• ben takım tutmamıştım uzun bir süre. babam 3 büyükleri yenen her takımı desteklerdi. ben "hangi takımı tutayım?" diye sorduğumdaysa eskişehir bayrağı bağlamıştı boynuma bir tane. küçüktüm daha, sonra vurdu kıçıma, "in aşağıya, bakkal aydın amcana, eskişehir'in galatasaray'ı nasıl si... yendiğini sor" demişti.
    dediklerini harfiyen yerine getirip parkta oynamaya indiğimdeyse, salıncaktan düşmüş ve dizimi yarmıştım. eskişehir taraftarı olmam bununla sonlanmıştı. 6 yaşındaydım ve eskişehirspor'dan nefret ediyordum.
    akabinde rahmetli eniştemden ötürü elime bir fikstür geçmişti. beşiktaş'ın lig maçları fikstürü... cebimde taşıyordum ama ne beşiktaşlı bir futbolcu, ne de beşiktaş'ın herhangi bir başarısından haberdardım. 7 yaşına girmiştim, ve hala "hangi takımlısın?" dendiğinde bırakın "milli takım" demeyi, verecek cevap bile bulamıyordum.
    sonra kuzenimle geçirdik bir yazı, komple... koyu galatasaray taraftarıydı, bana sorduğundaysa cevap veremediğimden mütevellit, benden beş sene erken doğduğu için; döverdi beni. suratıma yumruk atmamıştı da, kabadayı tavırlarıyla bezdirmişti. işte böyle galatasaraylı olmuştum ben. ne uefa kupası, ne şampiyonluklar... tamamen dayakla...
    bir de fatih abi vardı o zamanlar. evimize müzik seti kuran, babamın yakın arkadaşı. kuzenimin bezdirme politikasından sonra, galatasaray'dı benim için hayat. onunla yatıp, onunla kalkmaya başlamıştım. fakat fatih abi, bize her geldiğinde; babamla içtiği ilk duble rakıdan sonra; fenerbahçe taraftarı olursam, bana forma, kaşkol, şort alacağını söylüyordu. göz alıcıydı belki, ancak ben andımı çoktan içmiştim. anacığımın pazardan bana aldığı bank ekspres logolu galatasaray formasıydı benim içinde olduğum; başkasına, başka renklere tahammülüm yoktu.
    zaman geçti, tarih 17 mayıs 2000'e dayandı. fenerbahçeli bir arkadaşım, annesiyle iddiaya girmişti; galatasaray uefa kupası'nı alamayacak diyerekten. kaybederse, bir ay boyunca galatasaraylı olacaktı. ve kırık kollu kaptan bülent, popescu, kırmızıyı bekletmeden gören hagi ve h. şükür yedirmişti laflarını arkadaşıma. 18 mayıs 2000 günü, hayatımın en mutlu günlerinden biriydi.
    sonra liseli oldum. 2. fatih terim dönemi, hagi dönemi kabustan ibaretti, ama birisi vardı... adeta üzerimize güneş gibi doğmuştu. alnındaki kan, alnımızın akıydı. eric gerets'ti ismi ve bizi o zorluklara, imkansızlıklara rağmen şampiyon yapmıştı. o dönem soğuduğum ama maçlarını da takip ettiğim galatasaray, tekrar doğuyor gibiydi; ta ki, üniversitede oyuncuların ıslıklandığını, mabed denilen ali sami yen'in yakıldığını gözlerimle görene kadar. askıya aldım taraftarlığımı ben işte o dönem. lanetler ettim, yeminler ettim daha da futbolla ilgilenmeyeceğim diye... 80'lik dede takımın başına gelmiş, kime ne? fm'de çalıştırdığım takımdan öte değildi galatasaray benim için. üzmekten başka bir işe yaramazdı ve o sene bir şampiyonluk geldi. teknik direktörsüz şampiyon olmuştu hayatımın anlamı, anlık sevinmiştim, coşmuştum, çıldırmıştım ancak öngörüye sahip değildim; bugünlere gelmemizin öngörüsüne...
    neden mi anlattım bunları? her ne olursa olsun, galatasaray umudu, aşkı, sevgisi veya her ne derseniz diyin aşkı vardı içimde her zaman. şimdi de var. bugün de var, yarın da olacak ama ciğeri beş para etmez topçularımız; iki elle bir siki doğrultamayan yöneticilerimiz sağolsun, galatasaray diyince artık aklıma sadece şu pankart geliyor:
    "siz en güzel duygularin katilisiniz."
  • 2010-2011 sezonunda yaptıkları en büyük hata bu takımın parçalı forma giymesine izin vermeleridir.
  • futbol takımının bu sezon oynadığı her maç öncesi içimde bir umutla izlemeye koyulduğum ancak maç esnasında ve sonunda kendimi karamsarlığa düşmüş ve futboldan soğumuş halde bulmama sebep olan takımım.
  • çocuğum olsa ismini koyamayacağım futbolcuları kadrosunda barındıran biricik takımım..
  • ligdeki puan durumuna bakarken farkettim ki haftaya galatasaray yine kaybeder trabzonspor da kazanırsa, trabzonsporun puanı galatasarayınkinin 2 katı oluyor, iki kat lan*, sezon başı biri böyle bir iddia ortaya atsa götümü ipotek ettirirdim siktir lan deyip, neyse götü kurtardığıma sevineyim en iyisi ben.

