• bir de meraklisi icin soyle bir not duselim;
    ciceklerinin yeni yeni actigi one time for all time donemindeki leeds'in -bizim burun kivirdigimiz babylon'dan bronx'tan dahi- kucuk music hall'larindan simdinin besbin kisilik konserlerine kadar; izleyip izleyebileceginiz en boktan sahnelerden birine sahiptir 65daysofstatic.
  • janrlarin, aslinda, muzikal endustrinin yarattigi bir tanzimleme programi oldugunu rahatlikla iddia edebiliriz lakin bunun programlanmis, uydurulmus yahut tepeden inmis bir sey olmasi, belirli janr kaliplarini gormezden gelmemiz icin bir bahane olamaz. su kertede, kendimizle cok da celismeden, cok da kafa patlatmadan, 65dos muzigine lak diye yapistirabilecegimiz tanim sudur; "elektronik post-rock". efendim the album leaf bu elektronik davullari yazarken 65dos'in yaptigi gibi 220 metronomda degil de 120 metronomda calmistir o yuzden apayri bir janrdir 65dos'in janri der isek, hic bir sanatcinin baska bir sanatciya cok benzememesinden mutevellit, her sanatci icin farkli bir janr uydurabiliriz ki zaten sanatin dogasindaki "sanatci isimleri" mefhumu, tam da bu is icin bicilmis bir kaftan olacaktir bize. efterklang efterklang'in muzigini, 65daysofstatic 65daysofstatic'in muzigini, dr huso ise dr huso'nun muzigini icraa etmektedir en nihayetinde.

    amma ve lakin, 65dos'in oncullerinden az daha farkli bir yerde, aha su kosede takilmis olmasi, "elektronik post-rock" diyebilecegimiz bu janrin kurallarini koydugu anlamina gelmez, kaldi ki hic bir janrin "yaraticisi" oldugu iddia edilen grubun "kural koyma" gibi bir ozelligine rastlanmamistir, ayni seyirde ilerleyen bir takim kisir muzik turleri haricinde, zaten ozunu gelisimden almis ve bu tanimi fokusuna oturtmus, sozu edilen progresif muzik, klasik muzik, post-rock gibi surekli ilerlemeye ve enine acilmaya musait kavramlar dahilinde, ne pink floyd'a, ne amadeus'a, ne de tortoise'a "janrin kurallarini koymustur" iddiasinda bulunamayiz, bulunmamak lazimdir, muzigin dogasina aykidir.

    anlasilamayan konu farkli. tool gibi, queen gibi, rusdunu ispat etmis gruplar ile 65dos gibi yeni yeni olgunlasmaya calisan, olgunlasma doneminde de 15 yasindaki yeniyetme veletler gibi sacmalayip cigrindan cikan bir muzikal olusumu ayni yere koyup ayni noktada degerlendirmekten de ote bir anlasmazlik var ortada. kimin kendine ne telkin ettigi beni hic ilgilendirmiyor amma, 10 senedir icraa edilmekte olan bir muzik turu sirf 65dos ile duyuldu ve unlendi diye bu muzigin tanri'sini belirlemis olanlara "dur ya hû!" demeyi de 'bir bilen' kontenjanindan gorev belledim, boyle bir zabitalik icine girdim. sirf su yaziyi okuyan ucuncu kisiler de ayni yanilgiya dusmesin, gitsin de efterklang dinleyiversin berbat the destruction of small ideas'i ovecegine, diye.

    ve lakin, anlasmazligin bir diger nedeni, aslinda mihenk noktasi post-rock diyegeldigimiz "janrin" zihinlerimizde yarattigi karmasadan kaynaklanmakta. gecenlerde mogwai gitaristi dominic aitchison, mogwai'in post-rock olarak tanimlanmasinin ne kadar salakca oldugu uzerinde durmustu bir roportajinda. soz konusu olan janrin tanimlayicilari arasinda saysak top 3'e girecek mogwai'in kurucusunun boyle bir kelam etmis olmasi bile aslinda bize "kurallari koyma" denen konunun ne kadar aptalca oldugunu kanitliyor. ama bundan daha onemlisi, iste efendim enstrumantal, yer yer drone'lu, ambient ve rock kokenli muzik turune "post-rock janri" dememizin salt isimden kaynakli bir celiskiye sebeb oldugunu gosteriyor. bu oyle bir durum ki, muzigiyle olsun alt-kulturuyle olsun kokenlesmis bir rock kavraminin ardindan gelen her seye post-rock yani turkcelestirmemiz icab ederse rock-ardili dememiz normal olabiliyor. usenmedigim bir gun oturup yazacagim bu konuyu ve "kurallari koyacagim" ama deginilmesi gereken sey sozu edilen janrin muzikal altyapisindan cok tavrindan ve durusundan kaynaklanan bir giysi oldugu (simdi hatirladim, evvel zaman icinde ucundan da olsa deginmisim #10761213). iste en yakin ornek; post-rock janrinin gsy!be, tortoise, mogwai gibi gruplarin tanimladigi ve bahsetmis oldugum bol drone'lu gitarlar, patlamali kresendolar falan kavramindan cikip neredeyse salt elektronik ogeler ustune kurulmus 65dos gibi, pillow gibi, french teen idol gibi gruplarin da tanimlayicisi olmus olmasi. e durum boyleyken israrla 65dos'in kendi basina bir janr (pardon, sound) icad ettigini ve bu icad ettigi janrin citasini da alip stratosfere koydugunu soylemek salakca olmaz mi? zaten degisen ve degisim surecinde drone-rock'tan cikip elektronigin onem kazandigi bir janr icin elektronik ogeleri entegre etmis gruplari yok daha farkli yerde yok dusuk metronomlu diye goz ardi etmek bizi fan'liktan cikarip fanatiklige goturmez mi?

