• 74'ünde kazandığı oscarla bu ödülü hak eden en yaşlı yönetmen olmuştur.
  • altyapısı take five a benzeyen, pek eğlenceli, gorillaz fırtınasından tadı damakta kalan tek parça..şahsen ben şarkıyı azıcık hızlandırarak dinliyorum kulağa daha hoş geliyor.
  • clint eastwood'un vahşi batı filmleriyle şöhreti yakalaması da ayrı bir ironidir.
  • the good, the bad and the ugly filminde blondie karakterini (iyi oluyor kendisi ) canlandiran aktor .
  • şimdilerde (bkz: "changeling") adlı filmiyle bir kez daha oscar almaya hazırlanan sinema dehası...
  • spaghetti westernleriyle* karizma neymiş dünya aleme gösteren ardından çevirdiği filmlerle* karizmasından hiç bir şey kaybetmeyen unforgiven ile zirve yapan ve halen daha o zirveden inmememiş efsane..

    ayrıce dünyanın en güzel bravo diye insanıdır kendisi*
    (bkz: per qualche dollaro in più)
  • sinema tarihinin birkaç efsanesinden biri. yönetmen olarak, oyunculuktaki başarısının üzerine çıkabilmiş olan nadir insanlardan. keşke hep hayatta kalsa da bizlere her sene bir başyapıt hediye etse, bizleri her sene oscar ödülleri'nde heyecanlandırsa...

    bu sene oscar'larda iki film birden:

    (bkz: changeling)
    (bkz: gran torino)

    not: clint'i bilmem ama, jolie* oscar'ı götürecekmiş gibi duruyor.
  • 63 yaşına kadar ne oyuncu ne de yönetmen olarak oscara aday gösterilmiş, son 15 yılda ise 2si en iyi yönetmen olmak üzere 4 kere bu ödüle layık görülmüştür. kanımca zirvesi unforgiven'dır.
  • eğer gerçekten kendisini tanıyor olsaydım, tek bir soru sorardım. "bay clint eastwood, oynadığınız bütün filmlerde size verilen rolleri siz mi yoğurdunuz?" müthiş karizma, müthiş ağır abi klasmanında kendisi. benim için asla yeri doldurulamayacak bir aktör olarak kalacak; ancak gerçekten merak ediyorum, kendisi gelen tekliflere karşı ya çok seçmeci ya da fazlasıyla karışmacı, fakat hangisi? eğer birinci durum söz konusuysa saygı duyarım, ikinci durum söz konusuysa daha çok saygı duyarım; neredeyse tüm kariyeri (bir hayli filmde görünmüştür: http://sharebus.com/…ow.php?castname=clint eastwood) boyunca falso vermeden hep aynı adamı (belki idealini belki gerçekten kendisini) oynarken seyirciye konusu veya tarzı ne olursa olsun aynı hissi yakınlığı aktarabilen fazla aktör olduğunu sanmıyorum.

    bir renk cümbüşü ya da tatlar skalasından söz edemeyiz onun için, o bildiğimiz dirty harry'dir. pis işlerin kendisine neden verildiğininin gizemini aslında dirty harry'de de bulamazsınız; il buono, il brutto, il cattivo veya per un pugno di dollari veya per qualche dollaro in più'dan taşmanız gerekir anlayabilmek için. onun adı hiç önemli değildir; o sadece the outlaw josey wales'da ya da pale rider'da dirty'liğe mecbur kalmış bir mahkum gibidir. din adamı olsa da öyledir, olmasa da. "adalet yerini bulsun; herkes birbirine karşı adil olsun" diye silahı almaz; sadece geçerken uğrayan, gelmişken de yere düşene elini uzatan, onu yerden kaldıran sonra da defolup giden pisliği oynar. felaket bir yurtsuzluk bilinci hakimdir onda. in the line of fire'da devlet görevinden azledilince sıyıran john malkovich'in karakterinin arada söylediği gibi belki görev adamı ya da kalıcı adaletin babacan modeli de olabilir bay başkanının sadık koruması kalabilecek kadar; ancak bir an gelir kendi yaşamını düşünerek görevini ihmal eder, kurşuna göğsünü siper etmez. clint eastwood'un neredeyse her karakteri tek bir karaktere çıkar benim gözümde. ve yukarıda bir parantez içinde dediğim gibi, onun canlandırdığı karakterler hem bir yönüyle onun ideali hem de bir yönüyle onun kendisi olmalıdır. yoksa rol yapmıyormuş'un rolünü yapmaya tenezzül bile etmeden bu kadar çok sinema hayatımı kaplamış olmasının başka bir açıklamasını bulamıyorum. moda deyimle, ondaki "ıssızlığı"n yol açtığı en büyük travmanın etkisi onun sıkı takipçilerinde; zira onun gibi sigara içmek, onun gibi klark çekmek, onun gibi yürümek (hatta onun gibi koşmamak, koşuyor görünmek), onun gibi hatunun beline sarılmak, onun gibi "outlaw" olmak, onun gibi kirlenmek, onun gibi intikam almak, onun gibi an'ın adaletini sağlamak, onun gibi uzaya çıkmak, onun gibi alcatraz'dan kaçmak, onun gibi boks antrenörü olmak ya da elde küçük bir kitapla gölgede kalmak... daha da uzatabilirsiniz bunları; en nihayetinde dirty harry'e ya da adı olmayan adam'a güdümlü metamorfozunuzda derin bir yurtsuzluk ancak samimiyetle anlaşılmayı bekleyen, hak eden samimiyetsiz bir deri değişimi olarak görülecektir.

    ideali ile kendi'sini "oynayabilmek" herkesin başarabileceği bir şey olmasa gerek. ondaki olağan'daki olağan-dışılık gibi bir şey.
  • yaşlandıkça filmleri dini imgeler ve göndermelerden geçilmez oldu. yeni projelerini merakla bekliyoruz.
hesabın var mı? giriş yap