hesabın var mı? giriş yap

  • bir buçuk yıldır jr backend developer olarak çalışıyorum. çalıştığım firma temmuzda enflasyon zammı da yapmadı. linkedın üzerinde başvuru yaptığım yurdışından tr ye ofis açan bir şirkette mülakata girdim ve mülakatı başarılı olarak geçtim. bana doğrudan maaşımın 2 katını teklif ettiler. bütün yan haklarımı da koruyacaklar. burada yaptığım işin birebir aynısı hiç bir değişiklik yok. sadece ingilizce şartı var extra olarak. bayramdan önce istifamı verdim. arife günü şuan çalışmakta olduğum şirket bana aynı maaşı teklif etti kalayım diye. sırf bunu yapabilecekken sesim çıkmamış diye zam yapmamışlar resmen. şimdi itimad edip kalmamı bekliyorlar. türkiye de zihniyet budur. kriz sadece kurdan kaynaklı ve yazılımcılara özgü değil, çürümüş bu zihniyetin hakim olmasından kaynaklanıyor. bu zihniyet ile memleketin neresinde çalışırsanız çalışın hep ensenizde bir soluk gibi hissedeceksiniz. çalışan olarak değer görmeyeceksiniz. kendinizi kurtarmaya bakın şirketler insanı bozuk paradan daha kolay harcıyor çünkü...

  • toyota türkiye ceo’su ali haydar bozkurt salgın döneminde çalışanlarını yüzüstü bırakmayacaklarını belirterek, "bir yıl araç satmasak da maaş ödeyeceğiz, kimseyi işten çıkarmayacağız, devlet desteğini de ihtiyaç sahiplerine bırakacağız” dedi.
    böyle patronlar da var işte, kendisini tebrik ediyorum.

    kaynak

  • karşındakini en güzel aşağılayan tavsiye bu. gezi'de de kullanılmıştı bol bol. bir mihrak var. bu bizi oyunlara getiriyor. ama bizim kafamız basmıyor anlamıyoruz. bu tavsiyeyi veren abi biliyor bir tek bunları. tüm resme hakim. "kırmızılı kadın nerde?" yaaa. işte oyun. "beş günde oyun parkı yapılır mı?" aha oyunu çözdü. ama ah bu reşit ama yine de saf gençlik. ah be çocuk.

    bu muhteşem abiden ne yazık ki ülkemizde dört tane olduğundan kendisinden sürekli tavsiye alamıyoruz. mecburen kandırılıyoruz. mecburen ölüme gidiyoruz pisi pisine. "niye hdp milletvekili ölmedi?". işte komplo çözüldü. burada işin sırrı doğru soruları sormayı bilmekte. kimse kalkıp mantıklı cevap veremiyorsa haklı olduğunuz tescilleniyor. guiness'ten bir memur gelip alnınıza "aşmış" damgası basıp gidiyor. tebrikler.

    "madem evrim var niye maymunlar insan olmuyor?"

    işte komplo çözüldü. soruyu sormak yetiyor. gördüğün üzere sorunu mantıklı bir tabana oturtman gerektirmiyor soru sorman yeterli.

    alakalı olarak (bkz: dış mihrak/@ssg)

  • aradan geçen 11 yıl 4 saat saat sonra bile tazecik, dumanı tütebilen acı.

    yaşanan ilk acıysa ve anneler günü ise o gün, inanası gelmez hiç insanın. çok küçüktür bir de. daha yeni okumayı sökmüş, yakasına kızarmış elmayı takalı henüz bir ay olmuştur. ilk dönemdeki süper notlar erkenden ''sınıf geçme hediyesi'' isteme cesareti vermiştir ona. baba; oğlum ne isterse alırım deyince o da bisiklet istemiştir. tam istediği gibi oğlunu mutlu eden babanın tek şartı vardır ama. ''okullar kapanınca bineceksin''. peki denir babaya ama kendi kendini yer tabi kardeş.

