hesabın var mı? giriş yap

  • her şeyden geçtim hastanede silah ateşlenmesi gibi bir vaka sebebiyle olması gerekendir. neymiş şikayetçi olmamışlar. ben şikayetçiyim, şimdi çocuğumla her doktora gidişimde gerizekalı bir futbolcu gelip silah ateşler mi diye endişe edeceğim. orada şansa kimse yaralanmamış ama adam belli ki hastaneye silahla girecek kadar dengesiz, ölüme de sebep olabilirdi. kamu güvenliğini tehdit eden bir durum var ortada.

    edit: silah da ruhsatsızmış. lan belimde ruhsatsız silahla hastane bassam şu an karakolda bir tarafımdan kan alıyor olurlardı. muz cumhuriyeti...

  • hayatım çok iyi durumda değil, çoğu günüm "eh işte" olarak ifade edilebilir. sabah akşam hüzünlü ama motive edici parçalar dinleyip herşeyin daha iyi olacağına dair umudumu korumaya çalışıyorum ve bu şekilde bütün bir haftayı geçiriyorum. evet belki daha iyi olması için çalışabilirim, bazen çalışıyorum da ama yine de tadım yok...

    çarşamba günleri 1.5 lira vererek uykusuz dergisi alıyorum. genellikle tüm yazar çizer kadrosunu beğenerek okuyorum ama tüm dergi bittiğinde üçüncü sayfaya dönüp hala okumadığım işimdeyim gücümdeyim köşesini açıyorum. burada çok yardırıyor, koparıyor olarak ifade edilen türden bir etkisi olmuyor üzerimde.

    dergiyi katlayıp derin bir "offf" çekiyorum çünkü:

    -üniversite yıllarında kareli gömlek içine t-shirt giymiş mühendis benim.

    -odtü de okumuş top sakallı ve çerçevesiz gözlük takan bir yığın arkadaşım vardı.

    -otobüste en arkaya oturup sonra binen güzel kızları beyhude yere kesmeye çalıştım.

    -maaşa mayış denilen yerlerde çalıştım.

    -bulgar ya da arnavut göçmeni değil eğirdir li olduğum için asla ilgi görmedim.

    -kitapçılarda saatlerce "belki" diyerek hakkında bir şeyler bildiğim kitaplar okuyan kızları kolladım(bir kaç kere de hamle yaptım ama bugün üstünden 10 yıl geçmiş olsa bile utanarak hatırladığım sonuçları oldu)

    bunlar harici bir çok şeyi yaptım çünkü umut sarıkaya ile yaşıt bir adamım. aynı yıllarda büyüdük, benzer okullarda okuduk, ortamlarımız benzerdi dolayısı ile de benzer şeyler yaşadık. ben bunlardan kurtulmak için zihnimin en derinliklerinde bir çelik kasa oluşturdum ve sanki 1987 yılında doğmuş gibi, hiç oduncu gömleği giymemişcesine bir hayat kurdum kendime. o ise sürekli bu kasanın bulunduğu yere dadanıyor her hafta.

    hayatım çok da iyi değil demiştim hatırlarsanız. haftada bir gün, toplamda akşamları bir saatliğine beş altı adet karikatüre bakarak "aslında herşeye rağmen çok güzel şey yaşamak" diyorum. ki kıymetini bilen için fazla bile.

  • arkadaslar sozlukteki bir cross site scripting acigindan istifade etmek ve yardimci yazilim kullanmak suretiyle yazarlar adina entry girilmis ve mesaj yollanmistir. sozkonusu guvenlik acigi duzeltilmis ve ilgili girisler su anda cop tenekelerine yollanmis, ilgili mesajlar silinmistir. aradan yanlislikla silinmis entryniz var ise onaya yollamadan canlandirabilmeniz lazim.

    hesaplariniz hacklenmemis sadece hesabinizin yetkileri kullaninlarak "entry girme" ve "mesaj yollama" istekleri yapilmistir. gonul rahatligiyla ayni sifreyle hesabinizi kullanmaya devam edebilirsiniz.

    ccc inc... lan!

