• istanbul üniversitesi ekonomi fakültesi öğrencisi ya da öğrencisiymiş bir zamanlar.
  • bugün (2 eylül çarşamba günü) sabah saat 10.00'da istanbul üniversitesi iktisat fakültesi'nde (beyazıt kampüsü) yapılacak tören sonrasında levent camisi 4.levent öğle namazı sonrası cenaze namazı olacak ve kilyos mezarlığına defnedilecek.
  • bir kaç gündür dönüp bakiyorum buraya ölümünüzün ardindan bir şey yazilmiş mi diye hoca hanim. yazilmiş sayilmaz. cenazenizin ardindan yazayim kusura bakmazsaniz. bu kadar az taniniyor olmaniza üzgünüm, sizi tanitmayi pek başaramadik anlasilan. ama sizin ortalikta iktisatçi diye boy gösteren gerzekler sürüsü kadar bile taninmiyor olmanizda, bizim kadar sizin de payiniz var galiba. tatli huysuzluğunuzun, herkesle eşit ilişki kuran mütevaziliğinizin ama herkesi de haddini bilmeye çağıran bakışlarınızin, gerzeklik gördüğü yerde aptallik bunlar demekteki açik sözlülüğünüzün de etkisi var bunlarda kabul edersiniz. herkesin korktuğu, çekinerek konustuğu bir insan olmanizin payi var. ama asil önemli olan sanirim düşünsel disiplininizden, siyasal eğilimlerinizden, marksist bir iktisatçi olarak tavrinizdan hiç taviz vermemenizdir sanirim. uzun süredir çalinti makalalelerle, tezi olmayan tezlerle, böbrek görse karaciğer, istatistik görse bakkal hesabi zanneden, is-lm eğrisi bankadaki kredi pozisyonunu aklina getiren, ekonometri modellerini hayatin kendisi zanneden maliye hocalariyla ve bir bank adanişmanliği kapmak için birbirini ezen bu boktan camiada büyük ölçüde inançlarina ve çalişmalarina bağlı kalmayi başarmak sizi bir ölçüde asistanlariniz dişinda yalnizliğa itti farkindayim. elinden tutulup kürsülere yükseltilen "hocalarıyla", cuntacilarin da, kendilerine muhafazakar diyenlerin, liberal şaşkınların da birbirini kollayarak cirit attiği bu boktan akademi ve medya camiasinda kendinizden hiç ödün vermemeniz taninmanizi da engelledi. ama laf aramizda politik ekonomi teorisi, feminist iktisat, emperyalizm, azgelişmişlik, sosyal güvenlik sistemleri, sosyal politika gibi meselelerde 1970'ler den beri yazdiklariniz beni hep hayrete düsürdü. yeni yeni farkettiğimiz şeyleri 15 yil önce yazdiğinizi hep şaşirarak gördük sevindik. yazdiklariniz, anlattiklariniz, zaten çok az ilgilisi olan bu alanlarda büyük bir birikim yaratti biliyorsunuz. boşluğunuzu hep arayacağız, gözümüz sizi arayacak.
    ama çok zor bir hoca olduğunuzu, önünüze serilen tezleri ödevleri kolay kolay onaylamadiğiniza dair mızmızlanmaları da geçelim bir kalemde, herkesle eşit ilişki kurmayi başarmaniz, herşeyi basit ve anlaşilir hale getirerek sunmaniz, açikliliğiniz ve samimiyetinizi karşiliksiz vermeniz sizi özlememiz için yeterlidir. ama tamam çok sızlandım kizacaksiniz peki gideyim burdan..
  • cumhuriyetin yetiştirdiği güzel insanlardandır

    "arın, bir maliye uzmanı olarak paranın üretimden ve üretim ilişkilerinden bağımsız ele alınmasına karşı radikal eleştirilerde bulundu. marksist maliye kuramını savundu. iktisadi planlamadan ve kalkınmadan yana oldu. sosyal eşitliğin savunusunu maliyeye bakışında bir genel ilke olarak ele aldı. derslerinde temel ekonomik kavramları sorguladı. “üretim nedir” sorusu ile derse başlıyor ve o güne kadar yapılmış bütün ezberleri bozuyordu. iktisadı ne genel sloganlarla özetledi ne de bütünle bağını koparacak ölçüde uzmanlaştırdı. dersleri 1960’lı yıllarda üniversitelerde bulunan türkiye aydınlarının konferansları gibi geçiyordu.
    ...
    cumhuriyet ne kadar güzel kadınlar yetiştirmiş"

    http://www.odatv.com/…i-kadinin-hikayesi-1302101200

    (bkz: türkel minibaş)
    (bkz: tülay arın)
  • istanbul üniversitesi iktisat fakültesindeki 4 senem boyunca karşıma çıkmış en zorlu,en dişli hocalardan birisiydi kendisi... koca dönem işlediği konudan değil de son ders ek bilgi olsun diye dağıttığı makalelerden final sorusu çıkarıp ters köşeye yatırmak gibi güzel alışkanlıkları da vardı. final öncesi yaz okulu açılacak mı sorularımıza "ben yaşlı bir kadınım yaz okulu maz okulu açamam" diyerek bir arkadaşımızın "hocam madem yaşlısınız kış okuluna da gelmeyen" tepkisine maruz kalmıştı... toprağı bol olsun...
  • 24 ocak kararlarının hemen ertesinde, şubat 1980'de birikim dergisinde yayımlanmış bir yazısı vardır ki, sermaye nasıl birikir, devlet niçin vardır, şimdi bizde olan nedir, başımıza ne işler gelecektir, sorularının cevaplarını tane tane, sanki fakültede ders dinliyormuşsunuz gibi anlatır.

    https://www.birikimdergisi.com/…mler_tulay_arin.pdf

    şu yazı yayımlandığında biz dekan rehin alıyor, yemek zamlarını protesto ediyor, kamp gezileri falan yapıyorduk. kimse de önümüze şöyle yazılar koyup bak böyle böyle oluyor demiyordu. ne okuyup öğrendiysem ben, ne yazıp çizdiysem, hep bir başımaydım, şaşkın salak saf romantik... dağı deldik yahu ferhat misali, dağın öte yüzünde ne gördüğümüzse hâlâ müphem, hâlâ meçhul. hülasa, '78 kuşağı neyin nesidir kimin fesidir diye sual eyleseniz, şimdiki aklımla, cehalet ve çile neslidir derim.

    o vakitlerde tülay hocanın talebesi olanlar çok şanslıymış; en azından, elinde meşale taşıyan bir yoldaşları varmış hemen önlerinde. keşke benim de yolum onun sınıfına varsaydı. ötelerde de ışığın hiç sönmesin hocam.

    edit:
    12.01.20 link kırılmış, güncellendi.
hesabın var mı? giriş yap