ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
amerika'yı keşfeden müslümanın ilk tepkisi
-
vay amk'dır ki amerika ismi de burdan gelir.
milka'nın türkiye pazarında tutmamasının nedeni
-
ürünlerin türkiye’de çıkanı ile yurtdışındaki çıkanı arasında fark olmasından kaynaklanabilecek durum. gıda dedektifi instagram hesabında bahsi geçmişti bu konunun bir kaç kez. ingiltere’de bol sütlü, bol vitaminli, az şekerli ürünün türkiye’de piyasaya sürülen versiyonu az sütlü, vitamini azalmış ve glikoz şekeri ve diğer sakat içerikleri dayadıkları ürün oluyor.
fransızca telaffuz kuralları
-
inanmayabilirsiniz ama fransızca kelimelerin telâffuzu aslında yazıldığı gibidir (% 99 oranında diyelim). yani fransızca kelimelerin nasıl okunması gerektiğini bilen biri için qu'est-ce que c'est'nin -türkçe'ye uyarlayıp yazarsak- kesköse olarak okunması sürpriz değildir.
bu kurallar ilk fransızca öğrenmeye başlandığında karmakarışık gelir ancak zamanla özümsendikçe iyice kolaylaşır. tabi bu minvalde fransızca dilinin iki önemli özelliğini hatırlatmak gerek:
1. herşeyin bir kuralı vardır.
2. her kuralın istisnası vardır. (bkz: exception)
kural mevzusu ile ilgili yorum ve görüşlerinizi ise bana iletmeyin lütfen, ben icat etmedim hiçbirini, mesul da değilim. hem fransızlar dallama ise ben ne yapayım??
neyse efendim, hiçbir yerden copypaste olmayan, uzun bir zaman diliminde yavaş yavaş toparlayarak derlediğim çalışmama göre fransızca telâffuz kuralları şu şekilde olmalıdır:
[önce yazılan harfe bakın, parantez içinde onu (türkçe kurallarında) nasıl okuduğumuzu göreceksiniz. örnek kelimeleri ise mümkün olduğunca içinde geçen tüm harf veya harf grupları maddeleri altında tekrar tekrar yazdım. istisnaları ayrıca hatırladığım, bildiğim kadarıyla derlemeye çalıştım]
[ve unutmayın, daha kalabalık kelime grubu okuma kuralı her zaman daha önceliklidir.
örnek: "ail > ai > a veya i" gibi..]
[ayrıca yanlış veya eksik gördüklerinizi özel mesaj yolu ile iletebilirsiniz.]
yazıdaki hâli - (dilimize göre nasıl okunduğu)
a (a)
la table, le chat, la classe, blanc, le sac, l’animal (m), la tarte, le carnaval, le tableau, le cadeau, le manteau, l’ordinateur (m)
â (a, biraz daha uzun telâffuz edilir)
le gâteau, l’âne, l’âge, le théâtre, le château
au (o)
l’automne (m), chaud(e), aujourd’hui, aucun(e), haut(e)
eau (o)
l’eau (f), le tableau, la beauté, le veau, le cadeau, le manteau, le gâteau, le château
ai (e)
le raison, le bain, le pain, la main, la fontaine, aimer, faire, le lait, le demain
ail, aille (ay)
le maillot, le rail, la faille, le portail, le travail
eu (ö)
le professeur, deux, la fleur, l’heure (f), l’ordinateur (m), les yeux (m), le jeu, le feu, l’erreur (f)
e
1. hece sonunda iken (ö) sesini verir. (tek heceliler dahil)
la semaine, la demande, petit, le demain, je, se, ce, de, le
e
2. (tek heceliler hariç) kelime sonunda ise okunmaz (yutulur)
le malade, triste, la table, la classe, la tarte, l’âne (m), l’âge (m), le théâtre, l’automne (m), chaude, faire, noire, lentement, médecin, l’heure (f)
e
3. iki sessiz ortasında (e) okunur
personne, servir, l’adresse (f), le message, aimer (ve tüm düzenli fiil mastarları), le cachet
istisna : tek heceliler hariç, sözcük sonu -es şeklinde bitiyorsa okunmaz: cannes
e
4. tek hecelilerde iki sessiz arasında (e) olarak okunur
le fer, le mer, les, mes, des
é (e)
l’égalité, l’éclaire, la santé, léon, fatigué, dégénéré(e), la clé, le vérité, le théâtre, le thé, la beauté, liberté, égalité, fraternité *
è (e, ama mümkün olduğunca kısa okunur)
la mère, le père, l’élève, la grève, le succès
ê (e, ama biraz uzatarak)
la fête, la fenêtre, le tête
ë (e, harfin okunmayacağı bazı kelimelerde ayrı bir hece özelliği getirir ve e olarak okunmasını sağlar. çoğunlukla yabancı kökenli özel isimlerde bulunur)
l’aiguë, noël, raphaël
i
1. genellikle i sesini verir.
