• yeni ahit, matta 10.34'teki bu ifadeyi türkçeye "barışı değil, kılıcı getirmeye geldim" şeklinde çevirebiliriz. isa hoşgörüsü ve çilesiyle ilgili kimi eleştirilerde sık kullanılan bu ifade aslında çoğu art-niyetli yorumcu tarafından içinde bulunduğu konsepti bilinçli şekilde göz-ardı edilerek çarptırılmıştır. nitekim konsepti düşünmediğiniz vakit, isa'nın gerek başlıktaki ifadede, gerekse devamında tümüyle acımasız bir profil çizerken aslında iki açıdan ideal hıristiyan tipini söz konusu dönemdeki pagan anlayışına karşı tasvir etmeye çalışır. önce devamına bakalım:

    10.35. çünkü ben babayla oğulun, anneyle kızın, gelinle kaynananın arasına ayrılık sokmaya geldim.
    10.36. 'insanın düşmanı kendi ev halkı olacak.'
    10.37. annesini ya da babasını beni sevdiğinden çok seven bana layık değildir. oğlunu ya da kızını beni sevdiğinden çok seven bana layık değildir.

    nedir o iki açı? birincisi jacqueline stevens'in devletin yeniden üretimi'nde de (ayrıntı yay. 2001, s.182) söylediği gibi, ilk hıristiyanların roma devletinin dayattığı baba-erkil ve başka veraset kurallarında karşılığını bulan dünyevî ihtiraslara başkaldırıdır. aile serveti, miras, aile-içi birtakım ekonomik ve politik didişmeler pagan toplumundaki türlü yozlaşmaların sebebi olarak görüldüğünden, isa'nın burada getirmiş olduğu gladius yani kılıç aile-içi didişmelere ve onlara harcanan enerjiye bir son verir. roma dünyasında miras kavgalarının çok yoğun bir şekilde yaşandığını ve hatta yabancı kimselerin bile, başkalarından miras koparabilmek için türlü düzenbazlıklara giriştiğini biliyoruz. işte burada isa'nın getirdiğini söylediği gladius bütün bu enerjiyi kesmeye yarar. huzuru bozan kardeşin, diğer kardeş tarafından ortadan kaldırılması gibi düşünün.

    ikinci açı ise yine i.s. ii. yy.'da aile içi seksin yani ensest ilişkilerin bolluğuna ket vurma telâşıdır. evet, isa gerçekten de agresif bir profil çizer burada ancak gladius'un gerekli olduğu bazı durumlar vardır, o durumlardan biri de, inanca göre ensest'in bolluğudur. yukarıda adından bahsettiğim jacqueline stevens'in kitabında peter brown'ın the body and society'sinden bu konuda bir alıntı var, hemen aktarayım eksik kalmasın: "... evlilik içi cinsel ilişki yükselen 'şimdiki zaman' kulesinin köşe taşı..." bu insanları manevî kurtuluşa yöneltmek yerine yoz toplumları yeniden üreten bir pratiktir... evlilik sona erdirildiğinde, örgütlü toplumun devasa binası kumdan bir kale gibi çökecekti. politik düzeni reddetmek onu ayakta tutan evlilik pratiklerini reddetmektir (a.g.e., s.182-183). yani en nihayetinde pagan roma anlayışını yıkmak için 'aile toplumun temelidir' düsturuna uygun olarak ilkin aileyi yıkmaya girişmiş oluyor bu yeni isevî öğreti ensest virüsüyle birlikte.

    bütün bu devrimci duyuş yanında çileci bir yaklaşım da söz konusudur. evvelce yaklaşık bin farklı entiride bahsettiğim isa'nın "çarmıhını yüklenip ardımdan gelmeyen bana layık değildir." deyişlerinden biri de, buradaki ayetlerden hemen sonra (matta 10.38) geldiğinden, isa'nın ardından çarmıhını yüklenip çileye yelken açmayanların kılıçtan geçirileceği imasının bulunduğu da düşünülebilir. çile ya da kılıç! kapı kapanmadan, son anda yetiştiğiniz vapurun kalabalıklığı (ayakta yolculuk ıstırabı) ve sonraki vapurun yarım saat sonra geleceği realitesi (bekleme ıstırabı)! seç beğen al senin olsun, aksi hâlde to the sounds of the guitar yeaa yeaa played by carlos santana... ciiuuuuvv ciiiivv ciiuuuvvv civivivivi civiviii

    ahora vengo mama chula mama chula
    ahora vengo mama chula

    ahora vengo mama chula mama chula
    ahora vengo mama chula
hesabın var mı? giriş yap