    anneler günü sabahında ablanın reddetmesine karşı saatlerce yalvarır ''ablacım sadece 10 dakika, nolur babama söyleme ama'' diye. abla da dayanamaz, kıyamaz. verir bisikleti. o sayılı dakikanın yarısı olmadan kapı çalar. komşu kardeşin bisikletten düştüğünü söyler, çok sakin karşılanır, olabilir gibi. yerde yatan, üzeri örtülü biri vardır. var ama onun ayağındaki kardeşin ayakkabısı değil, bisiklette onun bisikleti değildir ki o benim kardeşim olsun. değil işte, hiç birşey onun değil ama bir anda oracıkta beliren babanın yürekten kopan çığlığı herşeyi özetler sana. üzeri örtülü o... canım kardeşim.

    ilk anda anlamazsın. aklın harçlığıyla anneler günü hediyesi almak için para biriktirmiş, süt dişi yeni çıkmış küçüçük kardeştedir. ama o nerde o... o merhametli minik yürek annesi olmadığı için üzüldüğü, zinciri pastan dönemeyen biskleti, ayağındaki ayakkabısı yırtık, 'benim bisikletim öyle değil, sen hep binersin, biraz giyeyim mi ayakkabını, veririm inince diyen sinif arkadaşıyla karşılaşır. ve sen bunları o gittikten yılar sonra, liseyede okuyan, hala ayakkabıyı saklayan o arkadaştan öğrenirsin. ölmek mi, öldürmek mi arasında sıkışırsın işte o zaman.

    yaşıtları üniversite tercihleri hakkında danışmak için abla bilip yanına geldiklerinde ise şakağındaki o şey boğazına dizer hayatını. 19 unda gözleri parlayan genç flörtlerinden bahsederken sen, gitmeden bir gün önce hasta olur diye dondurma almadığın, gözünün yaşına kıyamayıp bisikleti verdiğin, on dakika sonra gelecek olan canini düşünürsün. düşünmek istemediğin tek şey ellerinle üstüne toprak ettiğin kardeşinin kanina, canina biçilen paranin hesabina yatirilmak istenmesidir.

    o anda yüreğinde binlerce mum birden yanar. her gün birisi söner. ama birtanesi hiç sönmez. yediğin lokmanın yarısı acı geçer boğazından. keşkelerle yıllar geçer. suçluluk şakağına dayalıdır hep. kulağındaki onlarca küpe olmuş şey tek karındır. aci çok şey öğretmiştir. dost, düşman ayirmak kolaylaşmiştir sanki. bayramlar mezarlikta başlar, anneler günü karalar günü olur, takvimlerde doğum günü hep kirmiziya boyanir.

    yazarken yutkunmayi bile çok gören, ekran bozuldu mu ne, neden bu kadar bulanik dedirten bu aci, yarinki anneler gününü minicik bedenini toprağa koyduğu evladinin mezari başinda geçirecek annemin, babamin asla okumasini istemediğim şeyleri yazdirdi bana. hayat sadece acı değil ama. tadıdan yenmeyen şeyler de var. yüreğe ağir gelen bu duygudan siyrilmamin tek sebebi, anneme tapma nedenim, canimi istese düşünmeden vereceğim bir tanecik meleğimdir.

    o meleğin yazdırdıkları içinse (bkz: ablalarin kardeş sevgisi/@nunuca)

  • sözlükte son zamanların en muhteşem trollemesi. adam sizi maymun etti ya la...

