hesabın var mı? giriş yap

  • yaşadığınız yüzyılın en güçlü imparatorluğunda bir veliaht şehzade olduğunuzu düşünün , halkın sevgisine mashar olmuş , ordunun başa geçmesini istediği , devlet adamlarının gözünde geleceğin hünkarı olduğunuzu . annenizin babanız tarafından hor görüldüğünü .babanızın sizi sevgisinden mahrum ettiğini .üvey kardeşleriniz taht yarışında size rakip olamayacak kadar zayıfken ,onlar zevki sefa içinde yaşarken ,sizin hep çalıştığınızı ama babanızın onları takdir edip ;sizi görmediğini düşünün .babanızın en yakın arkadaşını üvey anneniz uğruna katlettiğini ve o üvey annenin şimdi sizin kellenizin peşinde olduğunu düşünün .
    tüm bunlara rağmen çadırınıza “baban seni katledecek” diye uyarı mesajları gelmişken .bırakın padişah olmayı hayatınızı kurtarmak için , gözü yaşlı annenizi sevindirmek için padişah olma şansını deneyip arkanızda olan ordunun desteğiyle oracıkta iktidarı ele geçirip padişah olabilecekken , babanıza olan sevginiz ve sadakatiniz devletin bekası için canınızı verebilecek olmanız yüzünden boynunuzu yağlı ilmiğe uzatıp o çadıra girip babanızın emri ile onun gözleri önünde can verdiğinizi düşünün .
    sizin bu sadakatiniz karşınsında adı muhteşem olan adaleti ile nam salmış babanız katliniz izleyip ardınızdan devletin bekası diye atıp tutar , oysa bilmez ki sizi katlederek devletin geleceğini ateşe atmıştır.
    şimdi tüm bunların ışığında siz düşünün kim muhteşem , kim adaletli. mustafa’nın beş yüz yıldır sönmeyen ışığı karşısında cihan padişahı muhteşem süleyman’ın karanlık yüzü görünüyor mu ?

  • hülya avşar’ın 10 yaşındaki kızı zehra çilingiroğlu’nun hülya dergisinin son sayısından itibaren köşe yazarı olması ve engin hayat deneyimlerini okurlarıyla paylaşması durumu. kendi adıma, zehra çilingiroğlu’nun bir “küçük virginia woolf ” olduğundan ya da onun yazarlık yeteneklerinden şüphem yok. ama türk medyasındaki sarsısıcı entelektüel rekabet nedeniyle zehra çilingiroğlu’nun yazarlığının daha çok hülya avşar’ın kızı olmasından kaynaklandığını düşündüğüm için – tamamen saçmalıyor da olabilirim- başlığı da bu şekilde açtım.

    şimdi konumuza dönelim ve hemen zehra çilingiroğlu’nun ilk yazısından bazı alıntılar verelim:

    -her çocuk gibi ben de hafta içleri alışveriş yapmaktan ve arkadaşlarımla buluşmaktan keyif alıyorum. tabii derslerimden arta kalan zamanlarda... hafta sonları da ormana gitmeyi, balık tutmayı ve sahilde koşmayı seviyorum.(...) annem gibi ben de ayvalık'a bayılıyorum. hafta sonları annemle fırsat buldukça antalya'ya kaçıyoruz. kışları kayağa gitmeyi ve londra seyahatlerini çok seviyorum.

    - sizin hiç tahta oyuncağınız var mı? taa ki nişantaşı'nda açılan tayga toys'a uğrayana kadar benim de yoktu. 'sihirli annem' dizisinde severek izlediğim inci türkay'ın açtığı mağazada, sadece kesilmesi uygun olan ağaçlardan yapılmış oyuncaklar satılıyor.

    -bay majör'le klasik müzik masalları dizisi bence harika. bay majör isminde bir müzik araştırmacısı, kimi zaman anlatıcı, kimi zaman maceranın içindeki biri olarak karşımıza çıkıyor. dizi çobanın mevsim yolculuğu (vivaldi), şatoda üç saat (bach), büyük sır (mozart), duygu makinesi (beethoven) isimli dört kitaptan oluşuyor. üstelik her birinde bulunan müzik cd'lerini, hem yalın olarak, hem de seslendirilmiş versiyonlarıyla dinlemek mümkün.

    ...........................

