• skid row'un yıllar sonra tekrar duyduğumda gözümden ya$ getiren parçası..

    18 and life ricky was a young boy, he had a heart of stone.
    lived 9 to 5 and worked his fingers to the bone.
    just barely got out of school, came from the edge of town.
    fought like a switchblade so no one could take him down.
    he had no money, oooh no good at home.
    he walked the streets a soldier and he fought the world alone
    and now it's 18 and life
    you got it 18 and life you know
    your crime is time and it's 18 and life to go (repeat above)
    tequila in his heartbeat, his veins burned gasoline.
    it kept his motor running but it never kept him clean.
    they say he loved adventure, "ricky's the wild one."
    he married trouble and had a courtship with a gun.
    bang bang shoot 'em up, the party never ends.
    you can't think of dying when the bottle's your best friend
    and now it's "accidents will happen" they all heard ricky say
    he fired his six-shot to the wind that blew a child away.

    ha biz nasıl ya$adık,böyle ;

    ahmet çok genç idi,kaya gibi sert idi.
    sabahtan ak$ama kadar bowlingdeydi.
    tahsil hayatında birgün i$ler ters gitti.
    parası da yoktu "oeh" dedi alemlere aktı.
    sokaklara kimi görse sarktı.
    ah be ahmet'im,henüz daha çok erken.
    daha gençsin çok yarrak yersin
    oo ooo
    ah be ahmet'im henüz daha çok erken.
    daha gençsin çok yarrak yersin
    tekila içtin yandın ahmet'im..bum buum
    tamam macerayı sevdin ama
    ne yaptın be güzelim ?
    hem kim bilebilirdi? ahhh...
    maç çıkı$ında haybeye 9luyu saydırıp
    vuracağını kom$u kızını ?
  • sebastian bach 18 and life için şöyle diyor: "şarkının sözlerini ilk kez okurken yanımda olsaydınız beni ağlarken görebilirdiniz."
  • youtube daha yokken, portakalda vitaminken, grupların canlı konser görüntülerini internetten bulup indirmek ve izlemek, samanlıkta olmayan iğneyi aramak gibiydi resmen. o zamanlarda da bu şarkıyı dinlediğimde hep "bu kadar şahane bir girişe neden solo çalmamışlar acaba?" diye düşünürdüm. şimdi canlı konser videolarını izleyince bakıyorum bu şarkı ne zaman çalınsa girişi hiç albümdeki gibi kısa ve sade çalınmıyor. hep tam da hayal ettiğim gibi ikinci bir gitarın veya sebastian bach'ın vokal solosuyla açılıyor şarkı. bunlardan sonra sözler başlıyor.

    albüm kaydedilirken neden bir giriş solosu yazmadıklarını şimdi düşününce daha iyi anlıyorum aslında. o muhteşem girişi, solonun altında ezmek istememişler ve tek başına bırakarak akıllara kazınacak müthiş bir açılış olmasını istemişler. gerçekten de öyle oldu.
  • ne zaman bir şekilde karşıma çıksa belli belirsiz zamnalarda, ulan daha o kadardık yahu. türkiye'de olabildiğince yaşıyorduk 18'liğimizi , ne ara eşşek kadar olduk amk dedirtiyor.

    ha gitarı alınca el istemsiz gidiyor çalmaya. yer etmiş o kadar.

    hakkaten ne ara olduk bu kadar? ne ara dünyayı değiştirebileceğimizi hissettiğimiz gücü kaybettik? hakkaten büyüdük be. sorumluluk o bu derken. küçük insanların küçük hesaplaşlamalarına harcadık. o, bu sikimsonik işlere harcadık zamanı işte. bir de baktım yuhh ne ara oldum lan ben bu kadar?

    daha dündün valla çalmaya çalışıp adamlar yapmış modunda dinlerken hüzünlenip sessiz ( ohh beybe çığlık da mı gelcek yoksa) çığlık fırlatırken. ya yaa öyle hisliydik amk. biz dediysem ben be.

    baktım da ne sikim bi ergenmişim amk. dünya değiştirmek neyine be? dünya da kucak açmış seni bekliyordu? ops anne- baba yazma daha fazla. :s
    noluyo lan?

    anne-baba çık içimen amk. genleri aldık diye üzerime mi aldım sizi. gidin hayatımdan. eheheheh

    böyle içli işte, her ne kadar barlarda sikimsonik gruplarla harcansa da (bunalra benim dahil olduğum gruplar da dahil) yine de güzide bir parçadır. kıymeti her vakit bilinmeli ve göz ardı edilmemesi gerkene bir parçadır.
  • bu şarkının klibinde 1.22'de "gitaristin" bacağında cobain'in yüzünü falan görenler oluyormuş. komik gerçekten. bokunu yesin lan nirvana skid row'un...
  • beni yıllar önce hard-rock/glam, 80s metal, heavy-metal'e bulaştırıp, hayatımı güzelleştiren, ciddi anlamda depresyondan çıkartan, bana yaşam enerjisi bulmayı, gerekirse sömürmeyi, hayattan zorla o enerjiyi kopartmayı, en boktanı bile olsa, daha boktanı gelsin yine de mutlu olacağım, inadını mutlu olacağım düşüncesini öğreten parçaların ilkidir ve en birincisidir.

    kötü hissettiğimde en başa döner bunu dinler, yaşadıklarımı düşünür ve nasıl iyi hissetmeyi öğrendiğimi hatırlarım. bugünlerde herşeyi tek tek en dipten çekerek, inadına tekrardan hatırlıyorum. tarihe not düşelim.

    skid row -18 and life
  • sebastian bachın harika vokali ve guzel solosuyla yıllardır unutulmayan klasik.
  • kendisi ztn damar olan, klibiyle damar olayının doruğuna ulaşan, klibi her izlediğimde özellikle sonunda içimi ürperten, insanı derinlerden ağlatan şarkı ötesi..
  • bir de (bkz: youth gone wild)
    ve de (bkz: i remember you)
  • insanı apaçık duygu yoğunluğuna sokan, dağıtan parça. hele bir de 18'e basıldığı gün dinlenir ise yıllar yılı unutulmayacak izler bırakır.
hesabın var mı? giriş yap