ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
faiz indirimi sonrası zam yapan ev sahipleri
-
devlet bu krediyi toki'nin yeni yapacağı ucuz konutlar için uygulamalı.
hazırda bitmiş evler için değil.
toki de maliyetine evleri halka satmalı.
işte o zaman emlak piyasası biraz regüle olur.
john le carre
-
casus romanları yazarıdır. romanlarında aksiyon göreli az olsa da insan ilişkileri ve davranışları arkasındaki motivleri detaylı inceler. 2011 yılında, nordik bir bakışla (yönetmeni, tomas alfredson) en iyi romanlarından olan tinker tailor soldier spy sinema filmi olarak çekilmiş ve gösterime girmiştir.
kadınların insanı dibe çektiği gerçeği
-
eski turkiye'de lojman diye bir kavram vardi, hem devlet hem de ozel sektor lojman saglardi.
cuzi bir miktar kira odeyerek kalirdin.
bu lojmanlarin en kotu ozelligi aileleri rekabet icine sokup erkekleri batirmasiydi.
sirf bu yuzden erkekler lojmanda kalmak istemezdi.
- kamurangil bulasik makinesi almis ben de isterim(o zamanlar buyuk luks)
- otomatik camasir makinesi almislar isterim.
- yazlik almislar bizim de almamiz lazim.
kadinlarin sonsuz istegi ve rekabeti aile babalarini hizlica dibe cekiyordu.
simdi kadinlar instagram denen copluk icinde yasiyorlar. yeni neslin lojmani bu oldu.
gunun en az 8 saatini instagramda geciriyor, kullanmayana da ss alip firlatiyor.
anneannesi bile kacamiyor zorla gosteriyor, yakin gozlugu arattiriyor.
bunu da isterim, buna da gidelim...
pandemide para bastilar diyorlar ya hikaye, dunyada enflasyonu karilar tetikledi sonsuz tuketim dongusune girdiler.
amerika bile %100 enflasyon yedi.
arabalardan nefret eden, en adi arabaya senelerce binen arkadasima 2 milyona araba aldirdi karisi.
hem de arabalarin dibi vurdugu donemde.
bak dikkat et erkek urunlerinin fiyati artmiyor hatta dusuyor.
ps5 fiyati duserken, dyson supurge 4 katladi.
karilarin seni zorla goturdugu boktan kahvalti 1000 liraya geldi, erkegin sevdigi iskender 350 tl.
bu rekabet isi azalmayacak sonsuza kadar devam edecek ya da babaniz gibi otoriteyi kurup ipleri ele alacaksiniz.
almiyorum lan dyson'i evdeki supurge neyine yetmiyor diyeceksin.
debe edit: onlarca destek mesaji geldi sagolun.
dyson neferleri ise kudurmus, bu benim icin basaridir kudurun.
surda bir delik actik, yuklenin yikalim amk.
biz bu dunyaya kredi karti borcu odemeye mi geldik arkadaslar. acin ekstrenize bakin kendi isteginizle kac para harcamissiniz bunun yuzdesi nedir.
yalan dünya
-
"sahnede eğer bir silah varsa mutlaka patlar." bunu hepimiz biliyoruz.
gülse birsel de bunu o kadar göstere göstere, gözümüze soka soka yapıyor ki, bir sonraki sahnede ne olacağını anlamak hiç de zor olmuyor.. hatta ne olacağını çözdüğümüz için devamını izlemesi ziyadesiyle sıkıcı geliyor.
misal;
orçun, eylem'e içirmeyi düşündüğü kızları coşturduğu söylenen içkiyi cebinden çıkarıyor, eylem'e sesleniyor. birden annesi gelince, o elinde dursa bile görünmeyecek küçücük şişeyi panikle baharatların arasına atıveriyor. (ki cebine geri koyması daha kolay bir hamle olabilirken)
hee bu demek oluyor ki, onu oradan alamayacak ve annesi onu yemeklere koyacak.
peki yanıldık mı? hayır? aynen düşündüğümüz gibi de oldu.
bu kadar mı? tabi ki değil..
emir hasta yatıyor. rıza'nın deniz'e hediye ettiği orkideden oldukça rahatsız. çiçeğin ortamki oksijeni aldığını ve bu yüzden rahat nefes alamadığını söylüyor. çaktırmadan, deniz görmeden çiçeği terasa koymak için hızlıca çiçeği kapıp terasa çıkıyor. çiçeği masanın üzerine koyuyor. sonra da ne alakaysa çiçeği sulamaya kalkıyor. (çiçeği koy içeri gir, çiçek sulamak da neyin nesi) derken deniz'in sesi duyuluyor. panik yapan emir elindeki suyu nereye koyacağını bilemezken su yere dökülüyor ve koşarak içeri giriyor.
hee, yere su döküldüğüne göre biri bu suya basıp düşecek.
bi'şeyler bi'şeyler oluyor, diş ağrısı çeken bora terasa çıkıyor. "heh! suya basıp, kayıp düşecek kişi de geldi" diyoruz hepimiz.
neden bora? çünkü tüm uğraşlara rağmen dişi çekilemedi, ayağı kayıp düşsün ki, diş kendiliğinden çıksın.
eee yanıldık mı, hayır!
