• benim yaptığım değil de, bana yapılmış en aptalca dalgınlık, arkadaşlarımın beni takside unutması idi. evet, bir cüzdan gibi, bagaja konmuş alelade bir çanta gibi, eldivenin sağ teki gibi unutuldum takside..

    genciz o zamanlar, kanımız damarlarımıza fazla geliyor, tazyikle beyne fırladığından kısa devre yaptırıyor, türlü rezilliğin altına imzamızı attırıyor. ağzımızla değil, götümüzle içmeyi tercih ediyoruz ziyadesiyle. tarife uyan gecelerden birinde, sabah ezanını müteakip eve dönüp komaya girmek, 3 gün non-stop uyumak istiyoruz. hop diyoruz bir taksiye, el ediyoruz, atlıyoruz 5 kişi. tek kız benim, arkaya geçiyorum, şoför koltuğunun arkasına yerleşiyorum. dünya dönüyor, midem dönüyor, kafam dönüyor, sabit olan tek şey altımdaki koltuk, yapışıyorum ben de iyice ona. gözlerimi kapatıyorum adamcağızın arabasına istifra etmeyeyim diye, bayağı da bir kaykılıyorum, bacaklarımı kendime doğru çekerek. bu noktadan sonrası yok bende, kopmuşum, uykunun sıcak, davetkar kollarına, havluların üstüne atlayan bir yumoş ayıcığı edasıyla bırakmışım kendimi.

    sonra, sonra bir ses duyuyorum, o deriiiin uykumdan beni uyandıracak denli yüksek desibelli, kuvvetli ve de kudretli, tok bir ses. zopodoort gibi, bödööört gibi. bildiğiniz osuruk sesi ama öyle böyle değil, "götünden bu sesi çıkaran abi, öğle yemeği niyetine kesin seismosaurus yutmuştur, hem de ekmeksiz" diye kendimce şaka yapıp gülüyorum. ama, ama bir dakika? yalnızım ben burada?! bizim çocuklar nerede? ben neden takside kaldım diye panikleyeyazdım ki kaptanın kendi osuruğuna methiye düzesi geliyor, "ohoaoğğahhra eheuhe yırtııl homuğagoduumun götüü ekiehehei" diyor. harfi harfine bunu diyor yani.

    o galon galon alkol tüm etkisini çekiyor bedenimden 8 salise içerisinde. doğruluyorum, dikiz aynasından gözgöze geliyoruz abiyle. o an benden daha çok korktuğuna yemin edebilirim. "ben uymuşum burada ya, arkadaşlarım da beni unutmuşlar ehe" diyorum, içimden de "unutmadı onlar beni!! çok güzel uyuyordum, uyandırmaya kıyamadılar tamam mıa?! seviyor onlar beni!!" tesellileriyle kendi kendime mind trick yapıyorum falan fişman..
  • çok güzel uyuduğu için uyandırmaya kıyamayıp arkadaşı takside unutmak öhöm pardon, bırakmak..

    (bkz: #13398473)
    *
  • -irreversible mode on-

    -> "hacı olm ben iyi değilim lan. bir yerlere tatile gidelim".
    -> telefonla en yakın arkadaş aranır.
    -> tam çamaşır sepetine işeyecekken son anda durum fark edilir.
    -> çamaşır sepetinin kapağı açılır.
    -> çoraplar çıkarılıp klozete atılır.
    -> klozetin kapağı açılır.
    -> duş almak için banyoya girilir.
    -> işten yorgun argın gelinir.
  • ben tam bir imza manyağıyım. yani güzel atılmış imzaları hayranlıkla incelerim.
    işte benim böyle bir durumum varken, önüme 5 adet belge gelir. ilk belgenin altında mükemmel bir imza. imza değil sanki padişahın tuğrası. allahım bu ne güzel bi şey diye düşünürken, diğer belgeye göz atarım, yine aynı imza ve aynı güzellikte. 3. 4. 5. belge hepsinde aynı sanat eseri.
    derken bişi dikkatimi çeker. bütün belgelerdeki imzalarda en ufak bir fark yok. yani en ufak bir kalem kayması, noktası, virgülü, her ayrıntısı aynı. bu nasıl olabilir dehşetine düşerim. yaklaşık yarım saat o imzaların arasında ufak da olsa bir farklılık ararım, yetmez büyüteçle bakarım. yok ulan yok hepsi aynı. ve bir kez daha hem imzanın mükemmelliği hem de her defasında hiç sektirmeden aynı şekilde atılmış olması karşısında dehşete düşer, hayran kalırım.

