• - i -
    bakın ne diyorum, dünya
    sekerek yürüyor, gözümden düştü ya

    seviyorum aklımın almadığı şeyleri
    titriyorum emin olduğum zaman
    evlerin ev halkının ve devletlerin
    gidiyorum bıraktığı boşluktan

    nefes alıp emek veren, insan görünce kaçan
    gereksiz harcamalar gibi herkesin
    canını sıkan ve sonra bakan
    gidiyorum, bu kesin.

    - ii -

    toprağım ben, dünyanın kök saldığı
    ancak uyurken rabbime nazım geçer

    dünyayı, o görkemli hastayı
    belki bir rüzgar eser beni görmeye
    diyerek bekledim ve düşündüm ki
    gözlerim kalacak benden geriye

    suyu görünce susan bir anneyle bir baba
    gibi yaşadım bir kabuğun altında,
    dedim bir şey gösterin isim koyacak
    bir şey gösterin, şaşırsın bana

    - iii -

    bu kadar mezarın arasında ne büyür
    ey ölüm, gel otur şuraya ve düşün

    sözcük yapımında kullanılan
    bir şeydir senin gülüşün
    herkes güzeldir sustuğu kadar
    sen de güzelsin, bu mümkün

    ne kaldı geriye aslına uygun olan,
    tutumlu güneş, girişken gün
    gibi sen kaldın, eli ekmek tutan
    bir bahçe kadar düzgün

    (bkz: ibrahim tenekeci)
  • öylesine içten.
  • ..seviyorum aklımın almadığı şeyleri,
    titriyorum emin olduğum zaman.

    bu dizelerle vurmuştu beni ibrahim tenekeci. halihazırda aklımın almadığı şeyler, yani seviyorum dediklerim, bildiğin gündelik, suya sabuna dokunmayan şeylermiş. şu son bi kaç ayda şaşkınlığın avuçlarında kalakalınca, yaşananlar bana aklımın alamadığı şeylerin hic de öyle sevilmelik şeyler olmadığını öğretti. bilakis hınç doluyum anlam veremediklerime. susup geri çekilmek bana göre değilmiş. yakasına yapışıp geçmişin, zihnimi bulandıran ne varsa bir bir açıklansın ki soru işaretlerinden kurtulayım istiyorum. 'herkes sustuğu kadar güzeldir' diyo ya bir de, yok o öyle değilmiş. 'seni üzmek istemiyorum'u duymak bile nimetmiş esasında.. giderken bir şey söyleseydi keşke.
hesabın var mı? giriş yap