• izlenimcilik ve realizm akımı temsilcilerinden; namıdiğer balerinlerin ressamı , eserlerinin çok büyük bir kısmında balerinler ve dansçılar dikkat çekmektedir .
  • dreyfus olayı'nın (1894) fransa'yı ikiye böldüğü çalkantılı politik dönemde şiddetli bir anti-semitist olarak boy göstermiş ressam. bu hadise eski empresyonist dostları da bölmüş, örneğin yahudi ressam camille pissarro ile dagas'nın araları açılmıştır.
  • aslında empresyonizm akımının öncülerinden de olsa realist eserler de ortaya koymuş bir ressam/heykeltıraş olur kendileri. balerinler ile alakalı eserleri sanat tarihi camiasında akıllarda kalır.
  • kendisinin her hafta pazartesi, çarşamba ve cuma günleri üç oyun izlemesine müsaade eden bir üyelik tipi olduğundan 1885-1892 yılları arasında, yani yedi yılda toplam 177 kez operaya gitmiştir. oyun esnasında bile kulise girme hakkı vardır. her girişinde de imza attığından musee d'orsay'da ardı ardına edgar degas imzalı bu defteri görme şansınız da var.
  • en çok resmettiği balerinlerle tanınır. bir izlenimci olarak anılmasına ve bu akımın pek çok sergisinin açılmasına ön ayak olmuş olmasına rağmen, kendisini hiçbir zaman bir izlenimci olarak tanımlamamıştır. bir çok sefer izlenimci akımının diğer üyeleriyle fikir ayrılıklarına düşmüştür. eserlerinin yarısından fazlasında şu ya da bu şekilde dansı işlemiştir. tüm dikkatini sanata ve yeni eserler üretmeye vermiş, romantik beraberliklerden kaçınmıştır.
  • zaten görme bozukluğuna sahip olan ama banyodan sonra isimli tablosunda ileri derecede görme bozukluğunun ilerlemesi nedeniyle çok titiz şekilde çalışması gerektiğini öğrendiğimde şoka uğradığım ressamdır. tablosunun karşına geçip saatlerce bunu düşünmüştüm. ressamın zaten gençlik dönemi ve daha olgunlaştığı dönemdeki resimlerinin renk kullanımlarındaki farkı edebiliyorsunuz. arka planda da sadeleştirmeye gitmiş ama figürleri genelde aynı şekilde çalışmış. ben bunun da görme bozukluğu olduğunu öğrendikten sonra bu nedenle gerçekleştirdiğini düşünüyorum. fizyolojik sorunlar yeteneğinin önüne geçememiş. ve ustalıkla sanatını icra etmeye devam etmiş. bence bu da ayrı bir saygıyı gerektiriyor.
  • önce izlenimcilik ardından da gerçekçilik akımının temsilcisi olan ressam ve heykeltraştır. resimlerine teknik açıdan yapılan eleştiriler bir yana, eserleri bana sadece huzuru anımsatır. özellikle “bir buket çiçekli dansçı, 1878” ve “bale provası, 1873” adlı tabloları zor zamanlarda zihinde doyasıya canlandırılıp mutlu olunacak türdendir. ayrıca pandemi dönemindeki sanal turlar sayesinde paris’teki orsay müzesinde sergilenen eserlerini görme fırsatını yakaladım. ücretsiz turlar devam ediyorsa kaçırmayın derim.
  • varlıklı entelektüel aileye sahip dünyaya şans içerisinde gelmiş bir ressam. entelektüel ailede yetiimesi nedeniyle eserlerinde dansa çok yer vermiştir.
    manet'e resim hediye etmiştir. bu resimde manet uzanırken, eşi piyano çalmaktadır fakat sonrasında manet' in eşinin yüzünü görüldüğü yere leke eklemiştir. sonrasında manet'in bu atılımı "evlilik içi kargaşa" olarak yorumlanmıştır
    atlar, balerinler, opera sanatçıları, savaş dönemini anlatan resimler yapmıştır.
    renk körlüğü başlayınca resimden daha çok heykeltıraşlığa yönelmiştir.
    van gogh'un theo'ya mektupları okunduğunda adının sıkça yer aldığı görülmektedir. van gogh degas hayranıydı.
  • 40'lı yaşlarının ortalarında, her zaman zayıf görme sorunundan muzdarip olan ve sonunda kör olan degas, kısmen kendi zevkine göre, kısmen kalıplayabileceği ve hissedebileceği bir şeye sahip olmak ve görselleştirmek için balmumu heykeller yapmaya başlamış, 1881 yılındaki altıncı empresyonist sergi' de, halka açık olarak sergilenen tek heykel çalışması la petite danseuse de quatorze ans (14 yaşındaki küçük dansçı) isimli eseri görücüye çıkmıştır.

    neredeyse model ile aynı boyutlarda tasarlanan, üzerinde gerçek bir tütü ve bale pabuçları, başında da at kılından yapılmış bir peruk ve saç kurdelesi olan figür ilk sergiye çıktığında o kadar sıcak karşılanmamış ve dansçıyı çirkin olarak nitelendiren, hatta maymuna benzeten şemsi paşa pasajında sesi büzüşesice eleştirmenlerden güçlü bir tepki almıştır. illa ki sergilenecekse, neden antropoloji, fizyoloji ya da zooloji müzesinde değil de sanat müzesinde sergileniyor bu korkunç hayvansı yaratık diyenler mi ararsın; tıp müzesine, hastalıklı ve yamuk bedenlerin balmumu heykellerinin yanına konması gerektiğini söyleyenler mi ararsın... yani eseri itin götüne sokup çıkarmışlar.

    büyük tartışmalara neden olan heykelin modeli ise paris'in fakir ailelerinin 7 ila 14 yaşlarında olan çocuklarının büyük bir umutla gittiği paris opera ve bale okulu'nun bir öğrencisi olan marie geneviève van goethem'dir. heykele yöneltilen zalim eleştirilerin bir nedeni de, başkentin en fakir kesiminden seçilen bu genç, güzel ve fakir bale öğrencilerinin, muhtemelen opera sahnesinde küçük ama hızlı adımlarla koşturmaları nedeniyle petits rats de l'opéra (opera fareleri) olarak adlandırılması olabilir.

    degas'ın bu çalışmasının hikâyesini, heykelin başlattığı tartışmaları, heykel için poz veren marie geneviève van goethem ve yaşıtı çocukların yaşadıkları dramı, paris operası’nın kulislerinin içyüzünü ve sanatçının yaratım sürecini merak edenler camille laurens'in "on dört yaşındaki küçük dansçı" adlı kitabını okuyabilirler.
hesabın var mı? giriş yap