ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türkiye'de kimse çalışmak istemiyor
-
yanlıştır.
doğrusu; türkiye'de kimse bu kadar ucuza çalışmak istemiyor.
blade runner 2049'un sansürlenmesi
-
deliler gibi beklediğim muhteşem eserin bok edilmeye çalışılması olayı.
açıkçası hikayeye etki eden bir kesim yok anladığım kadarıyla ancak replicantların üretimi sırasında anadan üryan bir şekilde doğdukları kısımları zoom yaparak veya başka bir noktaya odaklanarak kesmişler ki bu da o sahnelerde görselliğin bok olması anlamına geliyor.
yazıklar olsun.
bu olayın filme 2-3 gün kala basın gösteriminde ortaya çıkması da ayrı rezalet. farkedenler olmasa hiçkimsenin haberi olmayacak resmen.
italya'da arzı endam eden roma askerleri
-
salt italya değil
ingiltere
http://www.abdullahgul.gen.tr/…buckinghamsarayi.jpg
fransa
http://i.dailymail.co.uk/…3000005dc-161_964x636.jpg
ispanya
http://fotosmadrid.files.wordpress.com/…a-copia.jpg
yunanistan
http://cdn.timesofisrael.com/…ermany-gauck_horo.jpg
moğolistan
http://blogs.voanews.com/…uards_13oct11-878x585.jpg
vs.. vs... daha onlarca ülke örneği sıralayabiliriz. mesele karşılama seramonisinde tarihini yansıtma meselesi değil. yukarıda saydığım ülkelerin bir çoğunda aktif olmasa da monarşi hala faal. bizim eleştirdiğimiz nokta salt fotoğraf değil, fotoğrafın anlattıkları. kendini padişah, bir çeşit monark olarak gören bir lider profili. osmanlıca eğitim, külliye, ülke ismi osmanlı olsun, 90 yıllik reklam arasi bitiyor, hedef 2023, karma eğitime son vs.. gibi düzenli olarak ivme kazanan karşı devrim ve bunun yarattığı psikolojinin yansımasını görmek. çin'de, ırak'da, iran'da, suriye'de, rusya'da, almanya'da soydaşlarına en ufak yardım eli uzatmayıp ancak dünyanin her yerinde mezhep birliği içinde olunan başta araplar olmak üzere salt ümmet mantığında hareket eden bir siyasi akımın bir anda soydaşlık nutku atar olması. osmanlı da bu konuda çok farklı sayılmazdı. insana insan olarak bakıp ele almak yerine politik birliktelik ve çıkarlar gözetilerek hareket etmek genetik kodlarımıza kazınmış sanırım!
marcao ve kerem aktürkoğlu'nun barıştırılması
-
he lan işimiz yok marcao satılsın diye mesai yapıyorduk. adam milyonların gözü önünde gencecik çocuğu dövdü ama bunlara göre rakip takım taraftarları suçlu. bu kadar omurgasız nasıl olabiliyorsunuz hayret doğrusu.
-en çok favlanan entryim bu olmamalıydı.
asla iyileşmeyecek çocukluk yaraları
-
siyah ciltli ülkeler ansiklopedisi vardı. bizdeki 1.cildiydi, ve garip bi şekilde alfabetik sıra baz alınmamıştı. son ülke lichtenstein'dı. sayfa sayfa okumuştum. sanırım 7-8 yaşlarındaydım. fazla oyuncağım olmadığı için olan üretilen oyuncakları da beğenmediğim için, defterlerime bu kitapta gördüğüm birbirinden farklı insanları çiziyordum. sonra makasla kesip çıkarıyor ve oynuyordum. gine-bissau, botswana, ekvador, bhutan, yunanistan...
bir ülkeden çizdiğim insanlara o ülkenin nehirlerinden, dağlarından, para birimlerinden isimler veriyordum. hatta futbol takımları bile oluşturmaya başlamıştım. formaları bayrak renklerinden yapıyordum ve benim dizaynımdı. bu takımları halıya* seriyor, küçük bir kağıt parçasını top haline getirerek maçlar düzenliyordum.* kaleler o zamanın dikdörtgen kasetleriydi. gol olunca "çıtt" sesi çıkardı. ülkeleri, ansiklopedideki sıraya göre salona koltukların üzerine, halılara yayıyordum. bazen oyun gereği cezalandırdıklarım, helak ettiklerim de oluyordu. mesela üzerlerine su döküyordum, kağıt kuruyunca formu değişiyordu. yırtılanları ya bantlıyor ya da yapıştırıyordum; bunlar engelli insanlardı.
ev, benim bu durumumdan çok rahatsızdı. endişelendiler doğal olarak. hiç kimsenin çocuğunda görmedikleri tuhaf bir bağımlılığım vardı. insanları sakladılar, ama ben her gün senatoya gelip "kartaca yanmalıdır" diyen romalı cato misali, her gün "insanlarım nerde?!" diyordum.* sonunda dayanamadılar verdiler. hepsini bir çuvala doldurup kömürlüğe saklamışlar. hepsi birbirine girmiş. yeniden düzenledim. nuh tufanı gibi bir şeydi.
sonra dünyam daha da gelişti. ama çizmek çok fazla vaktimi alıyordu. gazetelerden insan figürleri kesmeye başladım. daha sonra evdeki ansiklopedilere, dergilere, gazetelere dadandım. binlerce insanım olmuştu. coğrafi isimler bittiğinde bu isimleri bozup yeni isimler türetmeye başladım. bordo ciltli kuran vardı. orada anlatılan olaylar, kavimlerin isimleri, yaradılış bana esin veriyordu. gece yarıları mum ışığında mealini okuyordum, ezberlemeye başlamıştım. spor ansiklopedisinde o zamana kadar şampiyon olmuş tüm olimpiyat sporcularının listesini buldum. bir olaya o günkü kadar sevindiğimi hatırlamıyorum.