  • sevme beni, sonra devami gelecek sanirim. her telefonun ucunda, her zilin ardinda seni ararim.
    ortaokulda biraktigim gunlugume donerim calakalem, hergun dudaklarimi boyarim, emprime etekleri cikaririm sandiktan, saate bakmaya alisirim. sevme beni, gozum ciceklere takilir, topraga yalinayak basarim, ekmek islarim kuslara, defterimin arasinda sumbul saklarim, bahar gececek kis gelecek diye korkarim. sevme beni, tum baglarindan kurtaririm saclarimi, ruzgarlara salarim, bir gulusun gamzesini gorebilmek icin erken uykulara yatarim, keman calarim bilmesem de, tum avluyu detone sarkilara bogarim. sevme beni, gulmeye alisirim, raki kokarim yaz aksamlari, zeytin cekirdeklerinden kolye yaparim, danteller dikerim gomlegimin yakasina, ipek mendiller kolalarim. sevme beni, hic gitmeyeceksin sanirim, yalanlara kanar, ardindan aglarim. sevme beni, seversen yolcu edemem seni, gitmeyesin diye kendimi azgin sulara atarım, saclarimi yolar, her teline ayri agit yakarim. sevme beni, ben senden beter severim, kul olur, yanarim.

  • tanrıyı oynamaya kalkışan rte nin serzenişidir. yalan söylediğinin açıklaması maalesef kendisidir. türk siyasi ve tarihine maalesef boktan harflerle kazımıştır kendisinin adını.

  • akıllı sayaç kullanmak suretiyle, kullanacağınız aletlerden ödün vermeden faturanızı düşürebileceğiniz bir yöntemdir. yalnız akıllı sayacı akıllı şekilde kullanmak lazım. 3 ayrı tarife vardır.
    1- 06:00-17:00 bu saatlerde kullandığınız elektriğin birim bedeli akıllı tarife kullanmayan bir aboneden bile daha ucuzdur. bu saatlerde sıradan abonelerden daha ucuza elektrik kullanmanın keyfine varabilirsiniz. haftaiçi zaten evde olmazsınız bu saatlerde. haftasonu da normal yaşantınıza devam edersiniz.

    2-17:00-22:00 bu saatler arasında kullanılan elektrik bedeli normal abonelerden daha pahalıdır. bu saatlerde tam bir elektrik disiplini uygulanmalıdır. kesinlikle ütü, çamaşır, bulaşık ve kurutma makineleri çalıştırılmamalı, tüketime dikkat edilmelidir.

    3-22:00-06:00 bu saatler arasında normal abonelerden ve saat 17:00-22:00 saatleri arasında olan tutardan yaklaşık 1/3 oranında ucuz kullanırsınız elektriği. çamaşır, bulaşık ve kurutma makineleri, ütü bu saatlerde kullanılmalıdır.

    benim çamaşır makinesi ve bulaşık makinesi zaman ayarlı. ya gece 10 da çalıştırıyorum ya da kurup, saat sabah 5-6 gibi bitecek şekilde ayarlıyorum. 2 adet de zaman ayarlı prizim var. örneğin kışın saat 22 de yatarken kombiyi kapatıp 2 adet elektrikli radyatör ve elektrikli battaniye kullanıyorum. apartmanımda tarifeden memnun kalmayanlar ve tarifesiz kullanıma geçenlerden yaklaşık %20 daha az para ödüyorum. ne kadar ışık söndürüp, fişleri prizden çıkartsalarda benim tasarrufum karşısında deve de kulak. üstelik kombim daha az çalışıyor. doğal gaz da daha az ödedim. her gün 8 saat doğalgaz kullanımım az oldu. elektrikli radyatör kullandığım için kombi, bir sonraki açılışta çok yoğun çalışmadı. ki kombinin kapatılmaması gerektiğine çok inanmıyorum. ben günde 8 er saat kapattığımda yine diğer komşularıma nazaran %30-40 az gaz parası verdim.

    ha 17-22 saatleri arasında ütü yapmadık mı, makine çalıştırmadık mı, elektrikli fırında pasta-börek-çörek pişirmedik mi? hepsini yaptık ama kullanımı olabildiğince kısıtladık.

    akıllı sayaç, puantlı tarife ve akıllı kullanımla yukarıda başkaları tarafından verilen önerilerin tamamından en az %20 daha az fatura ödenecektir. kışın bu oran daha da artar. üstelik ne ısınmanızdan, ne çamaşır, bulaşık veya diğer keyfi şeylerden uzaklaşmadan.