    velhasil; zamaninda tadiyla icra ettigi guzel muzigi, salt yeni denizlere acilmak ugruna basitlestiren ve bok gibi bir albume imza atarak bu albumle unlenen, kendisinden once ve sonra meydana cikmis, ayni "ayarda" muzigi yapan diger butun gruplarin arasinda siradanlasmaya yuz tutmus ve fakat bu diger gruplari kesf edememis dinleyiciler tarafindan da hukumdar payesi bicilmis bir gruptur iste. oyle cok da abartmaya, stratosfere cikartmaya falan degmez.
  • adları çoğu kişinin düşündüğün tam tersine ( john carpenter filmi olan stealth bomber'dan geldiğinin) , 1954 de cia'in guatemala’da 65 gün boyunca bütün iletişimi kesip sadece kendi propagandalarını yapmasına dayanır.
  • elektronik muzigi post rock ile harmanlayan grup. bazi sarkilari post rock in bilindik dinlendirici etkisinden ote insani yorar. yine de her post rock severin dinlemesi gereken bir gruptur.
  • radio protector ve 65 doesn't understand you şarkılarıyla ruh hali yönetimini tamamen ele alabilen grup. davulları için drum machine kullanıyorlar ama bu bir dandiklik göstergesi değil kesinlikle, zira melodiye mükemmel giden aritmik davullar duyuluyor şarkılarında. hemen öncesinde a silver mt. zion, sonrasında da godspeed you black emperor dinlenirse tadından yenmez, yanında yatılır. sarılarak da uyuyabilirsiniz hatta, o derece kucaklar insanın içini.
  • şu dakikalarda sourberry'de irdelenmekte olan grup. merak edip de dinlememişlerin dikkatine...
  • hayatımda duyduğum en ilginç isme sahip gruplardan biri. long distance calling ve dosh arası bir müzük icra etmektedirler. gayet güzel, gayet şön.
  • robert smith seviyor bu grubu. ben dinlemem pek.
  • 65daysofstatic benim için gebzespordur. bu ne biçim tanım denebilir ama öyle. bundan 15 yıl kadar önce yalovaspor-gebzespor maçından kalan bir his bu benimkisi. biz yalovaspor’a gönül vermiş bir kısım genç sağ kapalı tribünde toplanmıştık o gün. deplasman seyircisi olarak kaç otobüs olarak geldiklerini hatırlayamadığım gebzespor tribüne yerleştiğinde nerdeyse bütün açığı kaplacak gibi görünüyordu. kendi evimizde misafir kitlesi gibi küçülmüştük. önemli olan bu değildi halbuki. adamlar o kadar çok davulla gelmişti ki maça; davulları yanyana koyarak gebze spor yazabiliyorlardı. evet arada bir davul da boşluk olarak kullanılabiliyordu. bizse 2 roman kardeşimizin getirdiği bir davul ve bir zurnayla mastika yapıyorduk. karşımızda envai çeşit davul performansı sergileyen gebzespor. bizse otantik bir mahalle düğünü misafiri kıvamında yalova seyircisi. adamlar davulu ön plana çıkarmıştı resmen. şov yapıyorlardı. sesleri değil davullarının efektleri gürdü. etkileyiciydi. kıskandım o gün, gerçekten kıskandım. avazımızın çıktığı kadar “davul girsin g.tüne” diye tezahürat yaparken çatır çatır çatladım.

    şimdi ben 65daysofstatic’in davulları soundunda çok önemli yer kaplıyor desem geçsem bu hissi açıklayamazdım. oysa etkilendiğim bir davul performansının bu arkaik benzetmesi hislerimi güzel açıklayabiliyor. açıklayamıyor da olabilir olsun.
hesabın var mı? giriş yap