2538 entry daha
  • diziyi izlemeyi sevdiğim kadar girilen enrtyleri de okumak ayrı keyif, her kafadan enteresan yorumlar varsayımlar çıkıyor.
  • çoğumuzun değişmesini istediği ülkedeki kutuplaşmanın bir kez daha gözler önüne serildiği bir bölüm izledik.
    kutuplaşmanın varlığını yadsımıyoruz ancak hoşgörüden bu kadar uzak olmak acı verici. dizide de işlendiği üzere aynı topraklarda yaşayıp bunca sevgisizlik niye? tek doğru tek ahlaklı tek insancıl yol bizim yürüdüğümüz mü? farklılığın bu kadar ötekileştirimediği bir zaman dilimine geçmeyi umuyorum.

    cüneyd bu bölüm yine kendine hayran bıraktı. yeni bir vakt öğrendik. oylar kullanılsın öksüz cüneydin kazanması lazım. yoksa yıllarca? hücre? vallahi de kaldıramam.
    ilk bölümlerde ki sadi hüdayi ile cüneyd arasındaki amca-yeğen konuşmalarını çok samimi bulup zevkle izliyordum. artık maalesef iki düşman oldular ve sadi hüdayi bel altı vurmaya başladı sevgi gözlüğünü çıkardım artık.

    meryem yine kızına bir travma daha yükledi saolsun. ancak levent biraz cüneyde üzülmüş gibi yaptığı için bu bölüm ona dokunmuyorum. savcıyı anlamadım çok çabuk tutum değiştirdi güven vermedi.

    yine kafamızda sorularla kalakaldık. gülayşeyi kim itti? cüneydin babası iyi mi kötü mü? irfanı kim öldürdü?

    neyse cüneydim iyi olsun da
  • bu yine o kızılcık mıdır nedir, onun gibi değil. işleyen bir yapı var. öbürü tamamen kimin kime yapıştırdığıyla ilgili kim kimi sikiyor tadında bir müsamere.

    bana kalırsa mürşidi evvel, cüneyt'e “evladım iyisin hoşsun da çok kafa ütülüyorsun amcan şeytanı siker bize böyle adam lazım” dedi ve öyle bıraktı cübbeliye. dizinin çok tehlikeli sularda gezindiğini de söylemem gerek. pek sağlam ayakkabı gibi durmuyor.
  • irfan'a kimse karakteriyle ilgili bilgi vermemiş anlaşılan, adamcağız bile neyi neden yaptığını bilemez gibi oynadı. oyuncunun yetersizliğinden ziyade senaristin "ulan bu adamı nasıl yazalım" tavrı böyle gariplikler doğuruyor.

    bir de kapkaç sahnesi inanılmazdı, duygu sarışın ufak tefek cinayetler'de tuvalette kavga sahnesi çekmiş kadın, onu bile kullanamamışlar. sümük gibi yapışmış kadın resmen.
  • "iki yüzlünün yalanı, yalanın iki yüzü olur. diğer yüzünü öğrenmeye gidiyorum..."

    her bölüm düşündüren replikler dönüyor. şimdilik konuları güzel işliyorlar, inşallah hep böyle devam ederler.
  • bu kadar iyi oyuncuyu tamamen rolü ile eşleştirip, hepsini biraraya getirmeye karar veren kim?

    sadi hudai beye rolü teslim edip, rolün ötesine geçmesine ve arşa çıkarmasına müsaade eden kim?

    gülayşe hanımı, eni konu kilolu, gözleri delirmiş gibi belirgin, yüzyıllık acılar çekmiş gibi hüzünlü duran bu isimsiz ve sıradan oyuncuyu diziye dahil eden kim?

    müyesser hanımın inatçı-islami kişiliğini öne çıkaran, yüzünde tek bir işlem bile olmayan bu dediğim dedik, bir miktar suratsız ve hatta çirkin(süper karizmatik o ayrı) kadını gidip bulan, o rolü veren kim?

    bu metinleri yazan kim?

    oyuncu seçim ekibini tebrik ettiğim, işten güçten yarım yamalak bile olsa izlemeyi bırakamadığım harika dizi.
  • reşit olmamış bir kızı yasalara da aykırı olduğunu bile bile nikahına alan cüneyt efendi, beni aslan bellemişler diye ağlıyorsun. e sen hasta olmasaydın tazecik ergen kızı yatağına almayacak mıydın? işinize gelince sünnet, takva öyle mi? o zaman hz. peygamber gibi kendinden 20 yaş büyük dul bir kadını alsaydın. sünnetse o da sünnet.
  • tolga tekin, vahit karakteriyle diziye katılıp cüneyd'in babasını canlandıracakmış. artık vahit için de 'd' takıntısı olursa nur topu gibi bir vahid'imiz olur.

    tarikat yapısına objektif bir bakışla türkiye'nin son 30 yılına mercek tutan sürükleyici bir dizi. laik bir düzenin tüm inançlar için ne kadar gerekli olduğunu kafalara vuran bi tarafı da var filmin.
  • fanilere bak be, savcı bile ifade için huzuruna çağırmıyor, bizzat kendisi şüphelilerin ayaklarına gidiyor emniyete. kapı kapı kendi geziyor hatta şüphelileri. hahah. oldu olacak koskoca cumhuriyet savcısını dergaha yollasaydınız ifade almaya. fanişkolar emniyete kadar da zahmet buyurmasalardı.

    savcı, şüpheli ifadesini adliyede kendi makamında alır. yanında da kendi tutanak katibi olur. emniyet ve adliyenin ayrı binalar olmasının bir anlamı var. o şüpheliler ekip otosuyla emniyetten adliyeye bir zahmet geleceklerdi.

    diziden keyif alıyorum gerçekten. ama şak diye beni gerçeklikten koparan yanlarında tüm odağım kayıyor. bu odak kaymalarının en bombası tabii ki dyson reklamları. hadi onu yutmaya çalışıyorum, para lazım, baskı var, şu bu. zorluyorum kendimi geri giriyorum moda. ikincisi özcan deniz ve özgü namalın aşırı yapay oyunculukları. hadi bunu da salıyorum, selebriti lazım, reyting lazım. ama yani çok temel şeyleri de eğip bükmesin bu çapta bir yapım bir zahmet. kırk yılın başı oturduk bi şey izliyoruz, lütfen senaristler.
  • bu dizinin neresini beğenmiyorlar anlamıyorum. tarikatlar -ama her türlüsü, islamcılar değil sadece- insanlığın başına beladır. orada da sadece tarikatçılara söven yok, sadece sekülere de söven yok. çocuk gelinler, deli tarikat şeyhi, sekülerlerin organik olmayan acıları...

    yalnız müyesser de soooo özlem zengin.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap