• yapılan eleştriler sebrbiyle biraz ön yargıyla başladığım fakat sonra büyük bir keyifle izleyip bitirdiğim yapım. bence gayet kaliteli bir iş çıkarılmış. yerden yere vuranlar ya çok büyük bir beklentiden dolayı o psikolojiye girmişler ya da ne izlediklerinin farkında değiller bence.

    mesela filmle ilgili en yersiz eleştiri çok argo ve küfür kullanılması. birincisi: öyle abartılı bir kullanım yok, ikincisi de: bilmem farkında mısınız ama adamlar eski pornocu? yani o sektörü geçtim, bir pavyonun bile arka mutfağına girseniz şu dizide duyduklarınızın on katını duyarsınız. adamların işi onun üzerine zaten.

    onun dışında, dizi sanki absürt komedi değil de toplumsal içerikli ya da realist bir yapımmış gibi davranıp içeriğine takanlar, kendince mantık hataları arayanlar ve daha neler neler. kaldı ki cem yılmaz hiç bu tip kaygılar içermeyen konseptte işler yapsa bile bir şekilde çok ince göndermeler ve eleştiriler yapan birisi. bu dizide de bolca var. teker teker saymaya gerek yok.

    özetle: başarılı bir yapım. izlemeye kesinlikle değer. tabi ki de kusursuz değil ama kusursuz iş var mı ki zaten?
  • ikinci sezona ait herhangi bir çıkış tarihini bulamadım. 3 aydır en ufak bilgi yok hakkında. en son cem yılmazdan ikinci sezonun bölümlerinin isimleri paylaşılmıştı.

    kötü yol
    kaymak zamanı
    hamur işi
    yaprak sarması
    acı baba
    nekes hayat
    şekerpare

    ben ilk sezonu beğenenlerdenim. özellikle bölümlerin birbirinden çok farklı olması ve absürt komedi konusunda sınırları zorlaması hoşuma gidiyor.
  • 2. sezonu 2023'te yayınlanacaktı. (bkz: ne oldu yaram)*
  • --- spoiler ---

    ebenin avı bölümünde "hepimizi burada tek tek öldürmesinler" repliğine cem yılmaz'ın "olur mu canım öyle şey ben buradayken" diyerek -aslında olacağı söyleyerek- sonda hepsini öldürmesiyle bir başka klişeyi hatırlatmıştır.
    --- spoiler ---
  • mükemmel bir dizi
  • ılk defa bugun izledim.

    hak ettigi degeri bulamamis, tam bir basyapit benim gozumde.
  • ülkece bölünmeye, kutuplaşmaya bayılıyoruz. hastasıyız. menemen soğanlı mı olur? soğansız mı? ülke çok kötü bir iktidar partisi yüzünden mi böyle? çok kötü bir muhalefet partisi yüzünden mi? çay şekerli mi? şekersiz mi? gibi mi? erşan kuneri mi?

    zafer algöz’ün twitter’dan “gibi mi? feyyaz yiğit komedisi mi? hahahahah daha kırk fırın ekmek yemeleri lazım” yorumlarını ağzım açık okudum. nerede özlediğimiz o üstad mütevaziliği? nerede o “o ayrı, bu ayrı canım. ikisi de farklı güzel” duruşu?

    gerçekten ünlü yaşlanması diye bir şey var galiba ne yazık ki. zafer algöz ve cem yılmaz da maalesef bu trendeler. yaş ilerledikçe saçmalama ve düş kırıklığı yaratma sayıları artıyor. tabi ki bu trenin makinisti okan bayülgen.

    okan bayülgen profesyonel bir yaşlı / deli olma yolunda ilerliyor. eski popülerliğinin ve değerinin olmamasını hiç sindiremiyor ve bunu çok fazla belli ediyor. son zamanlardaki açıklamaları, görüşleri o kadar komik ve “boomer” ki, inanılmaz. üzgünüm ama sosyal medya, internet ve dijital çağdayız. maalesef gece kuşu bitti. onu da sevmiştik ama bitti.

