10 entry daha
  • dikilir köprü üzerine, / keyifle seyrederim hepinizi. / kiminiz kürek çeker, siye siye; / kiminiz midye çıkarır dubalardan; / kiminiz dümen tutar mavnalarda; / kiminiz çımacıdır halat başında; / kiminiz kuştur, uçar, şairane; / kiminiz balıktır, pırıl pırıl; / kiminiz vapur, kiminiz şamandıra; / kiminiz bulut, havalarda; / kiminiz çatanadır, kırdığı gibi bacayı, / şıp diye geçer köprü'nün altından; /kiminiz düdüktür, öter; / kiminiz dumandır, tüter; / ama hepiniz, hepiniz... / hepiniz geçim derdinde. / bir ben miyim keyif ehli içinizde? / bakmayın, gün olur, ben de / bir şiir söylerim belki sizlere dair; / elime uç beş kuruş geçer; / karnım doyar benim de...
    orhan veli kanık

    istanbul’a o kendine has ‘siluetini’ kazandıranlar, camiler, kuleler ve köprüler değil midir? bu ‘özel’ yapıları daha da özel kılan şey ise çok daha farklı aslında: onlar, işlevlerinin getirdiğinin ötesinde bir sevgiyle muhataplar! tıpkı galata köprüsü gibi...

    kimse galata köprüsü’nü ‘karaköy ile eminönü arasında ulaşımı kolaylaştıran bir yapı’ sıfatından dolayı sevmedi. bu aşkın mutlaka başka nedenleri olmalı...
    bu algı ve nedenleri üzerinde ilgili branşlarda donanımı olanlar tartışmalı hiç kuşkusuz; ama galata köprüsü bir köprü değil, kanı ve canı olan, halktan biri(ydi)... üzülür, sevinir, yalnızlıktan sıkılır, canı acır, güler ve ağlardı. arkadaştı, yoldaştı, yardımseverdi. işte bu yüzden bir başka sevilir, bir başka saygı duyulurdu.

    sanırım neden ‘-di’li geçmiş zaman’ kullandığımı açıklamam gerekiyor ‘o’ köprüyle arkadaşlık etmeyenlere: bu yaşımda yetmişliklerin ‘bizim zamanımızda...” diye başlayan geçmişe özlem söylemlerinin içine giriyormuşum gibi gelebilir hepinize ama, bugünkü galata köprüsü, az önce sözünü ettiğim ‘ruhu olan’ köprü değil maalesef... bugünkü köprü, tıpkı dut ağaçları arasındaki ahşap ve mütevazı bir evin arsasına el konularak inşa edilmiş on katlı bir apartman gibidir benim gözümde; işte o ahşap ev de, gerçek galata köprüsü’nün ta kendisidir: iv. galata; milâd 1912, vefat 1992...

    ’galata’ hanedanı...
    evet, bugünkü köprüden önceki merhum iv. galata... en azından, kayıtlara geçen dördüncü ‘kalıcı’ köprüydü. aslında en eski atasının 1453’de, kuşatma esnasında kullanılmak üzere, yine haliç’te arz-ı endam ettiğini söylüyor tarihçiler. daha sonraki dönemlerde yapılacak yeni köprüler için leonardo de vinci’den michelengelo’ya kadar dönemin bir çok önemli ismi projeler geliştirmiş. ancak haliç’te, bu noktada ilk köprü 1845 yılında boy göstemiş ve 18 sene hizmet vermiş. adına da “cisr-i cedid” denmiş.
    ikinci galata köprüsü, 1863 yılında sultan abdülaziz döneminde, ahşap olarak inşa edilmiş. üçüncü galata köprüsü ise 1875 yılında tamamlanan, 480 metre uzunluğunda, 14 metre genişliğinde, 24 duba üzerine kurulmuş bir köprü olarak tarihe geçmiş ve 1912’ye dek istanbullular’a hizmet vermiş.

    80 yıllık bir ömür ve de bir hayalet...
    iii. galata, eskiyen haliç köprüsü’nün yerini almak üzere taşınınca, 1912 yılında iv. galata’nın 80 sene sürecek saltanatı başlar... 350 bin altına yaptırılan, 466 metre uzunluğundaki, 25 metre genişliğindeki köprü, 27 nisan 1912 günü hizmete açılır.
    bir başka sevilir bu galata köprüsü. hani daha önce de söylediğim gibi; o da ‘canı ve ruhu olan’ bir istanbullu’dur adeta... gelip geçenler bir tarafa, bizzat ona, onun için gelenler, arkadaşlarıdır... tam karnındaki meyhane ve birahaneler bahanesi işin; gelenler hep ‘ona’ gelirler...

    kendisini öldürecek cellatın doğumunu görerek yaşamaktansa, yanıbaşındaki alevlerden bir avuç alıp üzerine çalarak 80 yıllık ömrüne son vermiştir köprü...

    bu keyifli birliktelik tam 80 yıl sürer... hoş, son senler oldukça acı verici geçer iv. galata için. çünkü yanıbaşına çakılan kazıkları dinler senelerce; üzerinde v. galata’nın yükseleceği kazıkları... 1992 yılında iskele’den kendisine sıçrayan yangın hâlâ tartışılır ama bence bu kaza değil, iv. galata’nın onurlu intiharıdır. kendisini öldürecek cellatın doğumunu görerek yaşamaktansa, 80 yıllık ömrüne, yanıbaşındaki alevlerden bir avuç alıp üzerine çalarak son vermiştir köprü...

    bunu bile lâyık görmedik ona; ölemedi... ruhu ayrıldı, bedeni bir hayalet olarak kaldı haliç’te... önce söktük, taşıdık, atıl bir köprü yaptık onu. sonra sirkülasyonu engelliyor diye canını sıktık tekrar... binbir şey konuştuk arkasından. bir türlü huzura kavuşamadı koca iv. galata... biz de kavuşamadık galata, ne biz, ne de çatana...

    çatana
    galata köprüsü kaldırılınca,
    boynu hep
    bükük kalacaktır
    altından geçmek için
    bacasını kıran
    çatananın...
    sunay akın
    *
92 entry daha
hesabın var mı? giriş yap