• edip cansever zirvesinde okunmasını büyük bir hevesle beklemiş olsam da okunmadığı için içimde kalmış olmasının etkisiyle buraya eklemek istedim...

    pazarcılar gitmiş ipleri kalmış
    ilkyazla birlikte – güz çekmiş saçlarından –
    boşluğun ölüsü kalmış.

    ben ilkyaz filan görmedim – diyor –
    beyoğlu’nda, aynalı pasaj’daki
    beyaz giysili düğmecileri saymazsam
    bir de
    şu şaşkın cumartesiyi
    masa örtüsünün üstünde
    su kenarlarında üşüyen kelebekler gibi
    konup konup kalmıyor ya, onu
    saymazsam diyor
    ve diyor ki – bir şey demiyor –
    ah bu çekik gözlü akşamüstleri!

    (ayçiçeği yiyen çocuk
    yün ören kadın
    rakısını yudumlayan adam
    sokağa bakan herhangi bir oda
    arka bahçede
    herhangi bir mermer masa)
    ah bu iri gözlü akşamüstleri
    ve kahverengi
    (herhangi bir yarın
    herhangi bir yarından sonra)
    diyor ki – bir şey demiyor –
    öyleyse neden sığdırıyorum bu görkemli güne
    durup dururken
    bir piknikteki o dayanılmaz can sıkıntısını
    ve neden
    kar yağınca bütün meyhaneler birbirine benzer
    ve tenha semtler
    ve gelmiş geçmiş bütün yolculuklar
    - ve oteller oteller –
    birbirine
    uzun uzun düşünmeli bunları da.

    bir fotoğrafta çıkmak gibi oluyor her şey
    anlamadığı bu
    - ve anladığı –
    ben ki bir boy fotoğrafıyım – diyor –
    yaşarken yaşamazken
    ikisi de aynı şey
    aynı
    yani bir fotoğrafta çıkmak
    - ah bu kımıltısız akşamüstleri! –

    boşluğun ölüsünü kaldırıyorlar
    kadınlar kirpikleriyle
    adamlar yere bakarak
    çocuklar incecik dudaklarıyla
    o
    ‘bir fotoğrafta çıkmak’
    durarak kaldırıyor boşluğu
    çünkü
    fotoğrafta çıkmak
    çoktan ödünç almış oluyor onu.
hesabın var mı? giriş yap