    bir hayatı tv reklamındaki değişik karakterleri seslendirmekle geçen biri olarak “ınstagram’daki fenomenler çöp. bu krem çok güzel alın diyorlar. rezillik.” demesi gerçekten akıl almaz. “hey genç turkcell’li naber? bu paket bu kadar tl” demekten farkı ne bunun?

    ikisi de reklam işte. o zaman tv daha çok izleniyordu ona veriyorlardı reklamı. şimdi sosyal medya daha çok izleniyor ve bu mecraya reklam veriyorlar. bu kadar basit. lütfen bulunulan yıla, ortama, dijital çağa göre güncelle kendini.

    güncelleyemiyorsan da n’olur saçma sapan konuşup rezil etme kendini. zaga ve gece kuşu günleri hatırına.

    zafer algöz’de de aynı durum var. keşke biraz daha mütevazi ve ılımlı olsaydın be zafer ağabey.

    neyse genel isyandan sonra geçelim erşan’a. sevdiğimiz bir karakterin filmini yapıp, sevdiğimiz karakteri bambaşka bir şekle sokma kafası beni çok düşürdü. arif v 216'da da yapmıştı bunu cem yılmaz. 216 (ozan güven) g.o.r.a filminde prensesin aşırı libidolu gay arkadaşıyken, birden hetero oldu arif v 216 filminde. kuneri’de de aynı şey vardı. g.o.r.a filminde bizimle tanıştığı o sahnede sert, agresif, takır tukur konuşan tabiri caiz ise bir “anti kahraman” tadında erşan kuneri vardı. netflix serisinde ise cem yılmaz stand up’larındaki “taklit ses tonu” ile konuşan “eh ehehe ehe” kuneri vardı. gerçek erşan kuneri’nin aşırı tatsız bir cosplay’i gibiydi.

    küfürlü, bel altı, argo şakayla hiçbir derdim yok. hatta kalitelisi ve doğru zamanda yapılanı ağlata ağlata güldürür. fakat erşan kuneri’de “abi burada küfür etmeliyiz. edelim amına koyayım” tadında şeyler vardı. lise 1'e gidiyorsak ve arkadaşlarımızla okuldan kaçıp kola çekirdek yapıyorsak komikler. ama belli bir yaşa, mizah kalitesine sahipsek ne yazık ki güldürmüyorlar.

    bir de neden acaba son işlerinde trakya, ege, edirne şivelerine ve taklitlerine falan taktı anlamıyorum. baştan basit bir stand up şakası sanmıştım ama üst üste üç işinde de buna gönderme yaptığına göre demek ki gerçekten tetikleniyor.

    iyi yanlarına gelince. bir film içinde bir çok alt film barındırması çok güzel. dekor, cast ve renk paleti kalitesi süperdi. cem yılmaz dekor, kostüm, “o zamana götürme” konusunda cidden çok iyi. sıfır gülsen bile ağzın açık, kartpostal gibi o kareyi izleyebiliyorsun. ve tabi ki çağlar çorumlu. son yıllardaki favorim. müthiş ötesi bir yetenek gerçekten. yerli sinemada ballon d’or olsa net alır. bayılıyorum kendilerine.

    cem yılmaz filmlerinde, yapımlarında genelde kaliteli bir soundtrack list olur. bunda öyle akılda kalıcı veya spotify’a koşturucu bir durum yoktu. bu açlık hissettiriyor kendini filmi izlerken.

    asla yüzüne bakılmaz bir yapım değil ama ne yazık ki “eve gideyim de ayaklarımı uzatıp kaldığım yerden izleyeyim bir an önce” de dedirtmiyor. aşırı kaliteli bir çıtır çerez yapım olarak düşünebiliriz. ha ben kimim? tezer gedik. en iyisini ben bilirim.

    cem yılmaz bitmiş ya! :d
  • yeni sezonunundan son zamanlarda hic haber yok. yaz baslamadan gelmesi gerekiyordu halbuki.
hesabın var mı? giriş yap