• ağırlaştırılmış müebbet alsa bile en fazla 24 yıl yatacağı söylenen şahsiyet. ama herkesin tahmin ettiği ve iddia ettiği gibi en fazla 5 6 yıla elini kolunu sallayarak ibiza senin, miami benim gezmeye başlar yine. ayrıca etrafta ne çok avukat, adalet bekçisi olduğunu ifşa etmiş kişidir.
  • tck' nın 81 maddesi "kasten öldürme" suçunun cezasını müebbet hapis olarak belirlemiş, 82. maddede ise bu suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası öngörülen nitelikli halleri sayılmıştır.

    söz konusu olayda kasten öldürme eyleminin 82/1-b uyarınca "canavarca hisle veya eziyet çektirerek" gerçekleştirildiğini varsayarsak cem garipoğlu ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandrılacaktır.fakat burda önemli olan ve bu cinayeti sadece bir cinayet olmaktan çıkarıp toplumsa bir meseleye dönüştüren bedenin parçalara ayrılması noktası önem taşımaktadır. zira; eğer bu eylem, ölümden sonra gerçekleşmiş ise cinayet 82/1-b maddesi kapsamında değerlendirilemeyecektir. ancak bu olasılık cem garipoğlu' nun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasından kurtulabileceği anlamına gelmiyor. çünkü 82/1-e maddesi kasten öldürme suçunun "çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı" işlenmesi halinde yine ağırlaştırılmış müebet hapis cezasını öngörüyor. burada "cem garipoğlu ne kadar ceza alır" diye televizyonda yorum yapan akademisyenlerin atladığı nokta maktulün de 17 yaşında bir "çocuk" olduğudur.

    şimdi bu bilgiler kapsamında değerlendirecek olursak, muhtemelen iddianamede cem garipoğlu' nun tck' nın 81, 82/1-b, 82/1-e maddeleri uyarınca "-nitelikli- kasten öldürme" suçundan cezalandırılması talep edilecektir. yargılama aşamaları bitmeden, maddi bulgular, raporlar, tanık anlatımları, suça sürüklenen çocuğun (çocuk mahkemelerinde "sanık" sıfatı kullanılmaz) ifadeleri değerlendirilmeden yani kısacası dosya kapsamını bilmeden netice cezayı tespit etmek zor ama mahkemece cem garipoğlu' nun ağırlaştırılmış hapis cezası ile cezalandırıldığını varsayarak olası cezayı hafifleten halleri ve mahkemenin takdirinde olan indirim hükümlerini inceleyelim...

    öncelikle ifade etmeliyim kanunlarımız 18 yaşını doldurmamış herkesi "çocuk" sayar. bu mana da cem garipoğlu hukuken "çocuk" statüsündedir. yaş küçüklüğü cezada bir indirim sebebidir ve tck' nın 31/3.maddesi uyarınca "fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur."

    yani cem garipoğlu' nun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası tck 31/3 maddesi uyarınca öncelikle 18-24 yıla indirilecektir. (ben garipoğlu ailesinin gücünün, olayın yarattığı toplumsal infial duygusu nedenile mahkeme heyeti karşısında işe yaramayacağını düşünüyorum.ya da düşünmek istiyorum ve bundan sonraki hesaplamalara cezanın üst sınırı olan 24 yıl üzerinden devam ediyorum)

    tck' nın 62. maddesinde mahkeme heyetinin takdirine kalmış indirim sebepleri sayılmıştır. bunlar failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri olarak sayılabilir. cem garipoğlu' nun 197 gün kaçtığı gözönüne alınırsa yargılama safhalarının hiçbirine yardımcı olmadığı açıkça ortadadır. sabıkasız bir geçmişe sahip oluşu böyle bir vahşi cinayet gözönünde bulundurulduğunda indirim hükümlerinin uygulanması için sebep olmamalıdır. ama yine de bu hükümlerin asgari hadden uygulanacağını varsayarak 1/6 indirim uygulandığında neticeten cem garipoğlu 20 yıl hapis cezası ile cezalandırılacaktır.

    infaz yasalarımıza göre bu 20 yılın 2/3' sini (13 yıl 4 ay) iyi halli bir şekilde cezaevinde geçiren cem garipoğlu şartı salıverilmeden yararlanabilecektir. takdiri indirim hükümleri uygulanmaz ise (24 yıl üzerinden cezalandırılırsa) 16 yıl yatıp şartlı salıverilme hükümlerinden yararlanabilecektir.

    aslında pek çok varyasyon daha var hesaplanabilecek... 18-24 yıl arasında bir takdir hakkı var sonuçta mahkeme heyetinin...tüm bunların yanında "haksız tahrik, meşru müdafaa, meşru müdafaada sınırın aşılması, akıl hastalığı" gibi cem garipoğlu' nun çok çok az ceza alacağı ya da hiçbir ceza almaksızın "yırtabileceği" durumlar da var. bu olasılıklar özellikle otopsi raporu karşısında oldukça zayıf kalıyor ve sanırım içinde az biraz insanlık olan herkesi de rahatsız ediyor. bu olasılıkları gerçekleşmemesini temenni ederek irdelemek dahi istemiyorum.

