hesabın var mı? giriş yap

  • otomobil arka kapısı açık bir şekilde kadraja giriyor.

    bebek, koltuğu emniyet kemeriyle sabitlenmediği için arka kapıdan caddenin ortasına düşüyor.

    anne, panik hâlinde el frenini çekmediği ve belki de geri vitese taktığı arabadan atlayıp önünde oğluyla çocuğuna koşuyor.

    oğlu hemen yetişip kardeşini kucağına alıyor.

    anne, tam bebeğini kucağına almışken el frenini çekmediği araba önce oğluna, sonra kendisine çarpıyor.

    oğul, arabayı son anda fark edip, kenara çekiliyor. fakat o anda arkasını dönmüş olan anne, kucağında bebeğiyle arabanın altında kalıyor.

    tam o anda, gerilerden gelen kahraman bir delikanlı anneyi ve bebeğini kurtarmak amacıyla arabaya atlıyor. gelgelelim, otomobillerle arasının pek iyi olmadığını hemen belli eden delikanlımız arabayı geri vitese takarak anneyi iyice arabanın altına alıyor.

    neyse ki o ana kadar olanları bön bön izleyen genç kadın, yetişip bebeği anneden alıyor. sonra da anne kendi imkânlarıyla arabanın altından çıkıyor. bir şeyleri yokmuş gibi görünüyor.

    hadisenin tüm aktörleri içinde panik hâlinde en mantıklı hareket eden kişi, muhtemelen 12 yaşından fazla olmayan oğul... diğer herkes mala bağlamış resmen. allah kimseye böyle bir şey yaşatmasın. yaşatırsa da akıl fikir versin.

  • (bkz: nuri leflef kundura cilası)

    pazar öğleden sonraları ayakkabıları, serili gazetelerin üzerinde boyarken o tanıdık koku yayılırdı eve. fırçayı sallarken keyifli keyifli ıslık da çalardı bazen. boya sandığıyla sokaklarda gezdiği çocukluk yıllarını, öğle sıcağında bir ağacın altında içtiği gazozun tadını hatırlatıyordu belki de. yeni yeni anlayabiliyorum canım babam; biz büyüdük, sen gittin. mekanın cennet olsun.

    edit: mesajlarıyla yüreğimize dokunan tüm dostlara selamlar...

  • "sadece 1 kere mfö denmiş olması sözlüğün aktif kullanıcılarının yaş ortalamasının 30 altı olduğunun ispatı gibidir." diyenler için inanılmaz bir haberim var!

    bazılarımız başlıkta arayıp, hali hazırda yazılmış olanı tekrar yazmamak gibi çok acayip bir şey yapıyoruz. ben de inanamıyorum ama nedense oluyor yani.

    adetullah: (bkz: mfö) diyeyim bari

  • güçlü bir kız. alışveriş poşetlerini kendi taşır, otobüste sıkışan camı açar, yolda kalmış arabaya el atar, kavanoz açar. e daha ne olsun.

  • geçen yıl, birkaç öğretmene akıl hocalığı yaptım. harika bir bilgi zenginlikleri ve gerçekten iyi soruları vardı. en iyi 5 tavsiyemi yeni öğretmenler için derleyebileceğimi düşündüm.

    1. telefon numaraları

    cep ya da ev telefonunuzu asla bir ebeveyne vermeyin. aileler size okulun sitesinde yer alan e-mail adreslerinizden ulaşabilir ya da okulu arayarak mesaj bırakıp sizin aramanızı isteyebilir. siz bir profesyonelsiniz ve iş ile ilgili bilgilerinizi kişisel bilgilerinizden ayırmalısınız. ben de hayatımdaki diğer profesyonellerin (doktor, diş hekimi, muhasebeci) ev numaralarını bilmiyorum.

    2. yüksek ses

    sınıfta yangın çıkmadıkça ya da biri ölmedikçe, çocuklara bağırmak uygun bir davranış değildir. onların dikkatini çekmek ya da davranışlarını düzeltmek için farklı yollar bulun. düzeni bozan öğrenci ile bire bir konuşmak, onu tüm sınıfın önünde merkeze alarak konuşmaktan çok daha yararlıdır. fark ettim ki tutarlı bir dikkat çekme işareti, işe yarıyor. ben ondan geri sayıyorum ama öğrencilerim biliyor ki bazen parmaklarımla da geri sayıyorum. bu özellikle sesiniz kısıldıysa çok işe yarıyor. bir dakika, öğretmenler hiç hasta olmazdı, değil mi?

