hesabın var mı? giriş yap

  • cumhurbaşkanı erdoğan'ın çanakkale köprüsü açılışında halka sorduğu soru.

    link

    kalabalık "hayır" cevabı veriyor.

    kalabalığın yarısının cebinde 200 tl olmadığına yemin edebilirim ama kanıtlayamam.

  • teoman’ın yıllar önce, şöhret yolculuğu başlamadan reklam ajanslarına iş başvurusu için hazırladığı profesyonel özgeçmişi..
    ünlü rockçını asi ve aykırı karakterini yansıtan cv'nin sonunda "beni şimdi almazsanız sonra çok yanarsınız, eylemlerim sürecektir” yazıyor. *

    görsel

  • iste insanlari meraksiz birer magazin coplugu haline getiren medyanin butun sorunlarinin ozeti olan yaratik. oyle tabii ya. soyle mukemmel bir varlik hakkinda haber yapip da, erkeklerin daginikligina ve kadinlarin abazaligina odaklanmak nasil bir sigliktir, yarabbim, sen hurriyeti bagisla.

    efenim toxoplasma gondii evrimin nadide orneklerinden birisi. simdi bazi parazitler, canlilarin vucuduna giriyor ve ona zarar veriyor. fakat hostu oldurecek kadar zarar veren parazitler pek basarili degil, cunku host oldugunde parazit de oluyor cogu zaman. o yuzden baskin strateji canliyi, en azindan baska hostlara yayilana kadar ayakta tutmak.

    bu yayilma mekanizmalari cok ilginc. parazit olmasa da, mesela nezle virusu, burundaki dokulari hassaslastirip hapsirmanizi, bu sayede tukrukle saga sola sacilmayi hedefliyor. bazi parazitler ise host canliyi kontrol ediyorlar, ornegin hormonlar uretip, o hormonlarin beyni etkilemesine ve bu sayede davranislarin degismesine calisiyorlar. kuduz ise daha etkili, hormonla filan degil direkt beyne gidip yerlesiyor, o canliyi daha saldirgan yapiyor ve isirikla diger canlilara geciyor. bazisi ise duyu merkezlerini tamamen tahrip edip, o hayvanlarin kolayca yem olmasini ve bu sayede baska hayvanlara aktarilmayi bekliyorlar.

    iste bu yaratik, hostu zombiye ceviren bu sofistike stratejileri bir adim ileri goturuyor, beyin fonksiyonlarini boyle genel birsekilde etkilemek yerine bir nevi surgical strike yapiyor: olayin guzelligini anlamak icin parazitin yasam dongusune bakmak lazim. parazit bircok canliya gecebiliyor ama ancak kedilerde ureyebiliyor. yeterince uredigi zaman kediler diskilari yoluyla bu paraziti saga sola yayiyorlar, kemirgenler gelip bu diskilari yiyor. sonra o kemirgenler baska kedilere yem oluyorlar ve parazit yayilmis oluyor, o kedilerde de uremeye basliyor. parazit bu iki asamali yolculugu tamamlamak icin kemirgenin duyu merkezine saldiriyor kolay yem olabilmesi icin. ama parazitin acisindan baktiginizda, butun duyu merkezlerini yoketmek aslinda iyi bir taktik degil. cunku parazitin ureyebildigi tek ortam kediler, ya ortalikta mal mal dolasan fareyi bir kus kaparsa? namussuz, kusun bunyesinde de yasayabiliyor ama ureyebilmesi icin bir kedinin o kusu yemesi lazim, olme essegim (kusum) olme. o yuzden de parazit, kemirgenin koku merkezine saldiriyor ve koku merkezinde de sadece bir noktaya: kedilerin feromonlarina tepki veren noktaya. ta ta ta taaammm.

    evet, kemirgenler kedilerden kacmayi annelerinden gorup falan ogrenmiyorlarmis (ogrenme sanslari yok, deneme yanilma metodu biraz pahaliya patlar), onun yerine kedilerden kacmak icin hardwiredlar, belli bir kokuyu alinca beyin adrenalin salgiliyor, vucut alarma geciyor ve o kokudan uzaklasiyorlar, sevmiyorlar. iste parazitimiz bu tepki mekanizmasini bozuyor. isin guzel tarafi o tepkiyi yoketmiyor da, tersine ceviriyor. yani o feromonlar, fareye cekici gelmeye basliyor. adam kediye dogru atiyor kendini.

    insallah herkes bu adaptasyondaki estetigi gorebiliyordur. kuduzdaki gibi -ki kendisi super bir mekanizma- butun beyin manyamiyor, aksine hayvan son derece normal, akilli, yiyip icip hayatini idame ettiriyor. ettiriyor ki kustan kopekten kacabilsin. ama kedi gordu mu kendini onun kucagina atsin. ve parazitimiz de kedinin bunyesinde cogalsin, bir baska kemirgen o kedinin bokunu yiyince dongu tekrar baslasin. uremek icin aslan bunyesine ihtiyaci olan bir parazitin, bizim futbol oynayip felsefe konustuktan sonra bir anda durduk yere hayvanat bahcesine gitmemizi, aslanin kafesine girip kafamizi agzina sokmamizi saglamasi gibi birsey.

    simdi bir yanda bu var, bir yanda kadinlarin sevhetlenmesi filan. hayir sevhet cok nadir bir durum olsa neyse de, her gun gordugumuz sey (20 erkegin yaptigi sekizi yaparim, kadinlar bana deyanamiyor)

    bu entryde emegi gecen kitap icin (bkz: monkeyluv) *

  • başlığına kaltakların doluştuğu türkiyenin en iyi spikeri. maç anlatışına hayran olduğum, sırf o anlattığı için daha keyifli maçlar izlediğim süper adam. seni sevmeyen adamın çükü düşsün, kadının amı kurusun. işte piremiyer lig buuaaaaa.