    sonuç olarak bu işin hukuksal olarak en üst hadden cezası; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını yaş küçüklüğünden 24 yıl hapis cezasına çevirmek (yatarı 16 yıl) ve başkaca hiçbir indirim hükmünü uygulamamaktır.bu ceza vicdanları rahatlatır mı, 17 yaşında gencecik evlatlarını kaybetmiş bir aileyi huzura kavuşturur mu bilemiyorum...bunlar yüzyıllardır tartışılan konular. belki de suçta kullanılan testere ile cem garipoğlu' nun kafası kesilmeden toplumsal rahatlama sağlanamayacak... ama sağduyulu bir insan hukuk kurallarının olaylara, kişilere göre, kana kan mantığıyla değerlendirilmemesi gerektiğini bilmelidir. bir hukuk düzeninde olması gereken budur!!! yasaları tam olarak uygulayabilmek, sanığın (suça sürüklenen çocuğun) haklarını savunmak kadar maktulün de haklarını savunmak... devlet olarak tüm bunları layıkıyla yerine getirebilmek... tek istediğim artık sadece hukuk konuşsun... o zaman en azından hukuki adalet yerine gelecektir...

    not: bir avukat elbette ki müvekkilini savunacak, lehine uygulanabilecek her yasa hükmünü zorlayacaktır ama genç olmakla birlikte bundan çok daha vahşi cinayet davalarında da tecrübesi olan, acılı ailelerle, soğukkanlı katillerle konuşmuş bir avukat olarak söylemeliyim ki, cem garipoğlu' nun avukatının açıklamalarını anlasam da etik bulmuyorum... tüm o sucuk-ekmek açıklamaları, çocuk lafını dilinden düşürmeyişleri, "'keşke ben ölseydim, babam için üzülüyorum, onun bir ilgisi yok' diyor" beyanları...herşey ama herşey bir katil portresinden çok acıkan,üzülen,şok geçiren bir insan portresi çizme, cem garipoğlu ve annesi ile babasının mahkemedeki savunması için altyapı oluşturma çabasından ibaret...
    ama bu çabalar şık değil...bu çabaların yeri değil, zamanı hiç değil...
  • nasıl bir vicdana sahiptir ki babasının katil zanlısı olarak yakalanmasına yüreciği (!) dayanamamıştır. teslim olmasını babasının tutuklanmasından duyduğu vicdan azabına bağlayan avukatlarıyla el ele verip gönül rahatlığıyla vicdan azaplarını dindirirler artık. yeter ki babacığı suçsuz yere tutuklanmasın. babasına dayanamayacağını bilseymiş emniyet güçleri daha önceden alırlardı babasını içeri. meğerse vicdan azabı çektirmeniz yetermiş, baksanıza yakalayamadınız bile adamı; teslimiyet söz konusu. tabii, vicdan önemli bir mevzu!

    cem garipoğlu, vicdanı rahat olması gereken babasının oğlu'dur. korkma yavrum, babam emin ellerde.

    ne? birisi bir cinayetten mi bahsetti?
  • yahu görüntülere bakarken aklıma geldi; sakalları uzatmış kişi oluvermiş ya.

    bir zamanlar bende 17 yaşındaydım, evet o zamanlarda da sakalım çıkıyordu ve hatta özenirdim de, erkek adam olacağım ya sakalım çıkarsa! bırakırdım yazları vesaire... o değil de herhalde kendi dönemimin modasıydı genç yaşta terlemiş yeni yetme bıyık ve sakalımsılarla dolaşmak.

    eskilere gittim ne güzel, biraz da utanmadım değil hani, ama böyle; şuan! gözlerimi yumuyorum, yüzümde kabız bir insanın sıçmaya çalışırken ki ıkınma şekilleri oluşuyor, ama o günlerden tek! bir! kişi! bile! hatırlayamıyorum ben 17-18 yaşında olupta cem garipoğlunda ki gibi (çöpten dönme ibare sansürü) gibi sakal uzatabilen...

    yok yok canım, klbak paranoyaaştıem yine. muhtemelen sorun bnim ve birlikte yetiştiğim mahalle arkadaşlarımın ve lise arkadaşlarımın hormonel yapısında problem vardır muhakkak. bizim neslin sorunludur kesin!

    edit: sorun bendeymiş olm. paranoyaklaştığımı söylemiştim ama ben. şimdi içim çok rahatladı bazı suserlar sayesinde.
  • baklavacıdan baklava çalmış çocuk gibi, polise taş atmış çocuk gibi, bakkaldan çokoprens aşırmış çocuk gibi yargılanması gereken çocuk zanlı. zira ülkemizde baklava çalanlara ne yapıldığını hepimiz biliyoruz değil mi? yok eğer bu şekilde yargılanmayacaksa 17 yaşındayken yaşı büyütülüp 18 yaşında gösterilen nice çocuk gibi yargılanmalıdır.onu da mı yapamıyorsunuz? o halde sizlerin orada ne işiniz var?