    3. hasta olunan günler

    yeni öğretmenle arasında sınıfın onlar olmadan hayatta kalamayacağına dair genel bir kanı var. bu doğru değil. size söz veriyorum ki öğrencileriniz hayatta kalır ve siz geri döndüğünüzde sizi görmekten heyecan duyacaklar. sınıftan uzak kaldığınızda hazırlanacak birçok iş de birikecek. fakat sizin fiziksel, zihinsel ve duygusal sağlığınız değerlidir ve hasta olduğunuzda öğrencileriniz için “oyun” olmayın.

    4. planlama

    yeni öğretmenler aktivitelerin ne kadar süreceği hakkında yeterli deneyime sahip olmadıkları için genellikle verimli olmayan fazla ya da az plan yapıyor. biz emektar öğretmenler ise anlaşılmaz bir biçimde saate bakmadan zamanı hesaplama yeteneğine sahibiz. bunu geçenlerde bir aile toplantısında yaptım ve insanlar gerçekten geçirdiğimiz zamanı hesaplamadaki şaşmaz tahminim nedeniyle çok şaşırdı. endişelenmeyin, siz de pek yakında zamanı bilme hakkındaki bu anlaşılmaz beceriye ulaşacaksınız. yeni öğretmenler sınıfın zamanı maksimum kapasite ile kullanabilmesini sağlamak için ilk başlarda fazla plan yapmalı. ancak fazla plan yapmak gece 2.00’ye kadar ayakta kalıp daha fazla bilgi aramak anlamına gelmez. bu bir yedek planınız olduğu anlamına gelir. teknoloji her zaman başarısız olabilir, özellikle de değerlendirme yaparken. bunun için birkaç tekrarlama, gözden geçirme faaliyeti –çalışma notları hazırlama, ekstra çalışma sayfaları-, zamanı verimli kullanmaya yardımcı olabilir.

    5. öğrencileri tanımama

    müfredat önemlidir fakat öğrencileriniz sizin onları tanıdığınızı, ilgi alanlarını, tutkularını ve hobilerini önemsediğinini hissederlerse daha verimli bir şekilde öğreneceklerdir. ben her derse, tüm sınıfı kapıda karşılayıp “günaydın, iyi bayramlar, iyi akşamlar” gibi bir selamlama ile başlar ve öyle bitiririm. öğrenciler kitaplarını, kağıtlarını, kalemlerini, giriş kartlarını düzenlerken ben sınıfta dolaşırım ve farklı öğrencilerle konuşmak için dikkatimi çeken ya da onlarla ilgili bir konu bulurum.

    tamam, bir tane daha….

    6. oturma düzeni

    oturma düzeni kişiye göre değildir. siz bir öğretmensiniz ve her öğrencinin mümkün olan en iyi şekilde öğrenme fırsatına sahip olmasını sağlamalısınız. bu, uygun olan her aracı kullanabileceğiniz anlamına geliyor. en güçlü araçlardan biri de oturma düzenidir.

    öğrencilerime “bu uzun süreli bir durum değil. sık sık değişebilecek bir oturma planı. fakat sizin göreviniz bu düzenleme sırasında olabileceğinizin en iyisi olmak” derim.

    kaynak: http://2peasandadog.blogspot.ca/…tored-several.html

    kaynak

  • abd'deki orta-yuksek gelirli kesimin buyuk cogunlugu sunnetlidir, hijyen amacli.

    kaynak: abd'deki orta-yuksek gelirli kesimin buyuk cogunluguna vurdurttum.

  • benim de bazen kaldigim bir ikilem bu; pazarda fermuari acik kadini uyarip "sanane hava aliyor belki!" cevabini alan annemden sonra.
    yazik kadincagiz dumur olmus asgshdgs

    edit: #51624833 anne sozluk yazarligi almisin hayirli olsun ama kullanici adini niye amdan abla diye aldin, hic olmus mu :/