le lit, dire, finir, le minuit, écrire, l’ordinateur (m)
i
2. kendisini takip eden bir sesli var ise araya (i) olarak okunmakla beraber araya (y) sesi de alır
bien, rien, le pied, le soutien, le pierre, client(e)
i
3. kelime sonu -ie şeklinde biten durumlarda e okunmayacağı için sadece (i) sesi verir (araya (y) sesi girmez)
valérie, la vie, la maladie, l’ironie(f), le génie, la folie, le parapluie, la chimie
-ill (çoğunlukla y olarak okunur ama bazen de l sesi verir. l sesi verdiği kelimeleri özellikle bilmek gerek)
(y)
la famille, bouillir, la feuille, travailler, la fille, gentille
(l)
la ville, mille, lille
ï (i, aynı aksanlı e sesinde olduğu gibi harfin okunmayacağı bazı kelimelerde ayrı bir hece özelliği getirir ve i olarak okunmasını sağlar. çoğunlukla yabancı kökenli isimlerde bulunur)
le mosaïque, laïque (laïc)
y
1. kelime veya hece başında ünsüz olarak kullanılırsa (y) sesini verir.
les yeux, moyen(ne), doyen(ne), le crayon
y
2. kelime veya hece içinde ünlü olarak kullanılırsa (i) olarak okunur
le type, le lycée, le cygne
o (o)
la porte, donner, la forêt, le nom, le problème, le document, le coton, le nord, la mission, la mort, le mot, le raison, le maillot, le professeur, l’ordinateur (m)
ô (o)
le rôle
ou (u)
l’amour (m), la tour, le tour, nouveau, nouvelle, le jour, l’ours (m), trouver, le couteau, aujourd’hui
istisna: oui (viy) olarak okunur.
oi (ua, arada belli belirsiz v sesi çıkarmak daha uygun olur uva şeklinde)
l’oiseau (m), froid, noir, le croissant, l’étoile (f), le miroir, la boisson, le poison, avoir
istisna: l’oignon (m) *
oin (uen, yine arada belli belirsiz v harfi ile uven şeklinde)
le point, loin, le coing, le besoin
oy (uay, uvay gibi v belli belirsiz)
le voyage, moyen(ne), doyen(ne), le foyer, joyeux(euse), envoyer
œ (ö)
le bœuf, la sœur, le cœur, l’œuf (m), l’œil, l’œuvre
u (ü)
la rue, la nuit, le futur, le musée, salut, cuire, aujourd’hui
un (ön)
brun, un, aucun
une (ün)
la lune, une, aucune, la prune
c
1. ce, ci, cy ile beraber (s) olarak okunur
la cigarette, la cygne, certain, difficile, le médecin, voici, l’exercice (m), décider, le cinéma, la cerise
c
2. ca, co, cu, cœ, cl, cr ile beraber (k) olarak okunur
le cahier, la collection, la couleur, cuire, aucun(e), écrivain, la biscuit, le coq, la classe, le crayon, le carnaval, le cadeau, la mélancolie
c
3. kelime, hece sonunda (k) sesi verir
le sac, sacré(e), donc
istisna: blanc (blan okunur)
ç (s, kurala göre c’nin k sesi vermesi gereken yerde s sesi almak için kullanılır. c cedille denilir bu harfe)
ça, le garçon, la façon, la leçon
ch
1. genelde (ş) sesi verir.
chanter, la chance, le roche, le charbon, la chaise, la vache, le chat, le château, chaud(e), chercher, le cheval, chez, la pêche, le chemin, acheter
ch (ve chr, chl)
2. eski yunan kökenli kelimelerde (k) sesi verir.