    - o fotokopileri versene

    bu cümleyi duymamış olsam hala da öyle kalırdım lan.
  • lisedeyken evden çıkıp okula yürümek, ardından sınıfa girip oturma yerine doğru, sırtındaki termostan harnup şerbeti döken adam gibi eğilip çantamı bırakmaya çalışırken çantamın olmadığını ve tüm yolu elim omzumda çanta taşır gibi geldiğimi farketmek ve daha kötüsü hazırladığım kopyalar da çantamda kaldığı için tarih sınavından 23 (yazıyla yirmi üç) almak.
    "ev terlikleriyle okula yürümek" adlı anımdan ise hiç bahsetmeyeceğim.
  • proje yetistirmek icin gunlerce bilgisayar basinda ugrasip tuvalette deligi tutturamayinca undo nasil yapilir diye dusunmek.
  • akıl başka yerdeyken çalan şarkının gazıyla freehandde space e basılı tutup ekranda ritm tutmak... sonra bilgisayarı kitlemek*...
  • son zamanlarda hep uçak ve havaalanları sözkonusu olduğunda altına imzamı attığım salaklıklar bütünü...

    bunlardan en hafifi yurt içi uçuş yaptığım yolculuğun sonunda bagajımı beklerken kendimi bulduğum yerin duty free olması...evet yaptım bunu, pembe çiçekli valizim usul usul iç hatlarda dönüp dururken, sigara-alkol falan baktım, elimi kolumu sallaya sallaya benimle aynı uçakta ama bosnadan aktarmalı gelen bi grup yaşlı teyze-amcayla dış hatlar terminaline gittim...neyse...

    yine ankaraya gidip gelicem. dönüş tarihine sonradan karar verdiğim için onu gidiş biletinden daha sonra internetten satın almıştım. ankarada uçuş günü otelden bi online check-in yapiim dedim, girdim bilet no'yu falan, aa o da ne: uçağım kalkmışmış...bak bak...thy ile telefon trafiği falan, meğersem online satın alış sırasında yolculuk tarihini belirlerken o günün (işlem yaptığım günün) tarihini seçmişim takvimcikten, ben istanbulda gönül rahatlığıyla işime gücüme bakarken- yaklaşık 1 saat sonra -uçağım bensiz ankaradan dönüyormuş...

    bi de sonu, hostesin, benim oturmam gereken koltukta başka bi abi otururken ve ben onun yanında koridorda ayakta dikilip beklerken tüm uçak ahalisi içinde "minimorv hanım yanlış uçaktasınız!!!" şeklinde bağırmasıyla biten bi tatlı maceram vardır ki bahsedilmesi gereken, ayrıntıları içki masalarına meze olmuştur.

    hayır, farkında değilim de uçuş fobim mi vardır nedir, anlamadım kiii!!!!
  • içip içip biraları tuvalete oturup yaklaşık 10 dakika işediğimi zannederken tuvalet kapısında okuduklarımdan ayılıp sesin çişten değil açık kalmış taharet musluğundan geldiğini farketmek en aptalca olanı değilse bile kayda değerdir.
  • seneler önce (on yıl diyim de yaşım meydana çıksın) üniversite ögrencisiyken haftanın bazı günleri arabayla bazı günler de otobüsle gidilmektedir. sabah arabaya bakılır, benzin yoktur, kafadan hesap kitap yapılıp otobüs duragına yürünür.kentkart da suyunu çekmiştir, gaste bayine uzatılıp "bana 20 milyonluk süper" denilir. akabinde gasteciyle beraber yarılarak "ehehe öğrenci yaani" diye düzeltilir.
hesabın var mı? giriş yap