi anlaşılması için edebiyattan bir örnek vereyim. türk edebiyatında ahmet haşim'in şiirlerini okuduğunuzda ne hissediyorsanız, işte o şiirin tuvale yansımasını düşünün. sevinçleri bile dramatik resmeden bir gölge oyunları silsilesi...

    elbette bu tekniğin oluşumunda da yaratıcısın sergüzeştinden izler görmek mümkün. caravaggio; kısa süren yaşamının büyük bir bölümünü fakirlik içinde hapishanelerde geçiriyor. kaçak yaşıyor, parasız ve aç kalıyor. ve bunları resmederek duygularını dışa vuruyor. bu zorluklar, onun hayatındaki birçok tabuyu yerle bir ediyor. örneğin din adamlarını ve azizleri sıradan birer insan olarak çiziyor. bu sebeple kilise tarafından cezaya çarptırılıyor. insanların zihninde ilahlaştırılmış olan imgeleri, basite indirgeyerek kağıda aktarıyor. bu sebeple, sanatın ve sanatçının özgürleşmesi hususunda önemli mihenk taşı olduğu kabul ediliyor.

  • belki defalarca yazılmıştır fakat tekrar hatırlatmakta fayda var. en azından ben hep şu demeciyle hatırlayacağım kendisini.

    bir röportaj esnasında kendisine, en basit hazırlık maçında bile neden bu kadar çok koştuğunu, son ana kadar terlediğini soruyorlar.

    verdiği yanıt: ben fakir bir balıkçının oğluyum. babam bir kaç balık için bütün gününü harcardı. benim kazandığım paranın çok daha azı için insanlar çok ağır işlerde ve çok ağır şartlarda çalışıyor. ben 90 dakika koşmuşum çok mu?

    bu adamı en net özetleyen cümlesi budur arkadaş. helal olsun aldığın her kuruş. özleyeceğiz sarı reyiz.

  • hayatımda izlediğim en salak filmlerden biridir. ama aynı zamanda her yakalayışımda bir şekilde mutlaka izleyip hayvanlar gibi güldüğüm filmdir.

    ilk kez seyrettiğimde lise 1'deydik, rehberlik hocası mı ingilizce hocası mı neydi hatırlamıyorum, ara sıra film gösterimi ayarlatırdı bize, 55 ekran televizyondan ve birkaç sandalyeden başka bir şeyin bulunmadığı okulun meşhur ve bir o kadar da gizemli televizyon odasında izlerdik. yok efendim ringu falan filan.. bir gün sınıfın en matrak şahıslarından biri olan (lise 1'de çakmıştı eleman, bizimle bir daha okuyordu) cihan bu filmi getirdi. erkekler ne kadar hevesliysek kızlar da o kadar üf - püf modundaydı filmden önce. film başladı. kızlar uyudu, biz ossura ossura güldük, gözyaşları sel oldu, sonra lise boyunca her beden dersinde filmin geyikleri döndü. aradan seneler geçti, dediğim gibi hala izlerim hala hayvan gibi gülerim, hatta dün gece kanaltürk'te olduğunu duyunca fırladım tv başına. ama o ilkindeki tat bambaşkaydı tabi.

    tsubasa hayranlarının da mutlaka kaçırmaması gereken filmdir ayrıca. favori elemanım da topu göbeğinde tutan dayıdır onu da belirteyim ahahahah

  • büyük kaosa yol açacak bir uygulamadır. trafiği azalmak şöyle dursun tam tersine artıracaktır.

    örneğin 40 kişilik bir işbankası ataşehir servisi kalktığında, o 40 kişiden en az 20'si arabasıyla gelmeyi tercih edecek. 1 araçtan tasarruf sağlayayım derken, 19 ilave araç sokacaksın trafiğe..

    nasıl bir düşüncedir, anlamak mümkün değil. her aktarmada ayrı ücret basılan toplu taşımadan kazandıkları paralar az geldi anlaşılan..

  • olmayan durumdur.

    700 bin ne mk?

    806.415 diyeceksin..

    senin verdiğin rakam ile ekrem başkanın gerçekte yaptığı fark arasında 106.415 oy var. o 106.415'i birer birer say desem sabah 8'de başlasan, ertesi sabaha kadar sayamazsin bile.

    alginizi seveyim.. 700 binmis.. bsg.