bir akşam, insanlarım için kıyamet koptu. işten eve yorgun bitap geldiği halde, yıllarca evin içindeki o korkunç dağınıklığa tahammül eden babam, ansiklopedilerin içinde resimli sayfa bırakmadığımı görünce oğlunun balataları sıyırmak üzre olduğunu düşündü, çok korktu. onlara "can verdiğimi" söylemiştim. tezgaha çıkıp bakmak isterken mutfaktaki aynayı kırmış olmam, evvelki gün evin avizesini düşürmemin (orta katta zıpladığım için alt kattaki avize düşmüştü) etkisi de vardı. aşırı yaramazdım. hem evde hem dışarıda raydan çıkmıştım iyice. en nihayetinde ayakkabı kutularında özenle istiflenmiş insanlarımı sobaya attı. o günden sonra dışarı çıkmadığım zamanlarda, canım çektiğinde resim çizip insanlar yapmaya devam ettim ama nadirdi.
sonra taşındık; balat'taki 3 katlı ahşap evden bahçelievler'de bir apartmanın en üst dairesine. betonda yaşamamıştım daha önce. sürgün gibi geldi bana bu yeni ev, yeni tipler. üzerinde maç yaptırdığım büyük halının tam ortasında bir figür vardı. kabe'nin çevresinde tavaf eden hacılar gibi ben de bu figürün çevresinde dönüyor, her dönüşte dilek diliyordum: "balat'a dönelim"
balat'a geri dönmedik. büyüdüğümü hissettim, kısa sürede çizmeyi bıraktım. son insanlarıma ne oldu, hatırlamıyorum. isimleri hala hafızamdadır. bir dünya ansiklopedisindeki geçen yer isimlerinin neredeyse hepsini, kuran'daki pek çok sureyi ve tüm dallardaki olimpiyat şampiyonlarını ezbere bilirim. bir kez gördüğüm birini, duyduğum ismi unutmam.
hala sarı dore renkte metal bir makas ya da siyah ciltli bir kalın kitap görsem o kağıttan insanlarım gözümün önüne gelir. sobada yanan. belki ben onlara birer ruh üflemiştim, çocukça saflıkla. yaşıyorlardır cennette. keşke öyle bi ihtimal olsa. onları tekrar görmekten daha fazla istediğim bir şey yok. şimdi o lanetli insanlarımdan bana anı olarak şehir, dağ, nehir, göl isimleri, para birimleri, yok olmuş kavimler, olimpiyat şampiyonları kaldı.
içimde çizik bir dünya haritası oldular.
20 aralık 2014 gençlerbirliği torku konyaspor maçı
-
gençlerbirliği'nin 6 türk, 5 yabancı futbolcudan oluşan ilk 11 ile sahaya çıkacağı karşılaşmadır. olayın ilgi çeken tarafı ilk 11'deki 6 türk'ün tamamı gençlerbirliği altyapısındandır.
(bkz: ahmet yılmaz çalık)
(bkz: ramazan köse)
(bkz: ahmet oğuz)
(bkz: halil ibrahim pehlivan)
(bkz: doğa kaya)
(bkz: irfan can kahveci)
bunun yanında yedek kulübesinde oturan 7 futbolcudan 2 tanesi yine gençlerbirliği altyapısındandır.
(bkz: artun akçakın)
(bkz: berat tosun)
altyapımız yok yeeaa, türk futbolu ölüyor yaaee, fenerbahçe türkiye kupasında 19 yaşında adam oynattı ooouuvv diyen türk basınına haber niteliği taşımaktadır ama tabiki yine bir bok yazmayacaklardır.
18 kişilik gençlerbirliği kadrosunda 7 tane u-21 futbolcu vardır bu da ayrıca not düşülsün.
edit: gençlerbirliği'nin 5-0 kazandığı maçtır ayrıca
demet evgar
-
tarafini gezi parkinda insanlarla beraber canla basla calisirken ortaya koymustu.
kimsenin samimiyet onayina ihtiyaci yok.
1 ocak 2024 hilafet bayrağı açan adamın twitleri
-
ege kardeşimiz tutuklanarak, cezaevine gönderildi. #egeakersoyyalnızdeğildir
tutuklanmasıyla alakalı kaynak
-------------
yumruk yiyen şeriat aşığı, atatürk düşmanı, şeyh saitçi, cumhuriyet düşmanı ismail aydemir'in twitleri;
görsel
görsel
görsel
kaynak
teröriste bile ters kelepçe takmayan devlet, bu şahısa yumruk atan türk gencine ters kelepçe takıyor.
ters kelepçe videosu
ekşi sözlüğü ele geçirmeye, yıldırmaya çalışan hükümetle birlikte yasaklar koyan hala daha trollerini sözlüğe süren, yalan yanlış bilgilerle vatan millet sevdalısı türk evladını yıldırmaya çalışan ne kadar arap yalakası yazar varsa sözüm size biz hala buradayız.
ümit özdağ ege ve ailesi ile konuşmuş
https://twitter.com/…dag/status/1741879623946760443
iphone 6
-
alip almamakta kararsiz kalmisken, barometre ozelligini duyar duymaz almaya karar verdigim telefon. yanimizda barometreyle dolasmaktan gina gelmisti artik. cunku biz gittigimiz her yerde basinc olcen ruh hastalariyiz.