    http://www.radikal.com.tr/…04.02.2009&categoryid=77

    http://www.turkhukuksitesi.com/…owthread.php?t=3426
  • 20 nisan 1999'da amerika'da columbine lisesindeki katliamı hatırlayanlar muhakkak vardır. 2 amerikalı gencin otomatik silahlarını alıp liselerini taramaları 13 kişinin hayatını sona erdirmesiyle sonuçlanmıştı. 20 nisan'ın adolf hitler'in doğum gününe tekabül etmesi ise tesadüf değildi. okula yerleştirilen ama patlatılmayan bombalarsa, eğer patlatılmış olsalardı, 300 kişinin ölümüne sebep verebilecek kadar büyük bir etki doğuracaktı.

    cem garipoğlu'nu duyduğumda ister istemez bu olayla bağlantı kurdum. farksa ölen kişinin vücudunun parçalara ayrılması ve amerika'daki cesetlerin ellerimin parmaklarını geçmesiydi. columbine katliamından sonra amerika yerle bir olmuştu, büyük ses getiren bu olay sonucuysa bir belgesel film çekildi: bowling for colombine. orada geçen bir diyaloğu hatırlıyorum:

    michael moore: o iki çocuk şu anda burada olsaydı, onlara ne söylemek isterdin?
    marilyn manson: tek kelime bile etmezdim. sadece söylemek istediklerini dinlerdim. çünkü kimse bunu yapmadı.

    şimdi marilyn manson deyince aklımızda bir takım imgeler uyanıyor. anarşizm, şiddet, vb... hatta bu çocuklara rol modeli olması bakımından eleştirilmesinin de çok da şaşıracağımız bir boyut olduğunu sanmıyorum. zira aklımızda marilyn monroe'dan ziyade charles manson'a daha yakın duruyor. fakat marilyn manson'ın 'neden?' sorusunun cevabını beklemesi bir tokat niteliğindeydi.

    amerika'yı bırakıp türkiye'ye hatta çok uzağa değil ekşi sözlüğe baktığımda sol frame'de sucuk ekmek temalı başlıklar görmem içimi acıtıyor. sanki cem garipoğlu bir parmak ve içimizdeki çıkaramadığımız şiddeti kusmamıza yardımcı olabilmek için boğazımıza kadar girmiş.

    belki gece gözüyle görsem korkacağım marilyn manson'ın sessizliğinin, anbean gördüğüm insanlarda kırıntısını görememek bir şarkı dinletiyor bana. içinde küfürler geçiyor.
  • çocuk değil bebek. bildiğin chucky

    chucky: merhaba ben chucky arkadaş olalım mı?
    marilyn manson: elbette chucky, nasılsın?
    chucky: seni geberteceğim orospu çocuğu.

    kuracağınız bağlantıyı sikeyim.
  • bir an önce adamakıllı bir ceza alıp hapiste çürüyeceği yeni hayatına başlamasını ve ülkenin gündeminden bir daha asla geri gelmemek üzere çıkmasını dilediğim şahıs.
  • "münevver karabulut'u öldürdüğü suçlamasıyla kırımızı bültenle aranırken 197 gün sonra polise teslim olan cem garipoğlu, gözaltında sırasında cinayet anı sorulurca titreyerek sinir krizine girdi. polisler, fenalaştığı için cem'e bir daha cinayet anı ile ilgili soru sormadı." denmiş hurriyet.com.tr'de.
    hayır, ne sordular onu merak ettim.

    polis: boşver şimdi cinayeti, sucuk ekmek nasıldı cem?
    cege: iyiydi be ağğbi, karnımız doydu, bilsen günlerdir pek bi garibanım. ilgiye, şefkate açım. annemi, babamı, oyuncaklarımı özledim.

    bu mudur yani?
    arkadaş nasıl iş bu ya? katil zanlısını yakalıyorsun fakat cinayet anıyla ilgili soru sormuyorsun. ok tşkr by.
  • 7 aydır evde ekşi sözlük okuyormuş. hatta ekşi sözlükte yazarmış da "yazık üstüne gitmeyin" diye bir entrysi varmış kendi hakkında.

    hakkında "çocuk" dedikoduları çıkaran adalate "çocuk dediğin var ya senden çocuk çıkartır olm" falan diye cevap veriyormuş. çok sinirliymiş.

    aslında deney yapıyormuş. "ben birinin kafasını keserim, kendim sıkılıp bırakana kadar polisten kaçarım, polis de bir bok yiyemez"in kontrollü deneyiymiş meğersem yaptıkları. kontrollü deney sırasında 197 gününü ekşi sözlük başında viski çikolata yiyerek, daşak kaşıyarak, yazılara nanik yaparak geçirmiş. sonra sıkılmış. "eehh deney başarılı oldu gidim de -197 günde hapisten nasıl çıkılır-ın deneyini yapayım" demiş.

    bir sonraki kontrollü deneyi "197 günde hapisten nasıl çıkılır" üzerine olacakmış.

    haberbok, carya, istanbul 2009
hesabın var mı? giriş yap