  • temelleri stephen karpman tarafından ortaya konulmus, günlük hayatta farkında olmadan sıkça oynadığımız bir oyundur.

    oyun üç temel karakter üzerine inşa edilir:

    kurban: kendini değersiz hisseder. süreçlerin nesnesidir. sürekli haksızlığa uğradığını düşünür. sorumluluk almaz, sorumluluklarını yerıne getirmez. haklarının savunulmasına ihtiyacı vardır. her karşılaştığı durumda durumda, bir "suçlayıcı" ve bir "kurtarıcı" arar.

    suçlayıcı: adı üstünde, rolünü birilerini suçlamak üzerine inşa eder. suçlayan, kontrol eden, eleştiren, baskıcı, otoriter, kızgın kişilik özelliklerine sahiptir. "hep senin yüzünden!" diyen kişidir.

    kurtarıcı: kendi sorunlarını gözardı edebilmek için başkalarının dertleriyle ilgilenen kişidir. kendini iyi hissedebilmek için yardıma ihtiyacı olan kişiler arar. başkalarına yardım ediyor görünmek onu sorunlu kişi olmaktan çıkarır. kendini iyi görmek / göstermek için sürekli bir kandırmacanın içindedir.

    bu oyunun en önemli özelliklerinden biri tüm oyuncuların kaybetmeye mahkum olmasıdır. bazı diğer özellikler kısaca şöyledir:

    - acı çekme
    - inkar etme
    - yalan ve sırların sürekliliği
    - utanç taşıma ve utandırmaya çalışma
    - kendini değersiz hissetme
    - kişisel gücün kaybı/ hissedilememesi
    - suçlamanın/suçluluğun sürdürülmesi
    - sağlıksız bir sevgi anlayışı

    oyunun en önemli özelliği ise rollerin oyun oynandıkça değişiyor olmasıdır.
    örnek vermek gerekirse; kurtarıcı oyuna aktif olarak girip kurbanı suçlayandan kurtardığı anda tüm roller değişir.

    kurtarıcı, suçlayan rolüne geçer. en başta suçlayıcı olan kişi, onu baskılayan kurtarıcı tarafından kurban rolüne itilir. başta kurban olan kişi ise, suçlayıcı rolüne geçer.

    herkesin kaybettiği bu oyun bir kişinin kurban ya da suçlayıcı rolünü oynamaya başlamasıyla açılır. kurtarıcı oyunun hilebazıdır. kendipozisyonunu en iyi saklayan oyuncudur kurtarıcı. onun oyuna girip, "nasıl yardımcı olabilirim?" demesiyle birlikte, herkesin kaybedeceği düzenek işlemeye başlar. hep o rolde kalmak isteyen kurtarıcı, çoğu durumda kendini suçlayıcı olarak bulur.

  • mike godwin tarafindan 1990'da ortaya atilmistir. online bir tartisma uzadikca, icerisinde nazi almanyasi/hitler gecen bir karsilastirma yapilmasi olasiliginin 1'e yaklasacagini ongorur. hatta cogu online grupta nazilerden bahsedildiginde tartisma genelde sona erer ve bahseden kisi tartismayi otomatik olarak kaybetmis sayilir.

  • niğde de iki migros şubesinde alkol yoktur.
    neymiş mal sahipleri taliban zihniyetindeymiş de onlar da bunu kabul etmiş.
    ne yani mal sahibi hindu olunca da dana eti de mi satmayacaksın.

  • turk kuluplerinin geldigi son noktayi acikcasi halimizi gosteren futbolcudur. oncelikle fenerbahce'nin bu adama ne ihtiyaci var ben anlamadim hemen bakalim;

    -emre
    -meireles
    -salih
    -mehmet topuz
    -mehmet topal
    -cristian (gidecek diyolla)

    hic hiz kaybetmeden gidelim galatasaray'a bakalim;

    -selcuk
    -melo (alinmayacak diyolla)
    -yekta
    -sneijder

    gs'nin alper'e daha cok ihtiyaci var ama fener'in neredeyse hic yok. salih oynasin lan iste.

    heh simdi gelelim bize..

    -veli (yerine at koysak daha iyi)
    -oguzhan (cikine gurban)
    -fernandes (gidecek diyolla)
    -necip (v for kalas)

    gelin kabul edelim en cok bizim ihtiyacimiz var lan alper'e. verin iste bize ibneler :/ holosko + bir miktar para veririz size..

    gerekirse kupasini isteyen sadri basgan'a baglarim. verin olm bize alper'i :/

    samet hoca olsa alper'i taraftarlar yuzunden alamadik der amk..