    edit: ulan sözlük, ulaan sözlük, ben bunu yazmışım demişim ki trabzon yener aynı zamanda galatasaray yenilirse falandı filandı, lan bu hafta sonu zaten iki takım karşılaşıyormuş, onca okuyan olmuştur bir allahın kulu da "birader sen kendince hesap yapmışında zaten ikisi karşılaşıyor, biri yenerse diğeri elbet kaybedecek" demedi, ben bu durumu demin farkettim kendi noobluğuma güldüm, kesin sizde okudunuz kıs kıs güldünüz di mi, esefle kınadım bütün ahaliyi, ayıp ayıp.***
  • hiç bu kadar kötü görmedim galatasaray'ı. doğruyu söylemek gerekirse, bir fenerbahçe'li olarak bu kadar kötü bir galatasaray beni mutlu etmiyor. başarısızlıklarla dolu bir sezonu daha sezon yarılanmadan bitirdi galatasaray. iki teknik direktör bir yönetim eskitti. umarım güzel stadyumlarına, güzel atmosferler yaratabilecek bir takım oluşturmayı başarabilirler ama bunu bir süre daha yapamayacaklar gibi gözüküyor.

    http://beat-football.blogspot.com/…saray-varms.html
  • eğer bir gün zaman makinesi bulunacaksa, o makinenin önünde galatasaray flaması olacaktır ve makine ilk olarak 1999 baharina gidecektir!

    yoksa şu haliyle galatasaray, fukushimadan daha fazla kanserojen.. hatta açık konuşayım, eğer sigara yasağında devletimiz samimi olup gerçekten gençlerin sağlığını koruma amacı gütseydi, bugun gençlerin sağlığına daha zararlı olan galatasaray kulubunu kapatması gerekirdi..
  • kalan fikstürü:

    10 nisan: galatasaray-trabzonspor

    18 nisan: manisaspor-galatasaray

    23 nisan: galatasaray-kayserispor

    01 mayıs: beşiktaş-galatasaray

    08 mayıs: galatasaray-kasımpaşa

    15 mayıs: gençlerbirliği-galatasaray

    22 mayıs: galatasaray-konyaspor

    olan, ve bu maçlardan ikisini kazanması halinde kümede kalmayı garantileyecek takım.
  • küme düşmesini istediğim, takımım, kanım, canım.
    yok bank asya şampiyonluğunda falan da gözüm yok... göz koyduğum tek şey, onurlu bir mücadele. ötesi değil... gerçekten...
hesabın var mı? giriş yap