le chaos, le choléra, l’anachronie, le chrome, le cholestérol, chrétien(ne), chronique, le chrysanthème
g
1. ge, gi, gy ile beraber (j) olarak okunur
le gymnastique, manger, l’origine (f), orange, la page, la girafe, le magicien, l’agence (f), beige, la nage, l’âge (m)
g
2. ga, go, gu, gl, gr ile beraber (g) olarak okunur
le légume, le garage, gris, grand(e), le gâteau, l’égalité, le garçon, l’église (f)
not: g’nin ince ünlülerle (e, i, y) beraber j değil de g sesi vermesi istenirse araya u harfi alınır: gu*
le guitare, le guide, la guerre, la vague, guy
g
3. sözcük sonunda ise okunmaz
le sang, vingt, le coing
gn (ny sesi verir)
gagner, magnifique, l’agneau (m), la signature, le champignon, le cognac, la vigne, l’oignon, mignon(ne)
h (okunmaz, ama muet veya aspiré olma durumuna göre artikelin yazımını değiştirir. tek tek bilmek gerekir, bir kuralı yoktur)
l’homme (m), l’héroïne (f), l’hiver (m), l’histoire (f), l’hirondelle (f), l’heure (f)
le héros, le haricot, le hibou, la hiérarchie, haut(e)
le théâtre, le thé, aujourd’hui
m
1. kelime veya hece sonlarında -am, -em şeklindeyse (an) olarak okunur
le champ, le printemps, employer, le temps,
m
2. kelime veya hece sonlarında -im, -ym şeklindeyse (en), -um ise (ön) olarak okunur
le symbole, sympathique, le parfum
n
1. kelime veya hece sonlarında -an, -en şeklindeyse (an) olarak okunur
pendant, l’enfant (m), prendre, l’accent (m), l’aventure (f), client(e), l’argent (m)
n
2. kelime veya hece sonlarında -in, -yn şeklindeyse (en) olarak okunur
intéressant, quinze, le matin, le jardin, la peinture, le moulin, cousin, le syndicat
n
3. kelime veya hece sonlarında -*ine şeklindeyse (in) olarak okunur
la vitrine, la marine, la benzine, la marine, la cuisine, l’origine (f)
ph (f)
le phrase, sophie, la philosophie
q (k sesi verir, yanındaki u harfini okutmaz. ince veya kalın olması u harfinin devamında gelen ünlü harf ve onun okuma kuralına göre değişir)
la musique, quel, la question, qui, equitable, equinox, l’aquarium, quatre
s
1. kelime veya hece başında (önceki hece ünsüz ile bitiyorsa) (s) olarak okunur.
la santé, le sac, danser, la chanson, la semaine, le succès, personne, servir, salut, sacré(e)
s
2. iki sesli harf arasında (z) olarak okunur
la maison, la fraise, le raisin, la rose, le raison, le poison, l’oiseau (m), le musée
s
3. iki sesli harf arsında iki s yan yana ss şeklinde yazılırsa (s) olarak okunur
la classe, le professeur, l’adresse (f), le message, la boisson, le croissant, la necessité
s
4. -st* formlarında (st) sesi verir
triste, le gymnastique, l’existence (f), l’histoire (f), la question
s
5. kelime sonlarında okunmaz
les, mes, des, le succès, l’ours (m), gris, le héros, le printemps, le temps
istisnalar: le chaos, l’os (m) (ama çoğulu des os olunca sondaki s okunmaz), hélas, l’autobus
w (v)
le wagon, le week-end
x
1. bazen (ks) olarak okunur.
l’axe, excuser, expliquer, extra, l’oxygène (m)
x
2. bazen de (gz) olarak okunur
l’examen, exotique, l’exit (m), l’exhibition (f), l’existence (f), exécuter, l’exemple (m)
1 ve 2 için istisna: bruxelles kelimesinde (ss) olarak okunur (brüssel)
x
3. kelime sonunda okunmaz (x'in çoğul eki olarak kullanıldığı tüm -eaux, -eux vb. formları dahil)
deux, les yeux, la croix, la paix
d normalde (d) sesi verip, sözcük sonunda ise okunmaz
chaud, nord, froid
t
1. normalde (t) sesi verir
la tête, petit(e), la tarte, le gâteau, le théâtre, le château, le thé, le tableau, la beauté, le manteau, la fontaine, le portail, le travail, l’ordinateur (m)
istisna: l’initiative *
t
2. sözcük sonunda ise okunmaz
le chat, petit, le lait, le maillot, le dent, la nuit, la mort, le mot, la fôret, le lit
t
3. -tion şeklinde yazılışlarda (s) sesi verir ve kalıp (-siyon) olarak okunur
le national, rationel le, la notion, la collection, l’exception (f), l’exhibition (f), la dictionnaire
istisna: -stion şeklinde yazılışlarda s (s) ve t (t) seslerini verir, kalıp (stiyon) şeklinde okunur: la question, la cogestion
yukarıdaki durumlar haricinde (okuma kuralı gerektiren herhangi bir harf grubu oluşmamışsa) aşağıdaki harfler, türkçe'deki gibi okunur:
b (b)
le bain, la table, la beauté, le tableau, le problème, la liberté, la boisson, le bœuf, blanc
d (d)
la dinde, le dimanche, le dent, chaude, le cadeau, la demande, le demain, deux, l’ordinateur (m), l’adresse (f), danser, le jardin, l’hirondelle (f), difficile, décider
f (f)
la fontaine, faire, le professeur, la fleur, le feu, difficile, la faille, fatigué, le fer, finir, la famille, la forêt, la girafe, l’enfant
istisna: œufs (m, pl) (l’œuf* l’öf olarak okunurken çoğulu des œufs ise de-z-ö olarak okunur, f söylenmez)
j (j)
le jour, aujourd’hui, je, le jeu, le jardin,
k (k)
le kiosque
l (l)
le lait, l’animal, la classe, blanc, le carnaval, le tableau, la fleur, l’élève, la clé, le lion
m (m)
le manteau, la main, le demain, le maillot
n (n)
non, le nom, noir(e), le nord, la nuit, enfin, le carnaval, l’âne (m), le manteau, le raison, le bain, le pain, la main, la fontaine, le demain, l’ordinateur (m)
p (p)
le pain, le portail, le professeur
r (r, aslında bu harfin genizden böyle yumuşak g gibi okunması durumu var ki, entryde izah etmek mümkün değil, ama bana kalırsa hiç kasmayın dalida gibi r'leri bastıra bastıra okuyun. tv5'te spikerlik falan yapmayacaksınız nasılsa..)
