hesabın var mı? giriş yap

  • muhafazakar fotografcilarimiz okumadan eksileyebilirler.

    basligi okudum ve leicanin asil olayini soyleyen yalnizca 1 entry ile karsilastim.

    leica zamaninda kucakta tasinan kutu formundan cepte tasinabilen, coraba, cantaya gizlenebilen, mekanik oldugu icin dayanikli, bozulsa da tamiri kolayve tum bunlara ragmen keskin fotograflar cekebilen makineler uretirdi. hal boyle olunca fotomuhabirleri leicalarini saklamayi basararak bir cok olayi fotograflamayi basardilar. aslinda buna benzer bir surecin suanda gerceklesiyor oldugunu dusunuyorum. buyuk hantal dslr'lerin yerini ufak aynasizlar hatta telefonlar almakta. cunku pratikler, cunku iyi cekebiliyorlar, cunku dikkat cekmiyorlar. adidasa gidip messinin ayakkabisini alabilirsiniz ama messi gibi oynayamazsiniz. fotograf gibi bir konuda makineler neden bu kadar abartilir ki? olay gozde degil midir?

    ayrica kimi de demis ki leica ile cekilen fotolarda garip bir guzellik var. var tabi ki de canim, leicayi sen ben almiyoruz ki. bunu meslek haline getirmis insanlar aliyorlar ve o fotograflari cekiyorlar. emin ol o insanlar iphonelar ile de o harika kareleri cekerlerdi.

  • başlık karakter sınırına takıldığı için tam anlatamadım ama sayın fahrettin koca twitterda az önce demiş ki;

    "almanya'da, beyin ölümü gerçekleştiği söylenerek hastaneden evine gönderilen, fakat göz işaretleriyle iletişim kurabilen vatandaşımız osman bey, az önce uçakla ankara’ya getirildi. 59 yaşındaki hastaya, cumhurbaşkanımızın olaydan haberdar olmasıyla “evi”, yani ülkesi sahip çıktı!"

    ilgili twite burdan ulaşabilirsiniz.

    ben türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak yıllarca almanyada veya avrupada huzur içinde yaşadıktan sonra en ufak bir sağlık sorununda ülkeye getirilip şov yapılmasını kabullenemiyorum. kaldı ki twitte epey tutarsızlık var. göz işaretleriyle iletişim kurabilen birinin beyin ölümü gerçekleşmesi de mümkün değil diye biliyorum. ülke kaynaklarını bu tarz şeylere harcamaktansa keşke ülkemizdeki sağlık sistemini iyileştirerici adımlar atılsa, aylar sonraya bile randevu alamayan insanlar tanıyorum.

  • ülkemizde akademisyenlerin ve öğrencilerin önemli sorunlarından birisi makalelere erişimdir. makaleyi arayıp bulmak google ile yapılan bir işlem gibi görünse de makalenin tam metnine ulaşmak o kadar kolay değildir. araştırmacılar aradıkları makalelere öncelikle kendi üniversitelerinden sonra ulakbim'den ulaşmayı denerler. ulakbim veya kendi üniversitelerinin ise hangi yayınların veri tabanlarına abone olacağı ise tamamen rasgele oluşturulmuş gibi görünmektedir. mesela aydın adnan menderes üniversitesi, hacettepe üniversitesi'nin abonelik sağlamadığı bazı dergilere abonelik sağlamakta iken bazı dergilerde tam tersi bir durum söz konusudur.

    araştırmacılar kendi okullarından veya ulakbim'den ilgili makalelere ulaşamazlarsa ellerinde kalan tek şans 15 dolar ödeyip makaleyi satın almaktır. bir çalışma için yaklaşık 20 makaleyi incelemesi gereken sefil bir araştırma görevlisinin 300 dolar ödemesi o kadar da kolay değildir. bu sebeple aklıma gelen fikirdir makale aranıyor duyuruları.

    bu duyurular sayesinde bir makaleye ihtiyacı olan sözlük yazarları diğer sözlük yazarlarından yardım isteyebileceklerdir. mesela ben kendi üniversitemin sağladığı online aboneliklerle ulaşılabilen makaleleri sağlayabilirim.

    edit: şöyle bir imkan da varmış: (bkz: sci-hub.org)

  • bmx sporcusu taner erdaş, sporla hayatını değiştirenlerden. kontrol artık onda ve karar vermek için zamanı nasıl kullanacağını en iyi o biliyor.

    “bir sporcu gibi yaşamak için bazı şeylerden vazgeçmek gerekebiliyor. başarılı olmak için çok daha fazlasından vazgeçebilirsin. o his, insanı çok farklı bir yere taşıyor. bisikletin üzerindeyken hızlı karar vermek durumundasın. hızlı karar vermeye bmx ile başladım. hangi yöne gideceğin, hangi hareketleri yapacağının pek de bir önemi yok. önemli olan çıkıp oynaman. çık oyna.

  • az önce konuşurken yeni neslin hiç bilmediğini farkettiğim olay.

    +sen üniversite sınav sonucunu nasıl öğrenmiştin?
    -gazeteden.
    +??!!
    -niye şaşırdın?
    +cidden nasıl öğrendin?
    -gazeteden diyorum ya...
    +manşet mi atmışlardı agrali miles şurayı kazandı diye...
    - ya ciddiyim... gerçi a tabii, siz görmediniz di mi o dönemleri? gazeteler ek çıkarırdı onun için.

    üzerinden yarım saat geçti, hala inandıramadım... dalga geçtiğimi düşünüyor. düşünüyorum da şimdi, üniversite, anadolu liseleri sınavı, hepsinde sabahın köründe gidip gazete bayiinin önünde sabahlamış insanlarla beraber ilk gelen gazetelere hücum etmek filan... şimdi gerçekten bana da pek inandırıcı gelmedi.

  • geçen hafta birisi:
    “önümüzdeki 500 yıl boyunca kesinlikle yaşanmayacak bir olay söyle” dese,
    “öğrenci yurdunda karantinaya alınmış yaşlı umrecilerin yurttan kaçmak için polisle çatışması” diye yanıtlardım.

    kaynak: twitter @erdemaksakal