  • bir erkek bir anda mesajlaşmayı bırakmışsa, mesajlaşmaya başlarkenki niyet ya da amacının gerçekleşmeyeceğini fark etmiştir. fark ettiği anda film kopar. enerjisini başka seçenekler için harcamak ister, yeni amaçlar oluşturup yoluna devam edecektir.
    biz kadınlar gevezeyiz, o kadar çabuk bitiremiyoruz diyaloglarımızı. neyin yolunda gitmediğini görüp ders çıkartmadan bitirmeyiz hiç bir şeyi.

  • bu biraz hüzün, biraz gariplik, biraz şaşkınlık ve çokça da eskişehir soğuğu hikayesidir.
    çoğu öğrencinin yaptığı gibi faturalar (elektrik, doğalgaz, telefon) mümkün olduğu kadar ihmal edilir. elektriğin ya da doğalgazın kesileceğine dair bir ihbarname gelene kadar ödenmez faturalar. bu ihbarname geldiğinde aceleyle para denkleştirilir ve son dakikada ödenen faturalarla deyim yerindeyse son dakika golleriyle yaşam devam ettirilir.
    yine son ana bırakılmış faturalar fakat bu sefer öğrenciler biraz daha umursamazdır. çünkü faturalar ödenmeden ara tatil için memleketlere gidilmiştir. evden ilk dönen vennus olmuştur. ve eve geldiğinde gördüğü manzara ürkütücüdür: doğalgaz borcundan dolayı mühürlenmiştir (olayın ürkütücülüğüne dair şüphesi olanlar bir kış gecesi eskişehir soğuğunda biraz dolaşmayı deneyebiliriler). "yarın para bulur öderim" düşüncesiyle bir gece idare edebileceğini düşünen vennus evde başka hiçbir ısıtıcı olmadığı için bulabildiği tüm battaniyeleri üstüne sararak uyumaya çalışır ve bir yandan da "donar mıyım lan acaba?" diye kendine sormaktadır. o gece gerçekten de vennus'un hayatındaki en soğuk gece olmuştur.
    ertesi gün doğalgaz borcu ödenir, akşama kadar doğalgazın açılacağı öğrenilir. vennus akşam olana dek eve gitmez çünkü okulun boş ve sıcak laboratuvarları vennus için gerçekten iyi bir alternatiftir. akşam eve döndüğünde gördüğü manzara bir gün önceki manzara kadar dehşet vericidir: doğalgaz henüz açılmamıştır. vennus çaresiz biçimde, o soğuk gecelerden bir tanesine daha merhaba demek üzeredir. kafaya geçirilen kapşonlar, üzerine örttüğü battaniyeler lokal bir ısınma sağlamaktadır ama kafa battaniyelerden dışarı çıkarıldığında inanılmaz bir soğuk yüze tokat gibi çarpmaktadır. "dün donmadım ya bugün de donmam herhalde" diyip uyur.
    ertesi gün, doğalgazın ufak bir aksilikten dolayı açılmadığını öğrenir ve doğalgazın artık kesin açılacağına dair güvence almıştır yetkililerden. vennus doğalgazın açılacağından emin bir şekilde akşama kadar gezer dolaşır ve vakit geç olduğunda eve gelir. doğalgaz vanasındaki mühürün kaldırıldığını görür, sıcak bir ev artık vennus beklemektedir (bekle sen). dairenin kapısı açılır. el, lamba düğmelerinden birine uzanır ve o an elektrik çarpmışa döner: elektrikler borcundan dolayı kesilmiştir. o an belki gerçekten elektrik çarpsa çok daha mutlu olacaktır vennus, çünkü ısınması için kombiye, kombinin de elektriğe ihtiyacı vardır. yapacak bi şey yoktur, borcun ödenmesi, elektriklerin tekrar açılması gerekir. o soğuk gecelerden en az bir tanesi daha onu beklemektedir. "keşke bir kutup ayısı, bir penguen olsaydım, başlarım üniversitesine" der ve uykuya dalar. ertesi gün onun için sıcak bi gün olmak zorundadır, çünkü elektrik faturası da ödenmiş, elektrikler tekrar açılmıştır. vennus kombiyi açar fakat ateşleme yapmamaktadır. kullanma klavuzundan kombiye biraz su basıp, su basıncını artırması gerektiğini okur. kombiye giden su borusunun vanasını çevirir fakat hiçbir hareket, gelişme, huzur verici bir su akış sesi yoktur. o an akıllı su sayacının üstündeki şu yazıyı hatırlar: "kredi az"

  • bence bu konu şu an klavye başında değil de, mesela bi 10bin metrede türbülanstayken de tartışılmalı. o zaman da fazla geliyor mu görmek lazım.