• splinter albumunde, offspring'in intro olarak kullandigi kisa girizgah.

    we are strong
    we are right
    we wont be pushed aside
    we will go on
    we will fight
    we will not compromise

    we will never lose to you.
  • (bkz: sweet neo con)
  • sahur vakti dinlenmemesi gereken şarkı, başı bildiğin ramazan davuluyla kaydedilmiş.
  • (bkz: neo con)
  • davul ve basların savaş tamtamları atmosferi verdiği the offpsring eseri.

    sözlere bakıldığında muhataba muhatabın ağzıyla sesleniş içeriyor.

    mesela kramp'ın yeni osmanlı jargonuyla iğneleyici bir şarkı yapması gibi.
  • neo-conservatism, kısaca neo-con, abd'nin cumhuriyetçi partisi'nin ideolojisi olarak bilinir. bu yüzden, cumhuriyetçi parti'ye has bir çok şey -milliyetçilik, evanjelizm, kürtaj ve eşcinsel karşıtlığı vs- neo-con olmanın bir parçası olarak görülür. bu basitçe doğru değildir, cumhuriyetçi parti her parti gibi belirli fraksiyonların ittifakından oluşur. peki bunlar arasından, neo-conservatism nedir?

    isimlerine rağmen neo-conlar, liberaller ve liberteryenler ile birçok ortak görüşü savunurlar. ırving kristol'e göre, "neo-conlar, gerçeğin saldırısına uğramış liberallerdir." neo-conlar, liberallerden, demokratik parti'den 1970lerde koptular. liberallerle anlaşamadıkları konu dış politikaydı, demokratik parti'nin sovyetler birliği'ne karşı olan tutumunu çok yumuşak buluyorlardı. liberaller, uluslararası ticarete, demokrasiye ve uluslararası kurumlara inanıyorken, neo-conlar sadece ilk ikisine inanıyordu. dış politikada realisttiler, neo-con görüşüne göre iki devletten güçlü olan diğerine istediğini yaptırabilirdi, bm de milletler cemiyeti de bunu engel olamazdı.

    neo-con dış politikasının temelinde ise demokratik barış teorisi yatar. bu teoriye göre, iki demokrasinin birbiriyle savaşması çok düşük bir ihtimaldir. bu konuda, herhangi bir realistten ayrılırlar. dış politikada realist biri, amerikan çıkarlarına uygun olduğu sürece bir diktatör ile ittifak yapabilir fakat neo-con görüşüne göre, bir diktatörün varlığı amerikan çıkarlarına aykırıdır. bir başka dayanakları da amerikan istisnacılığıdur. dünyadaki en eski anayasal demokrasi olarak amerika'nın liberal demokrasiyi gerekirse güç zoruyla yayma zorunluluğu olduğunu düşünürler. bu neo-con dış politikası, kısmen ronald reagan'dan, tamamen ise baba bush'tan sonra amerikan dış politikasının belirleyicisi haline geldi. bundan önce "preemptive war" denilen, ileride tehdit olabilecek bir ülkenin başını şimdiden ezme politikası amerika'da pek tutulmazdı. sovyetler ve çin nükleer denemelerini yaparken bile amerikalılar bu çizgiyi aşmak, direk tahrik olmadan savaşmak istemediler. neo-conlardan sonra bu değişti, bill clinton veya obama gibi demokrat başkanlar bile preemptive war ihtimalini ciddi ciddi değerlendirdiler. harekete geçmemelerini sebebi o tip bir savaşa ahlaki olarak karşı olmaları değil, savaşın getireceği riski göze alamamalarıydı.

    iç politikada ise belirli bir neo-con görüşü yoktur. neo-conların ailenin kutsallığına ve geleneksel değerlere inandığı söylenebilir, bu yüzden kürtaja ve boşanmaya şüpheli yaklaşırlar. ama özgürlüğün ve sosyal liberalizmin de savunucusu oldukları için, bunlara karşı köktenci bir muhalefet göstermezler. ekonomik politikaları ise sabit değildir, ilk neo-con başkan diyebileceğimiz ronald reagan, büyük hükümete ve vergilere şüpheyle yaklaşan liberteryen eğilimli bir politika izlemişken bütün neo-conlar aynı görüşü savunmazlar. demokrasiye olan bağlılıklarından dolayı, demokrasinin doğal bir sonucu olan "büyük devlete" liberteryenlerin aksine daha sıcak bakarlar.
  • erden timur'un 2014 yılında şirket bünyesine kattığı bir şirket.
hesabın var mı? giriş yap