venir, rare, parler, la tarte, le carnaval, le théâtre, aujourd’hui, le raison, faire, le rail, le portail, le travail, le professeur, la fleur, l’ordinateur (m), l’erreur (f)
t (t)
(yukarıda yazıyor)
v (v)
le veau, le travail
galatasaray'ın utanmaması
rockefeller'ın hayır kampanyasına para göndermesi
-
havaleni aldım rockefeller kardeşim, küçük ve zayıf bir türkiye için ben de hayır diyorum. peki ya sen rothschild kardeşim ? sen de hayır diyor musun ?
edit : bu mesajı ciddiye alan arkadaşlar varsa uzman kontrolünde bakım görmelerini öneriyorum, bu kafayla çok yaşamazsınız.
çocukluğu hiçbir kemiği kırmadan geçirmek
-
valla o kadar bisikletten düştüm bileği yardım gözü yardım ele bacağa cam parçası soktum yüksekten çene üstü düştüm ama yok arkadaş bi yerimi kıramadım. büyük eksiklik.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: beyler kız istemeye gittim
1. hiç uğraşmadım açtım powerpointi sunum yaptım olmuş dediler aldım kızı gittim amk.
ogün samast oley
-
bugün 17 ekim 2010! galatasary lisesi önünde açıklama yapan ödp'lileri gören bir takım trabzonspor taraftarının attığı slogan.
allah belanızı versin gerizekalılar diyor, bir dahaki türkiye iğrençliğinde görüşmek üzere iyi akşamlar diliyorum.
ülkücü reisin üniversite kantinindeki konuşması
yurtiçi kargo'nun müşterisini evde bulması
-
ilginç bir gelişme. kesin teknik bir hata olmuştur. yoksa bilen bilir ki yurtiçi kargo'nun ticari stratejisi müşterilerini evde bulamama üzerine kurulmuştur.
şezlong tartışması sonucu 1 polisin ölmesi
-
akp edremit ilçe başkanının abisi olan plaj işletmecisinin polisi şehit etmesi olayıdır.
edit: tamam evladım polis ölü şehit falan değil rahatlayın mesaj atıp durmayın.
sma ilacı faturalarımıza 1tl olarak yansısın
-
faturaya yansıyanları gerçekten alıcısına ulaştıracaklarını bilsem 50 tl. de yansısın derim ama bu adamlar deprem zamanı çadır satmış adamlar. kimse güvenmez bunlara.
yaran fıkralar
-
bir türk, bir fransız, bir de ingiliz trenle yolculuk ediyorlarmış.
trendeki odaları sıcaklayınca fransız pencereyi açmış ve içeri bir tane sinek girmiş.
fransız hünerini göstermek için kılıcını çektiğiyle sineğe bir tane vurmuş ve sinek ortadan ikiye ayrılmış.
diğerleri hayretle bakarken, fransız cebinden karvizit çıkartmış ve ingilizle bizim türk'e vermiş, karvizitte "fransa'nın en iyi kılıç ustası" yazıyormuş.
bunu gören ingiliz hemen pencereyi açmış ve içeri bir tane daha sinek girmiş.
hemen okunu çekmiş bir fırlatmış sinek duvara yapışmış, cebinden karvizitini çıkartmış "ingiltere'nin en usta okçusu".
tabi türk altta kalırmı. hemen pencereyi açmış içeri bir tane daha sinek girmiş, bizim türk cebinden bıçağı çıkarttığı gibi sineğe fırlatmış, sinek yere düşmüş ve sinek bir kaç dakika sonra yerden kalkmış ve geri uçmuş.
bunu gören ingilizle fransız basmış kahkahayı bizim türk cebinden karvizitleri çıkartmış ve ingilizle fransıza vermiş.
"fenni sünnetçi remzi"