*

  • 1921'de yapılan bir meclis oturumunda atatürk tarafından söylenmiştir. ancak bunu söyleyenler atatürk'ün ufuksal gelişim evresi ölünceye dek devam etmiş ve birçok kez kendiyle çelişmiş olduğunu kabul etmezler. tek tek alınan cümlelerle atatürk anlaşılamayacağı gibi dönem dönem incelemek ve ömrünün sonuna doğru olan kısmı iyi incelemek gerekir. nitekim bu konuda adı hangi atatürk olan 3 farklı yazara ait kitap biliyorum. yine buna benzer atatürk çelişkileriyle dolu bir yazı örneği ve yine can dündar'dan geliyor:

    (bkz: http://www.milliyet.com.tr/…11/07/yazar/dundar.html)
  • evvel zaman içinde siz deyin 100 yıl önce ben diyim bugün. tarih montesquieu ile rousseauyu henüz birbirine karıştırmamışken. mekanın bir yerinde siz deyin orada ben deyim burada, hemen şuracıkta.. [1]

    zaman ve mekan belli, 1 aralık 1921 tarihli meclis oturumu, türkiye. atatürk kuvvetler ayrılığını savunan ikinci gurup üyelerine karşı şunları söyler: "hakikatte efendiler, tabiatta efendiler, alemde efendiler, taksim-i kuvva yoktur. taksim-i kuvva ideal bir çözüm değil, hükümdarı müstebit iktidarların etkisini hafifletmek için bulunmuş bir çare, bir ehven-i şerdir."

    ikinci gurup inanmamakta ısrar eder, nasıl olur da büyük düşünür montesguieu yanılabilir! ama hayır! atatürk ısrarcıdır; "bu meşrutiyet teorilerini bulan en büyük filozofların, bu teorileri bulmak için çalıştıkları esasları inceledim, bunların içeriğini anlamaya çalıştım. benim gördüğüm şudur: düşünmüşler ve nasıl yapalım da bu zorba kuvvet, o toplumsal ve ulusal iradenin aşağısında kalabilsin ya da sıfıra ulaşabilsin diyorlar. ve bunu başaramamak yüzünden büyük ve derin ızdırap duyuyorlar. jean jacques rousseauyu baştan sona kadar okuyunuz. ben bunu okuduğum vakit gerçek olduğuna inadığım bu kitap sahibinde iki esas gördüm. birisi bu ızdırap diğer cinnettir. merak ettim özel durumunu inceledim. anladım ki, bu adam mecnun idi ve cinnet durumunda bu eserini yazmıştır. dolayısyla çok ve pek çok dayandığınız bu teori, böyle bir zihnin ürünüdür." [2]

    [1] ulak filmini izleyen bünyenin afakanlarıdır aldırmayın
    [2] tbmm zabıt ceridesi, c. 14, s. 440; ayrıca bu konuşmayı hatırlatan taraf gazetesinin 27 ocak 2008 tarihli nüshasına saygılarımızı sunuyoruz.

    bu da bonus olsun: http://www.birikimdergisi.com/…/makale.aspx?mid=221

    bir de bu ifadelerin nasıl örtbas edildiğine dair: http://www.candundar.com.tr/index.php?did=2728
  • atatürk bu ifadeyi, "heyeti vekilenin salâhiyet ve vazifesine dair encümeni mahsusun kanun teklifi ve mazbatası" müzakerelerinde kullanmıştır.
hesabın var mı? giriş yap