15 entry daha
  • genelde roma'daki otium'un tam karşılığı gibi düşünülmüştür, ancak arada bir mahiyet farkı olduğunu düşünüyorum.

    roma'daki otium'un daha kemiksiz hâli gibi duruyor inziva. tdk'nın belirlediği iki anlam da kendi içinde anlamlıdır: a. "toplum hayatından kaçıp tek başına yaşama" b. "dış dünyayla bütün bağlarını keserek tanrı'yla birleşebilmek için insanın kendi içine kapanması" her iki anlam da, tabirin roma'daki otium'un daha insan-içi'ne uyarlanmış şekli olduğunu gösteriyor. zira otium'un mahiyeti resmî görevlerden azledilmiş, sıyrılmış olmayı vermesindedir (leisure, vacant time, freedom from business: fecero; quamquam haut otium est, plaut. poen. 4, 2, 36: tantumne ab re tuast oti tibi? ter. heaut. 1, 1, 23). bu açıdan bakıldığında otium, negotium'un yani "görev, ödev, resmi iş"in zıddı olur. otium'un içinde, sanki bir dönem resmî görevlerde, sorumluluklarda bulunulmuş da, sonradan çiftliğe dönülmüş havası vardır. işte buradaki "yığınlardan, kalabalıklardan uzaklaşmak" yani "diğerlerinden kopmak" eylemi, bir somut kendine dönüşün simgesi olur. oysa inziva, tam anlamıyla bir soyut geri çekilmedir. sanki -yığınların arasında bile- "toplum yaşantısından çıkmış olma" anlamını içinde barındırır. önemli olan düşüncede "tek"lik ve "kendilik bilinci"dir; kişinin ona ermek için, bir zaman süresince resmî görevlerde bulunmuş olmasına gerek yok. inzivaya çekilen, kendiliğinin peşine düşendir.

    hâl böyle olunca kaçınılan şey, öncelikli olarak resmîlik veya sorumluluk durumunun kendisi değildir inzivada; inziva, kişinin kendisi dışındaki herhangi bir şeyden (ki bu da, her şeye denk gelir; her şey herhangi bir şey olarak "diğer şey"dir, yönelen zihnin yönelebileceği bir metadır. o hâlde inzivada yönelebilenin yönelebilen yetisine yönelişi vardır.) kaçınmasını gerektirir. romalı şair horatius'un meşhur otium'u ile burada inziva'nın ikinci anlamında geçtiği kadarıyla "dış dünyayla bütün bağlarını keserek tanrı'yla birleşebilmek için" kendine kaçan kişinin durumu arasında fark vardır. kişi, kendi'liğini sağlayabilmek adına, kendi olarak görmediği her şeyden sıyrılır. deyim yerindeyse, hayatın bizim dışımızda kaldığını sandığımız her şeyi resmî bir sorumluluk olarak görmemiz söz konusu inzivada.

    romalının otium'dan anladığı şeylerden biri de "aktif olmama, üretim durumunda olmama" hâlidir (eş anlamlılar için: ignavia, desidia, inertia; örn. kul.: "vitam in otio agere" ter. ad. 5, 4, 9). oysa inziva, dışsal olan her şeyden vazgeçiştir; içinde üretimi veya aktifliği umursamaz; insan sadece kendilik bilincinden ötürü kendine kaçar. hâl böyle olunca inzivada aktiflik ve üretim gibi pasiflik ve üretimsizlik de yoktur, diyebiliriz. inzivanın sağladığı şey de bizzat budur zaten, anlamlar ve anlamlı kılınmaların ötesine taşmak. oysa romalının otium'dan anladığı şeylerden biri de ziyadesiyle "boş zaman"dır ( örn. kul. "otium moderatum atque honestum" cic. brut. 2, 8). inzivaya çekilen için ise, zamanın boş ya da dolu olmasının bir anlamı yoktur. zira inzivada zaman kişinin kendisinde kaybolur; inzivanın süresi kişinin kendi iç zamanı kadar akar.

    bunun yanında otium'un "sukunet, sessizlik, dinginlik" manaları da vardır ("pax, tranquillitas, otium" cic. agr. 2, 37, 102) bu manalar inziva'nın içerdiği o kaçısa daha yaklaşmasını sağlıyor terimin. zira cicero'nun otium'la birlikte kullandığı iki terime dikkat çekmek gerek: pax ve tranquilitas. ikisi de içerik olarak huzuru amaçlar; inzivanın asıl amacı huzur dahi olsa, en nihayetinde kendilik bilincine erme uğraşısı olması bakımından iç ve dış huzuru çok ama çok aşan bir "kayboluş" anlamını içinde barındırır. insan her şeyi kendisine indirgeyebildiği an, huzur arayışının kendisini bile küçümser. insan inzivada kendini kendine indirger, otium ise bunun cilasıdır, insanın dışındaki dünyaya düşen gölgesidir. hakikatten inzivaya çekilebilenler bu dediğimi anlayacaktır.
49 entry daha
hesabın var mı? giriş yap