çünkü gülse birsel, bir sonraki sahnede ne olacağını şıp diye çözmemizi sağlayacak basit oyunlar kurguluyor. ve bu da bildiğimiz, sevdiğimiz gülse birsel'e hiç yakışmıyor. kendisinden daha yaratıcı kurgular bekleyen bizleri hayal kırıklığına uğratıyor.
şahsen ben uğruyorum.
bizi israfla suçlayanlar içki masasından kalkmıyor
-
haram parayla süt içeceklerine helal parayla içki içmeyi yeğlediklerindendir.
19 ağustos 2014 beşiktaş arsenal maçı
-
o değil de bu arsenalli lavuklar o stadı nasıl buldular. taksici 200 euro kitlemiştir bunlara.
15 nisan 2020 cezaevi tahliyeleri
-
sabahın erken saatlerinde başlayandır.
erdoğan affı ile yaklaşık 90 bin kişi serbest kalıyor.
mahkumlar otobüslerle çıkarılıyor ve uzatılan mikrofonlara hep bir ağızdan "tayyip erdoğan ve devlet bahçeli'ye teşekkür ederiz." diyorlar;
kaynak: https://twitter.com/…tatus/1250278115617550336?s=19
erdoğan affı ile tahliye olan mahkumların suçları;
- taksir/bilinçli taksir ile öldürme (trafik teröristleri, maganda kurşunları, soma, çorlu faciaları...)
- her türlü yaralama (aile içi değilse serbest! hem kadına hem erkeğe, sonucu ölüm de olabilir hiç farketmiyor) (nitelikli veya değil)
- hırsızlık (nitelikli veya değil)
- dolandırıcılık (nitelikli veya değil)
- yağma / gasp (nitelikli veya değil)
- çete faaliyet
- güveni kötüye kullanma
- karşılıksız yararlanma
- mala zarar verme
- hakkı olmayan yere tecavüz
- haneye tecavüz
- fuhuş, pezevenklik
- çocuklara müstehcen yayın verme/satma
- tehdit
- alıkoyma
- kaçakçılık (insan kaçakçılığı dahil)
- sahtecilik (kamu sağlığını tehlikeye sokacak biçimde ilaç, ürün sahteciliği, evrakta sahtecilik)
- rüşvet, irtikap
- firar.
kaynak: https://www.milliyet.com.tr/…e-vuruyor-2020-6188133
cep telefonunuz kişiliğinizi gösterir
-
kişiliğin satın alınabilen bir şey olduğunu öğrenmemize vesile olmuş tespit.
yeni nesil annelerdeki çocuk doğurdum şımarıklığı
-
genç evlilerdeki olağanüstü kıroluk'un bir sonraki level'ıdır.
"hadi çocuk yaptım beni takdir et" diye beklerler sanki bana yapmışlar gibi!
edit: sorun çocuk doğurmaları değil, sorun bunu köpürtmeleri. tabii ki annelik, anne olmak dünyanın en güzel duygusudur. "kediler köpekler ana olmasın" der annem. en uysal havyan bile yavrulayınca alacaklar korkusuyla nasıl da sahiplenir ve vahşileşir.
çocuk doğurdun diye ilk yaptığın geceden son dakikasına kadar log tutman, ifşa etmen ve başkalarının kafasını şişirmen gerekmiyor.
istiklal caddesi'nde 1 ayda 35 dükkanın kapanması
-
caddenin profili değişti. araplar, karaçarşaflılar falan doldurdu caddeyi. bu insanlar mı alışveriş yapacak ? tabii ki hayır. bunlar para da harcamayan bir güruh. hem diğer batılı turistleri ve seküler kesimi caddeden soğuttukları gibi bir de kendileri de para harcamayınca ortaya çıkan doğal sonuç bu.
kiralar yüksek denilse de, bu kiralar eskiden de yüksekti. ama bir şekilde işler yürüyordu. çünkü caddenin eski müşteri profili buna uygundu. şimdi değil.
27 şubat 2016 can dündar köşe yazısı
-
bir yandaş yazı denemesi erdoğan'a açık teşekkür başlıklı yazıdır. dikkat, ayar üstüne ayar içerir.
köşe yazısı linki
edit: içimin yağları erimiştir.
edit2: bakın çok enteresan.
sapir-whorf hipotezi
-
eskimo dilinde deve ya da benzeriyi açıklayan bir sözcük yokken "kar" sözcüğünü karşılayan onlarca sözcük bulunması, arapçada çok sayıda deve türevini ifade eden sözcüğe rastlanması da bu hipotezin klasikleşmiş örneklerindendir.
sözlüğü dilbilimciler bastı içerik de dilbilimselleşti tabi.