    10 yaşındaki kızını kendi ismini taşıyan, her ay kendi resmini kapak yapan dergide köşe yazarı yapmak nedir allahaşkına? hayır zehra çilingiroğlu’nun yeteneğinden tabii ki kuşkum yok. “üstelik her birinde bulunan müzik cd'lerini, hem yalın olarak, hem de seslendirilmiş versiyonlarıyla dinlemek mümkün”..müş. bu cümleyi kurmakta hala zorlanırım mesela ben. 17 yaşımda bu cümlenin dörtte birini kursaydım belki de babam bizi terk etmezdi. neyse kişisel acılarımla sizi üzmek istemem.

    aslında beni bir ertuğrul özkök okuru olarak asıl rahatsız eden; “kışları kayağa gitmeyi ve londra seyahatlerini çok seven” zehra çilingiroğlu’nun canımdan çok sevdiğim, kişisel yol göstericim, aykırı düşünür ertuğrul özkök’e rakip olma ihtimali. biliyorsunuz “haftasonu las vegas’da çok ünlü bir restorandaydım. yanımda çok ünlü bir türk iş adamı, onun güzel eşi ve al pacino vardı” yahut “dün akşam petrus bana yeni bir şarap göndermiş. tattım. ve o an dünyanın gerçekten yaşamaya değer olduğuna inandım” türünden yazıları biz ertuğrul özkök’ten öğrendik.

    peki ne olacak şimdi? aydın doğan bey, yarın bir gün, zehra çilingiroğlu'nu hürriyet genel yayın yönetmeni yaparsa? biz ertuğrul özkök'ü nereden ve nasıl takip edeceğiz? skyturk'ten mi? oh, ulu tengrim, öyle çok korkuyorum ki....buyrun bu da zehra çilingiroğlu'nun köşe yazarlığıyla ilgili bir haber linki:

    http://www.internethaber.com/…_detail.php?id=115435

    edit: kidmanist ve kibritsuyu'na düzelti için çok teşekkürler. ben korkudan, üzüntüden ne dediğimi biliyor muyum arkadaşlar?

  • seviyorsan gel burada yaşa denilmesi gereken insandır. yurtdışında bütün özgürlüklerden yararlanmasını bil ama burada özgürlüklerin kısıtlanmasını karşıdan izle, yok öyle şey.

  • anne with an e'yi büyük bir keyifle izlemiştim ve muhtemelen hiçbir introsunu da kaçırmadım. gördüğüm kadarıyla çok beğenilmiş ve yazılmış hakkında, ben ise sadece introsundan bahsedeceğim.

    anne with an e/ intro

    intro, sanatçı brad kunkle'ın sekiz resmi üzerine kurgulanmış. kunkle'ın sekiz resminin tamamı keten veya ahşap üzerine yağlıboyadan oluşuyor ve hepsini tamamlaması yaklaşık üç haftasını almış. tüm bu resimler 3d dijital modellere dönüştürülmüş. intro, kışın başlayıp sonbaharda bitecek şekilde mevsimlerle ilerliyor. mevsimler anne'in duygusal yolculuğunun göstergesi aynı zamanda.

    intro'da çok fazla detay var; diziyi izlediğinizde her bir detayın ne anlama geldiğini daha iyi anlıyorsunuz. tilki, baykuş, serçe, sinek kuşu gibi birçok detayın herbirinin anne ile bağlantısı var. çok daha dikkatli bakınca serçenin gözlerinin olmadığını görürsünüz mesela; bunun da dizinin uyarlandığı montgomery'nin ''anne of green gables'' kitabındaki bir bölümden esinlenildiği anlaşılıyor. kunkle, bu metaforun anne için de uygun olduğunu düşünmüş; anne'in yolculuğu herkesinkinden farklı çünkü. o bölüm;

    "kuşların nereye uçacaklarına karar vermeleri için altıncı hisleri vardır. bu simgeyi seviyorum; gezegendeki bu hayvanların altıncı hissi var, nereye gideceklerini biliyorlar."

    intro'dan bazı görseller;

    görsel

    görsel

    görsel

    anne with an e/ intro/ behind the scenes

    müzik ise the tragically hip grubunun ''ahead by a century'' single'ı, sözler ise şöyle ve anlamlı ayrıca;

    ''first thing we'd climb a tree and maybe then we'd talk
    or sit silently and listen to our thoughts
    with illusions of someday casting a golden light
    no dress rehearsal, this is our life

    and that's where the hornet stung me
    and ı had a feverish dream
    with revenge and doubt
    tonight we smoke them out

    you are ahead by a century (this is our life)
    you are ahead by a century (this is our life)
    you are ahead by a century

    stare in the morning shroud and then the day began
    ı tilted your cloud, you tilted my hand
    rain falls in real time and rain fell through the night
    no dress rehearsal, this is our life

    but that's when the hornet stung me
    and ı had a serious dream
    with revenge and doubt
    tonight we smoke them out

    you are ahead by a century (this is our life)
    you are ahead by a century (this is our life)
    you are ahead by a century

    you are ahead by a century (this is our life)
    you are ahead by a century (this is our life)
    you are ahead by a century

    and disappointing you is getting me down''

    kaynak

  • her yıl ekim ayında gezegenimize uğrayan bu orionidler bu yıl en iyi 20, 21, 22 ekim tarihlerinde özellikle 1 ve 4 saatleri arasında gözlemlenebilir.
    dün gece gökyüzü kapalı olduğu için kaçırdım bu şöleni. bugün akıbet ne olacak bilmiyorum.

    bu dünyadaki en eşsiz şey gökyüzü. nerde, nasıl ya da kim olduğun önemli değil.
    sadece yukarı bak!